GENETİĞİYLE OYNANMIŞ DOKTOR TARTIŞMASINA PSİKOLOJİK BAKIŞ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
X DOKTOR

Değerli Meslektaşlar,

Bildiğiniz gibi insan davranışlarında ne kadar açık veya gizli olsa da duyguların belirleyici önemi var.

Ben meslek gereği buradaki yazışmalara biraz da psikolojik açıdan bakıyorum. Bu açıdan bakıldığında bana göre ilginç sonuçlar çıkabiliyor.

Ülkemiz kültürü ve insani antropologların “utanma” kültürleri dedikleri kültürün yaygın olduğu bir yer. Antropologlara göre Avrupa kültürleri daha çok ” suçluluk” duygularının ağırlıkta olduğu kültürler.

Her zaman olmasa da bazen bu ayırım bana doğru geliyor. Ülkemiz insanının eleştiri yapması çok zor, karşınızdakinin mahcubiyet duymasını istemediğinizden son ana kadar bekler, tolere edersiniz çoğu zaman veya tam tersine mahcubiyet duymasını ister, size uyum sağlaması için onu özellikle utandıracak tarzda davranırsınız…

Bu nedenle bizde insanların eksiklerini söyleme nedeni genelde var olan eksiklerin-hataların giderilmesi değil, karşı tarafa mahcubiyet duydurup belki de kendi mahcup olduğu durumların ortadan kalkmasını istemektir.

Günlük basına baktığınızda hep görürsünüz “rezalet…”, “şok, şok, şok ” -bu şoklar ani mahcubiyet krizleridir…

Bizim konumuza gelince, bana göre meslektaşlarımızın etik dışı davranmaları genelde hekimlik adına mahcubiyet duyarak izlediğimiz bir konu… Bu konuyu sağlıklı bir şekilde ele alıp çözmek yerine ” kol kırılır, yen içinde kalır” mahcubiyet zihniyeti içerisinde davrandığımızdan mesleki dejenerasyon devam edip gitmekte…

Sayın Küçükusta’ nın bu konuyu her ortamda dile getirmesi bence olumlu. Bu da tıbbi etiğe kesinlikle ters değil… Yanlış yapan meslektaşlarımız olduğunda bunu ad vererek gazete köşelerinde yapsaydık bu mesleğe zarar verirdi, ama mesleğin genel sorunlarını tartışmak bence yanlış değil… Burada bazı meslektaşlarımızın olaya kızgınlıkla yaklaşmalarının altında bir mahcup düşme durumu olduğunu sanıyorum.

Sayın Küçükusta kendisinin de geçmişte hatalı davrandığını söylediğinde, bu meslektaşların da kendi hatalarına bakmaları yerine sayın Küçükusta’ nın eksiklerini on plana almaları bana bunu düşündürttü…

Sayın Küçükusta’nın yapılan “eleştiriler” karşısında gösterdiği tutum da yine maalesef mahcubiyet duymayı hedefleyen küçültücü tanımlamalar.

Demek ki sayın Küçükusta  “GOY” hekimlerden mahcubiyet duyuyor ki, kendisini eleştirenleri hemen küçültücü diyebileceğimiz ifadeler kullanarak eleştirdi…??

Bence ” GOY ” hekimleri kuşağı, modern Türkiye’de ayakta kalmak için kendini her şeyi yapmaya hazırlayan, kendi içinde mahcubiyetten kaynaklanan yasakları şu veya bu şekilde çözmeye çalışan son derece pratik düşünen ve gerektiğinde etik ilkeleri de göz ardı edebilen bir kesim.

Eski hekimlerin bu meslektaşlarımızı kınamaları yerine onların neden etik davranmayı bazen veya her zaman ikinci plana almalarını anlamaları gerekmez mi? Bu arkadaşlar tam bir yasam savaşı veriyor, yaşam savaşı verildiğinde kimin umurunda etik? Üstelik etik çağrıları ” tuzu kuru ” hekimlerden gelince sanırım ” GOY “hekimlerine anlayışsızlıktan dolayı çıldırmaktan başka yol kalmıyor…

Kısaca “GOY ” hekimleri kendileri böyle olmak istemediler, kendilerinden önceki kuşakların yarattıkları vahşi ortamda ayakta kalmak için ellerindeki tüm verileri kullanarak hekimlik yapmaya çalışıyorlar. Bu hekimleri eleştirirken bu meslektaşlarımızın bu duruma gelmelerinde bizim katkımız ne oldu deme cesaretini göstermemiz gerekir, onların abileri, ablaları olarak…

Sonuç: Ülkemizde insanlara eleştiri yaparken 40 defa düşünmekte fayda var, bizde eleştiri neredeyse her zaman şiddetli mahcubiyete, o da kızgınlık ve kırgınlığa yol açıyor. Bir yakınımız, meslektaşımız, eşimiz bunu yaptığında reaksiyonların inanılmaz şiddetini www. hekimiz. com ‘ daki deki tartışmalarda da gözlemlememek imkânsız.

Eleştirilerin gerçekten daha iyiye ulaşmak için yapıldığı ve öyle de anlaşıldığı bir ülke ve topluma ulaşabileceğimiz inancıyla hepinizi saygıyla selamlarım.

Dr. Bülent İnal

Siz de yorumunuzu paylaşın: