BİTKİSEL HAYATA GİRMEYİN!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
bitkisel hayata girmeyin

Yeni Şafak’ ta Derya Coşkun‘ un haberi:

Hastaların bitkisel ilaçların zararlı olmadığını düşündüklerini söyleyen Küçükusta’nın ilginç bir açıklaması bulunuyor. Küçükusta, “Hastalar bu tür ilaçları aldıklarını da çoğu zaman doktorlarından saklıyorlar. Aslında bu konuda doktorlarına bilgi verseler de durum çok fazla değişmiyor. Çünkü birçok doktorun bitkisel ürünlerin ilaçlarla etkileşimleri konusunda bilgileri yetersiz. Asıl önemlisi de bu tür etkileşimler konusunda başvurulabilecek güvenilir bir kaynak olmaması” diyor.

ÖLÜME GÖTÜREN RİSKLERİ VAR

Küçükusta, tüm dünyada bitkisel ilaçlara olan ilginin giderek arttığına dikkat çekerek, “Artık daha çok insan hastalıklarının çaresini modern tıpta değil alternatif tıpta arıyor.Önüne gelen alternatif tıp uzmanıyım diye fink attığı gibi, reyting peşindeki medya sayesinde de hem kendilerinin hem abuk-subuk ürünlerinin serbestçe reklâmlarını yapıyorlar. Zararsız oldukları sanılan birçok bitkisel ilacın ölüme kadar gidebilen riskleri var” dedi.

Fabrikada işlenen bitkinin ilaçtan farkı kalmıyor

Satıcılar besin takviyelerinin etkilerini kanıtlamak zorunda değiller. Bunun yanında, yan etkilerini de tüketiciye belirtmek zorunda da kalmıyorlar. Dolayısıyla, ortada çok büyük bir yasal boşluk oluşuyor. Bu konuda da Küçükusta’nın çarpıcı açıklamaları var: “Fabrikaya girerek birtakım fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçen, katkı maddeleri eklenen, şurup, tablet, kapsül veya draje haline getirilip şişeye konan bir ‘bitkisel ilacın’ o çekindiğimiz ilaçlardan hiçbir farkı kalmıyor. Bitkisel ilaçların etkinlikleri bilimsel araştırmalara değil gözlemlere dayanıyor. Bunların neredeyse hiçbirinin bir hastalığı tedavi ettiğini gösteren kesin bilimsel deliller mevcut değil.”

Bu ürünlerden uzak durulmalı

Küçükusta besin takviyelerinde uzak durulması gereken ürünler hakkında şöyle konuştu: “Mesela, depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları tedavisinde kullanılan kantaron, kolesterol düşürücü ilaçların (statinler) ve ritim bozuklukları ve yüksek tansiyon tedavisinde yararlanılan beta-bloker ilaçların etkinliklerini azaltıyor. Bu durumda beklenen etkinin sağlanabilmesi için ilaç dozlarının artırılması gerekiyor. Sarmısak hapları ve ginkgo ise kan sulandıran ilaçların (warfarin) etkinliklerini artırarak kanamalara yol açabiliyor. Bu durumda ise kan sulandırıcı ilaçların dozlarının azaltılması icap ediyor. lman Sindirim ve Metabolizma Hastalıkları Derneği’nin yıllık toplantısında da bitkisel ürünlerden bazılarının karaciğer nakline kadar giden karaciğer iflasına yol açabildiklerinin belirlendiği bildirilerek bu tür ilaçlardan uzak durulması uyarısında bulunuldu.”

Elma varken likopen kullanmak niye!Tabii besinlerin tümünün faydaları olmakla birlikte belirli bir besinle bir hastalığı önlemenini mümkün olmadığının altını çizen Küçükusta, Sağlık Bakanlığı’nın bunun önüne geçtiğini söyledi.

Küçükusta, “Sağlık Bakanlığı bu ürünlerin satışı konusunda Tarım Bakanlığı’nın onay vermesine ‘dur’ dedi. Bundan böyle bitkisel tıbbi ürünler sadece eczanelerde satılabilecek ve geleneksel tıbba Sağlık Bakanlığı ruhsat verecek” dedi. Vücudun birtakım gereksinimlerinin olduğunu ifade eden Küçükusta, bunların hap veya şurup olarak değil de, sebze, meyve, et, süt şeklinde alınması gerektiğini söyledi. Küçükusta, “Balık varken balıkyağı, elma varken likopen hapı içmek yanlış. Bunların tümü ticari ürün” diye konuştu. 

Haberin tamamını okumak için

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: