ZIKKIMIN KÖKÜ MÜ, RHODİOLA KÖKÜ MÜ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
rhodiola küçükusta

Bitkilerle tedavide her geçen gün müthiş ilerlemeler kaydediliyor.

Hürriyet gazetesinde sağlık köşesinde yer alan bir yazı, işin artık mesleklere göre bitki tavsiye etme aşamasına eriştiğini gösteriyor(1).

Buyurun “Rhodiola güç verir mi?” başlıklı yazıyı aynen okuyalım:

“Adaptojen bitkilerden biri olan rhodiola köklerinin enerji arttırdığı, özellikle strese karşı direnci güçlendirdiğini gösteren bazı çalışmalar var.
Batıda birçok işadamı bu desteği kürler halinde kullanıyor. Rhodiola özellikle işadamları, siyasetçiler, finans sektöründe çalışanlar tarafından çok sevilen bir enerji sağlayıcı ve stres savar.”

***

Habere göre işadamı, siyasetçi ve finans sektöründe çalışanlar yaşadı.

Diğer mesleklerden olanlar kendileri için de böyle özel bir bitki kökü bulunana kadar sabır otuyla veya gene aynı gazeteden kesip sakladığım şu yazıyla idare etsinler(2):

Hepatite lavanta teşhise chakra

Teessür ve teessüflerimiz otla-çöple, uyduruk aletlerle sağlık pazarlayanlara. Mesela,
*  Alternatif tıbbı ciddi sağlık sorunlarının tedavi aracı gibi gösterenlere
*  Teşhis teknolojisindeki olağanüstü gelişmeleri, psikiyatri bilimindeki muhteşem ilerlemeleri bir kenara bırakıp Chakralarla teşhis koymaya çalışanlara
*  Hepatit gibi önemli bir hastalığın tedavisinde lavanta, prostat büyümesi gibi önemli bir sorunun iyileştirilmesinde brokoli suyu önerenlere
*  Arınmak gibi ulvi ve etkili bir süreci bağırsakları lavmanla yıkamaya dönüştürenlere
*  Horlama probleminin çözümünün elektronik cihazlarda ya da radyo dalgalarında olduğunu söyleyenlere
*  Medyaya sızıp mezoterapi vs. gibi etkisiz çözümleri, örneğin saç dökülmesi gibi ciddi sağlık sorunlarına çözüm gibi gösterenlere
*  Özetle halkın sağlık sorunlarını bahane edip sömürenlere, kesesini şişirenlere…”

Gelelim neticeye

Ottan-çöpten hoşlanmam. Zıkkımın kökünü yerim de rhodiola kökünü yemem.

KAYNAKLAR

1. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=17429615&tarih=2011-04-01

2. http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/13325082.asp

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. Tuna Erinçler dedi ki:

    Gazetelerde ve televizyon kanallarında sağlıkla ilgili yalan yanlış bilgiler veriliyor. Anlaşılmaz bahanelerle bazı televizyon yayınlarını yasaklayan RTÜK, televizyonlardaki bu yanlış bilgiler veren şarlatanları neden engellemiyor?

  2. Yavuz Eryılmaz dedi ki:

    Değerli Hocam,
    bu tür yayınların tercih edilmesi bence arz talep dengesinden kaynaklanmaktadır. Eğitim ve genel kültür düzeyimiz belli, zaten memlekette Allaha şükür bir de hekim düşmanlığı yaratıldı, bu durumda otu, samanı, taşı toprağı devamlı gündemde tutarsan reyting denilen canavarı devamlı büyütürsün. Hani o meşhur fıkrada olduğu gibi ; sende o ense onda da bu para varken sen daha çoook tokat yersin. Necip vatandaşım istiyor, medya basın yönlendiriyor ondan sonra Ahmet Rasim hocam da Don Kişot misali bunlarla mücadele ediyor. Ama hocam, bu devran bir gün bitecek.. Tedaviye aldığımız bazı ciddi hastalar bu tür öneriler ile tedavilerini kestiklerinde acaba iyileşiyorlar mı yoksa daha mı kötü oluyorlar. Dediğin gibi Hoca, sağlık köşeleri sağlık mı veriyor yoksa hastalıkları mı arttırıyor orası tartışılır.

  3. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Her iki meslekdaşıma da tamamen katılıyorum.Bu gidiş,1980 li yıllarda başladı.O sırada Asil Nadir’in Güneş gazetesinde geleneğimize ait her bilgiden tırsan ve İbni Sina diyeni yobaz ilan etmeğe hazır bir laylaylom yazar vardı.Bir gün,köşe yazısında”meşhur Fransız Filozofu Descartes’ın da dediği gibi,şiir merkezi İnsanın epifiz bezinde yerleşmiştir”gibi bir hikmet savurmuştu.Aynı gün,vizitte internlerle konuşurken”Doğru tıbbi bilgi ararken din veya milliyet farklarına bakmadan,sadece doğruyu arayın dedim,İri yapılı esmer,bir intern bana fena halde çıkıştı”modern bilgileri küçümsemeyin,yeniliklere açık olun hocam “dedi.Başka bir derdi olduğunu anlayarak odama çağırdım.Bana “siz,Türk hekimi gibi laflar ediyorsunuz,ırkçılığın tıpta yeri var mı”gibi bir çıkış yaptı.”Benim ırkçılık kasdim olmadan,bir iki defa Türk hekimi dememle Epifizin ruhun merkezi olması iddiasını sizin benimsemeniz arasında ne münasebet var?”dedim,yine abuk sabuk laflara devam etti.İşin özü:Bu olaya hatırladığıma göre 1986 da geçmişti.O yıllardan sonra bu durum ilerleme kaydetti.Bir insan durmadan dini terimler kullanıyorsa”mübarek adam”diğeri sırf gösteriş uğruna Atatürkten bahsediyorsa “Kemalist” sayıldı.Fikir hayatımızda ekolojik denge bozulunca her etnik grupun veya her siyasi görüşün tilkileri,akademik pozlar aldılar.Türkün de,Kürdün de,Ermeni’nin de Alman’ın da insan evladı olanlarını sevenler sustular.Vaziyet ve manzara-i umumiye budur şimdi.

  4. kerem dedi ki:

    tib bu gibi bitkilerden faydalanmiyor mu? ya da baska alternatif cozumlerden? sizin kisisel kanaatinizi mi okuduk yoksa bu bitki hakkindaki arastirmlarinizin sonucunu mu?

  5. ben bilmem :( dedi ki:

    Elbette iyi hocalarımız var ama benim başıma gelen bir çok vatandaşın başına gelmiştir beni resmen ilaçla doktorlar zehirlendi 1 aylık yoğun tedavi ile. En son çareyi kendime hekimlik yapmakta buldum 🙂 ve bitkisel kür uyguladım 1.5 yıl aradan sonra su an eskisine göre iyiyim ve bu arada doktora mi güvensek yoksa kendi kendimizin doktoru mu olsak.? Bence hiç hasta olmayalım çaresi bioenerji….

Siz de yorumunuzu paylaşın: