TIP KONGRELERİ BAYİ TOPLANTISI OLMAKTAN NASIL ÇIKARILABİLİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
bayi toplantısı

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Prof. Dr. Cihat Ünlü Medimagazin’ deki “Yoğun Kongre Trafiği” başlıklı yazısında şöyle diyor(1):

“Bu ilkbahar aylarında ülkemizde 10 adet jinekoloji ve obstetrik kongresi yapıldı. Bir bilim dalında bu kadar kısa süre içinde bu denli fazla sayıda kongrenin yapıldığı başka bir ülke yok. Üstelik ülkemizde meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu kongrelere bir firmanın sponsorluğu olmadan katılmıyor.”

Sayın meslektaşım bu sözlerinde çok haklı. Çünkü bir kere bilgiye ulaşma yollarının tamamen değiştiği bir dünyada kongreler de kaçınılmaz olarak işlevlerini yitirmiştir. Zaten artık kongrelerden değil “kongre turizm”inden söz edilmektedir.

Kongreler beni neden rahatsız ediyor?

BİR: Birçok tıp kongresi bilinenin tekrar edildiği, bilimsel özelliklerinden çok sosyal etkinliklerin ön planda olduğu ‘turistik toplantılar’ haline gelmiştir. Kongrelere eşleri, sevgilileri, çocukları ve hatta baldızı, kaynanası ile biraz da tatil yapmaya gidenler, birçok kongrenin tatil yörelerindeki pahalı ve lüks plaj otellerde düzenlenmesi de bunun delilidir.

İKİ: Kongrelere kayıt ücretleri bilinçli olarak çok yüksektir. Bundan amaç da, doktorların kendi imkânları ile kongrelere katılabilmelerini engellemek ve onları ilaç firmalarına muhtaç duruma düşürmektir.

Elbette ülkemizde çok iyi kazanan doktorlar vardır ama çoğu geçim derdinde olan, aybaşını iple çeken meslektaşlarımın ‘ortalama doktor maaşı’ ile bu kongrelere katılmaları hemen hemen imkânsız gibidir.

Kendi parası ile kongreye katılabilecek gücü olanlar da ‘enayi’ damgası yememek için bedavacılığı seçmek zorundadır. Sonuçta bu kongrelere asistanı, uzmanı, hacısı, hocası herkes masrafları bir ilaç firması tarafından karşılanarak katılmış olur.

Oysa kongreye katılım çoğunluğun rahatlıkla kendi cebinden karşılayabileceği fiyatlarda olsa, kimse ilaç firmalarına bazen ‘ricada bulunmak’ bazen ‘yalvarmak’ veya bazen de onları ‘tehdit etmek’ zorunda kalmasa iyi olmaz mı? Olmaz; çünkü o zaman doktorlar ilaç firmalarına muhtaç olmazlar.

ÇÖZÜM İÇİN TAVSİYELER

Kongreleri hemen herkesin rahatlıkla ödeyebileceği daha uygun fiyatlarla ve doktorları ilaç firmalarına muhatap etmeden gerçekleştirmek, istenirse pek alâ da mümkündür.

BİR: Amaç, turizm değil de gerçekten ‘kongre’ ise bu toplantılar plaj otellerde değil, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizde kamuya ait merkezlerde düzenlenmelidir. Bu şehirlerde, birçok kişinin yanlarında kalabilecekleri arkadaşları, akrabaları olabileceği gibi, üniversite ve diğer özel, resmi kuruluşların misafirhaneleri ve de herkesin bütçesine göre çok çeşitli konaklama seçenekleri vardır. Bu sayede hem daha ucuza konaklama imkânları doğar, hem de insanların aklı plajdaki ‘üstsüzlerde’ kalmamış olur.

İKİ: Katılımcı sayısı çok yüksek, aynı zamanda çok sayıda oturumun yapıldığı, günlerce süren kongreler yerine, bir veya en fazla iki günlük, daha spesifik konularda ve katılanların birbirleriyle rahatça tartışabilmelerinin, görüş alış-verişinde bulunabilmelerinin mümkün olduğu toplantılar yapılmalıdır.

ÜÇ: Açılış kokteyli, gala yemeği, açık büfe, şarkıcılı, çalgılı, dansözlü içkili akşam yemekleri gibi bilimsel olmayan ve maliyeti fırlatan işlerden vazgeçilerek epeyce tasarruf edilebilir.

DÖRT: Firmalar doktorları tek tek davet edeceklerine veya doktorlar kendilerini zorla davet ettirteceklerine, firmaların kongre kayıt, ulaşım, konaklama gibi masraflar için ayırdıkları paranın bir kasada toplanması meselenin çözümüne çok önemli katkı sağlayacaktır. Bu sayede, ayrıca kongre kayıt parası alınmasına gerek kalmayacağı gibi, bu kasadan kongreye katılanların konaklama ve ulaşım giderlerine de belirli oranda yardım da yapılabilecektir.

Doktor kongre için kendisine destek olan firmanın hangisi olduğunu, firma da hangi doktor için sponsorluk yaptığını kesinlikle bilmemelidir.

Gelelim neticeye

Sayın Cihat Ünlü’ nün ve tüm meslektaşlarımın şu sorularıma cevap vermeye davet ediyorum:

BİR: Kimsenin kimseye menfaati yoksa bir kuruş vermediği bir dünyada en azından birkaç bin lira tutan kongrelere kendi cebinizden hiç para çıkmadan katılmak sizi rahatsız ediyor mu?

İKİ: Her ‘iyiliğin’ bir karşılığının olduğu bir düzende, firma neden herhangi birini değil de sizi götürüyor, düşündünüz mü?

ÜÇ: Bir kongreye katılmak isteyen bir doktor bunu nasıl başaracaktır? Bunun bilimsel ve ahlâki kriterleri var mıdır, varsa nelerdir?

DÖRT: En azından birkaç bin lira harcama gerektiren kongrelere katılmanın akademik hayattaki ilerlemeler için gerekli şartlardan olması doğru mudur?

BEŞ: Kongreye katılmayı çok arzu eden ama bu istekleri firmalar tarafından geri çevrilen doktorlar için tavsiyeleriniz nelerdir?

ALTI: Herkesin kendi kesesinden katılabileceği kongrelere ve bunların nasıl yapılabileceğine hiç kafa yordunuz mu?

YEDİ: Neredeyse herkesin bir firmanın davetlisi olduğu kongreler ‘bayi toplantısı’ değil de nedir?

***

YOĞUN KONGRE TRAFİĞİ

Prof. Dr. Cihat Ünlü’ nün Medimagazin’ deki yazısı:

Bu yıl 9. sunu düzenlediğimiz Türk-Alman Jinekoloji Kongresi’ni 4-8 Mayıs 2011 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirdik. Bin 500 civarında katılımın olduğu kongremize 20 ülkeden meslektaşlarımız geldi. Bu yılki kongrenin organizasyonunda hiçbir sene zorlanmadığımız kadar güçlüklerle karşılaştık. Gelin, bu vesileyle tıp kongrelerinin ülkemizde geldiği son durumu irdeleyelim.

Yirmi yıl kadar önce ülkemizdeki ilk uluslararası katılımlı jinekoloji kongresini organize ederken pek çok altyapı sorunuyla karşılaşmıştık. Otellerin doğru dürüst bir kongre merkezi yoktu ve teknik altyapı çok zayıftı. Otel yönetimleri kongre katılımcıları ile diğer misafirleri arasındaki farklılıkları bilmiyordu. Peki acentelerin durumu neydi? Kongre organizasyon firmaları henüz sektörün ileride ne kadar büyüyeceğinin farkında değillerdi. Birkaç “part-time” elemanla işleri yürütürlerdi. Tüm yazışmaları, yabancı katılımcı ve hocalarla bizler yapardık. Hava alanlarında unutulan hocaları hatırlarım o zamanlarda.

Bugün bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Pek çok ülkeden çok daha iyi kongre merkezlerimiz var, otellerimizde sunulan hizmetler ise en üst düzeyde. Acentelerimiz artık işlerini mükemmel düzeyde yapıyorlar. Teknik altyapı derseniz, birçok ülkeyi kıskandıracak düzeyde mükemmel. Bu kıyaslamayı sadece kendi gözlemlerime dayanarak yapmıyorum. Bunu bize, 20 yıldır Türk-Alman kongrelerine davet ettiğimiz yabancı hocalar da söylüyor. Pek çoğu Türkiye’deki kongre organizasyonlarının ve ulaşılan yüksek bilimsel düzeyin Avrupa, hatta dünya kongreleriyle mukayese edilebilecek seviyeye ulaştığını ifade ediyorlar. Bakın, alanımızda dünyaca meşhur bir hoca bana neler itiraf etti: “Yıllar önce ülkenize gelirken propedötik eğitim düzeyinde “Slide”lar hazırlardık ve bu yeterli olurdu, ama bugün artık Türkiye’de bir sunum yaparken ciddi bir tartışma ortamı olacağını biliyor ve buna hazırlıklı geliyoruz”

Peki gelinen bu başarılı noktada, sıkıntımız nedir? Aslında birçok sorun var ama bence en önemlisi kongre sayısındaki büyük artış. Bu ilkbahar aylarında ülkemizde 10 adet jinekoloji ve obstetrik kongresi yapıldı. Bir bilim dalında bu kadar kısa süre içinde bu denli fazla sayıda kongrenin yapıldığı başka bir ülke yok. Üstelik ülkemizde meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu kongrelere bir firmanın sponsorluğu olmadan katılmıyor. Farma endüstrisinin içinde olduğu kriz malumunuz. Giderek kongrelere yaptıkları desteği azaltıyorlar, bizse kongre sayımızı arttırıyoruz. Sonuç, büyük emek ve masraflarla  hazırlanan kongrelere, çok az sayıda katılım olması.

Gelelim çözüm önerilerimize. Her şeyden önce bir branşta o yıl içinde yapılacak kongrelerin takvimi ulusal dernekler tarafından oluşturulmalı ve tüm kurumlar bu takvime uymalıdır. Elbette ki bu takvim oluşturulurken objektif ve tarafsız olunmalı, kongreler bilimsel düzeyi ön plana alınarak sıralanmalıdır. Böyle objektif bir şekilde hazırlanmış kongre takvimi farma endüstrisini de rahatlatacaktır. Bir başka önerim de, madem bu kadar mükemmel kongreler yapabiliyoruz, o zaman daha çok uluslararası arenaya açılmalıyız. Özellikle komşu ülkeler, Balkanlar ve Orta Doğulu meslektaşlarımızdan büyük bir ilgi var. Kongre lisanını İngilizce yapıp, (simültane tercüme de koyarak) çok sayıda yabancı meslektaşımızı ülkemize çekebiliriz. Biz bunu yıllardır Türk- Alman kongrelerinde yapıyoruz. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapılan “American Association of Gynecological Laparoscopists (AAGL)” ve “International Pelvic Pain Society (IPPS)” kongreleri de bu açıdan çok başarılıydı ve yabancı katılımcı sayısı, Türk meslektaşlardan daha fazlaydı. Ülkemize dünya kongrelerini almaya başladığımız bu dönemde, mevcut sorunları aşacağımıza inancım tamdır.

KAYNAK

  1. http://www.medimagazin.com.tr/authors/cihat-unlu/tr-yogun-kongre-trafigi-72-71-2849.html

***

EK 1 (9.5.2023): Biyolog arkadaşların 25. Ulusal Biyoloji Kongresi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ nün (İYTE) İzmir’deki Güzelbahçe kampüsünde düzenleniyor. Konaklama da öğrenci yurtlarında.

Kongre katılım ve konaklama ücretleri asistanların bile ceplerinden rahatlıkla ödeyebileceği seviyede.

Demek ki kongre yapmak için ille beş yıldızlı oteller, tatil köyleri gerekmiyormuş.

Resim

Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1655667389415997440?s=20

***

EK 2 (10.5.2023): Şov programı değil. 10. Tıbbi Onkoloji Kongresi. Kelle Paça İktidarı’nda kongreler, üniversite salonlarında yapılacak. Katılım ücretsiz olacak, asistan bile konaklama ücretini kendi ödeyebilecek. Tıbbın itibarını zedeleyen bu tür şovlara izin verilmeyecek.

Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/10-turk-tibbi-onkoloji-kongresi-750yi-askin-hekimin-katilimiyla-gerceklestirildi-105552

Kongre katılım ücreti uzman: 8.000 Asistan:6.750. 

Konaklama Susesi Luxury Resort tek kişilik oda:1.200 Euro, çift kişilik odada kişi başı 850 Euro.

Kaynak: https://tibbionkoloji2023.org/kayit-konaklama/

***

EK 3 (12.11.2023): Bizim sesimiz olmadığınız gibi doktorlardan da uzaksınız. Biz halk olarak kongrelerimizin Deluxe Otellerde yapılmasını kabullenemiyoruz. Bu memlekette kongre yapmak için lüks otel ve tatil köylerinden başka yer yok mu? Üstelik 302 takipçiniz için bir mahalle kahvesi bile yeterlidir. Yapmayın Allah aşkına, yeter artık. Ey hükumet! Her aklına düşen dernek kuramasın, nedir bu? ASYOD: 368 takip edilene karşılık 302 takipçisi olan bir dernek. Fıkra gibi.

Resim

Kaynak: https://x.com/drahmetrasim/status/1723967921435668983?s=20

***

Yazı için 9 yorum yapılmış:

  1. Tarık Bengüç (Dr)06/06/2011 17:43:36

    Kongreye giden doktor yoktur,bedavaya götürülen doktor vardır.Hiçbir doktor ücretini kendisi ödeyerek gitmez.İstisnası yok mudur.Hayır yoktur.Böyle bir kavram olmaz,olamaz.

  2. r.m. (dr.)06/06/2011 16:06:03

    burası dikta ile yönetilen bir ülkemi ki kongreler falan yerde yapılsın falan yerde yapılmasın diye fetvalar çıkarılıyor.isteyen istediği yerde istediği mevsimde kongre yapar.kimsede buna karışamaz !

  3. gölgelice (dr)06/06/2011 15:22:401

    harcayıp 5 gösterip vergiden düşmeyi engelleyip devlet kesesinden kongreyi engelleyerek.

  4. hasancan (AÇ KURUM HEKİMİ)06/06/2011 14:26:31

    tatil imkanı olarak bir bu vardı elimi

  5. HAMİT TÜRKELİ (DR)06/06/2011 12:32:21

    kongreleri böyle yapın ankara da felan, kamu misafirhanelerini de açın bakalım kaç kişi katılacak. ondan sonrada ahlayın vahlayın. sanki bizim ülkemiz bu işi biliyor bitek. bütün dünyayı bi inceleyin bakalım belki o tarz kongreler sadece eski sovyetler vede çinde vardır

  6. Ateş Ülker dedi ki:

    Sayın Küçükusta,
    Görüldüğü gibi sizden farklı düşünenler de var.Hatta biraz kızmışa benziyorlar.Siz Onuncu köyü arıyorsunuz!Farklı düşünenlere şunu sormak istiyorum:Kongre katılım ücretleri ve dış katılımcı ücretlerindeki artış halihazırda enflasyonun üzerinde değil midir?Dış katılımcı ücretinin ne olduğunu merak edenler olabilir.”Dış katılımcı ücreti” bir kongreye,otelde kalmadan, evinden gidip gelecek olanlardan, öğle yemeği zamanında verilecek komanya ve aralarda verilecek kahve bedeli olarak alınan ücrettir.Kongre katılım ücreti TL ile, ama dış katılımcı ücreti Euro üzerinden ifade edilir.Çünkü Euro üzerinden ifade edilen rakamlar fazla yükseklik duygusuna neden olmaz.Bu ücretin tanıtımında komanya yerine”lunch box”,kahve molası yerine “coffe break” deyimleri kullanılır.Büyük çoğunluğun masraflarının firmalar tarafından karşılandığı bilinmektedir.Ancak Ekonomi tüm Dünyada giderek bozulmaktadır.Zaman içinde sponsorlar da azalmaya başlayacaktır.O zaman da bütün doktorlar ancak kendi masraflarını karşılamak koşulu ile kongrelere katılabilecektir.
    Kanımca her dalda yılda bir defa düzenlenen Ulusal Kongrelere katılım teşvik edilmelidir.Üst uzmanlık gerektiren veya çok spesifik konular üzerinde çalışan kongreler yine plajlarda veya sayfiye yerlerinde düzenlenebilir.Yakın Gelecekde kongreleri hazırlayanlar kendi anlattıklarını sadece kendileri dinleyebilecektir.Hekim ilaç sektörüne bağımlı hale gelmemelidir.

  7. Organizasyon Burak ÜNAL

    Jinekoloji üzerinden gidildiği için söylüyorum.Bu jinekoloji kongrelerini organize eden söz sahibi hocaların,kongre sonrası ceplerine kalan parada unutulmamalı.Bu nedenledirki kutuplaşmış iki jinekoloji camiası,sık sık kongre yapmaktadır.Detaylar araştırılırsa,bu kongreleri yapan baba jinekologlar ve IVF çiler kimdir,kongre sonrası kendilerine kalan paralar nelerdir çok rahat bulunabilir.Çalgılı türkülü galalar,artık vergiden düşülemiyor,peki çözüm?Gala içinde 5 dk lık egitim,hepsi planlı seyle

    85.103.70.64

    08 Haziran 2011 Çarşamba 09:23

  8. tuna erincler dedi ki:

    yeterince yorum var. üzerinde durulmayan yönü ise tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinden her yılın sonunda istenen faaliyet raporu’ndai sorular. Kaç kongreye dinleyici olarak, kaçına konuşmacı olarak katıldın, kaç makale kaç kitap yazdın? şeklindedir. Kaç hastayı tedavi ettin, kaçı iyileşti diye sorulmaz. Bu nedenle hekimler de mümkün olduğunca çok kongrelere katılmağa çalışırlar. Kongre bolluğunun nedenlerinden biri de bu olsa gerek.

  9. Firma temsilcisi dedi ki:

    Allah aşkına akıl var mantık var.. İlaç firması 3000 ile 6000 TL arasında tutan bir kongreye sponsor olacak ve doktor kimin sponsor olduğunu bilmeyecek.
    Niye ki?
    Doktorlar nasıl kendi maaşını düşünüyor, cebimden harcama yapmak istemiyorum diyorsa, firmalar da kendi karını düşünmek zorunda. Bu bir iş, kimse hayrına üretmiyor ilaçları.

Siz de yorumunuzu paylaşın: