YALNIZ SÜTLERİ DEĞİL İNEKLERİ DE BOZMUŞLAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
İNEK

“Açık süt mü, kutu sütü mü?”  başlıklı yazıma pek çok okuyucumdan ve bu arada ‘isimlerinin açıklanmasını istemeyen bazı ineklerden’ de tepkiler geldi.

Ben de gittim; bir süt fabrikasında çalışan bu ineklerle ‘off the record’ çok samimi bir görüşme yaptım.

Biliyorum, şimdi konuştuklarımızı açıkladığım için bana belki ‘ineklik ediyorsun’ diyeceksiniz, ama bu davranışımı haklı kılacak sebebim var: Tüm öğrenim hayatım boyunca ben hep ‘inek’ olarak adlandırıldım. Herhâlde bu yüzden de kendimi onlara çok yakın hissediyorum; meselâ çayıra, çimene, yeşile yemesem bile ben de bayılırım. Dolayısıyla ineklik etmek meşrebime aykırı değil.

Neyse, gelelim off the record ‘kaydıyla’ yapılan görüşmenin satır başlarına:

COW milk ile ilgili görsel sonucu

İneklerin çoğu depresyonda

İnekler hayatlarından hiç mi hiç memnun değiller; köy ve kırlardaki akrabalarını, arkadaşlarını özlüyorlar; daha doğrusu onları kıskanıyorlar.

Her şeyden önce de, güneş yüzü görmediklerinden, dağlarda tepelerde gönüllerince dolaşamadıklarından, çayırlarda istedikleri gibi otlayamadıklarından çok şikâyetçiler.

Bütün gün beton zemin üzerinde olmaları, hareket etmelerini çok sınırlayan daracık bir yerde bağlanmış bulunmaları, rahatça oturup kalkamamaları, onları huysuz, sinirli ve gergin yapıyormuş; içlerinde depresyon tedavisi görenler bile varmış.

Şeker hastası olanlar da var

İnekler daha sonra sözü, çayırları, çimenleri, yeşil ağaç yapraklarını ve de tabii ki ‘organik samanı’ nasıl da özlediklerine getirdiler.

Burada gerçi aç kalmıyorlarmış, hatta çok da iyi bakılıyorlarmış, ama gelin görün ki sürekli olarak fabrikasyon inek yemi, tahıl, mısır gibi fast food besinler yüzünden hepsi de insanlar gibi şişmanlamışlar; hatta içlerinde pek çok kalp, hipertansiyon ve diyabet hastası inek varmış

Sütlerinin makine ile boşaltılması da ağırlarına gidiyormuş fabrika ineklerinin. ‘Sütlerimizin insan eli ile sağılmasının zevki bambaşka’ diye söze giriyor içlerinden biri.

‘Siz kimsiniz, adınız ne ?’ diye soruyorum. ‘Burada adımız bile yok, hapishane gibi numaramız var’ diyor ataları ‘irikarabenekliler’ diye bilinen sülaleden gelen bir inek.

“Peki, neden sütleriniz eskisi gibi lezzetli değil, kaymak bağlamıyor” diyorum ve bin ‘ah’ işitiyorum:

Çünkü sütümüzün miktarını artırdılar, ama kalitesini de bozdular’’ diye sözü alıyor 2565 numaralı inek ve devam ediyor:

Bizim köylerdeki akrabalarımız günde ortalama 6-7 litre süt verirken bizden günde 25 litre süt sağıyorlar.’’

Nasıl oluyor bu diye soruyorum şaşırarak. ‘’Gayet basit, bize büyüme hormonu veriyorlar’’ diyor tüm inekler koro halinde. “Bu yüzden de çok süt veriyoruz, ama sütümüz özellikle de vitamin ve mineral bakımından organik sütlere göre çok fakir.’’

COW milk ile ilgili görsel sonucu

2565 numaralı inek ‘derin bir möööö’ çektikten sonra sazı alıyor eline:

“Bizim sütler besleyici olmadığı gibi lezzetli de değil. Sebebi homojenizasyon. Sütümüz tonlarca basınç altında çok küçük deliklerden geçirilerek içindeki yağ kürecikleri parçalanıyor, yani homojenize ediliyor ve bu yüzden de kaymak tutmaz oluyor.

“Ama sizin sütlerinizin iyi tarafı da içinde hastalık yapan mikropların bulunmaması…” diyecekken sözümü ağzıma tıkıyorlar:

“Sütümüz sağıldıktan sonra pastörizasyon veya UHT denilen sistemle mikroptan arındırılıyor. Bu işlemler yüzünden sütümüzün ömrü uzuyor ama sütü süt yapan, onu değerli kılan ‘dost mikroplar’ yok edilmiş oluyor.”

İneklerle daha çok şey konuştuk, ama hepsini açıklamak da olmaz şimdi; inekliğin de haddi hududu var.

Gelelim neticeye

İneklere ‘Size ve sütünüze yapılan bu muameleler ineklikten başka bir şey değil’ diyorum.

Hepsi mööö çekerek alkışlıyorlar beni ve ‘En çok da Bekir Sıtkı Erdoğan’ a karşı mahcubuz, ama bunda da bizim suçumuz yok’ diyorlar.

Aldırmayın diyorum, zaten artık ötecek ibibik de kalmayan bu dünyada varsın sütler de kaymak tutmasın.

Teybi kapatıyorum. Yanlarından ayrılırken şöyle düşünüyorum: Yalnız sütleri değil inekleri de bozmuş inekler. Haksız mıyım?

Yazı için 9 yorum yapılmış:

  1. Ayşe KARSLI dedi ki:

    haklısınız artık süylerin eskitadı yok maalesef .

  2. Merhaba hocam, yazınızı okudum, hak verdiğim yerler de oldu ama malesef ineklerle empati yaparken köydeki hayvanların durumundan pek haberdar olmadığınızı düşündüm.
    Elle sağımın keyfinin bir başka olduğunu söylemişsiniz; Sayın Hocam köy işletmelerinde elle sağımda temiz bir sütün sağlanacağını hiç sanmıyorum.

    Çayda meradaki inekler evet 5 litre süt veriyor ama bunun nedeni hormonlar değil hayvanlarda uygulanan ıslah çalışmalarıdır. İnekler yurtdışında süt kalitesi en iyi olan sığırların erkeklerinden alınmış sperma ile suni tohumlama yapılmaktadır. Hormon uygulaması hiç yapılmadı diyemem ama kesinlikle ülkemizde yasaktır.

    Gelelim mastitis konusuna, subklinik mastitis şu anda klinik olarak en çok rastladığım problem. Köy sütlerinde mastitis ile ilgili testler yapılmıyor ne yazık ki, antibiyotik kullanıldığında sütün 1 hafta kadar kullanılmaması gerekiyorken ne yazık ki bu kurala da sadece entegre tesisler uyuyor. Peki köydeki ineklerin çayda merada rahat rahat gezdiğinizi yazmışsınız ya, sizi köydeki ahırların durumundan bahsetmek isterim. Hayvanlar ne yazık ki bileklerine kadar dışkının içinde geziyorlar, yatıyorlar. Rizenin bir ilçesinde görev yapıyorum, emin olun oradaki hayvanlar hiç dışarı bile çıkmadan yaşıyorlar. Hayvanı dışarı çıkaramıyorsunuz bile. Size iyi çalışmalar diliyorum.

    Hoşçakalın.

  3. ibrahim berat – 08.10.2011 14:49

    Bir süre çiftlik işleriyle uğraşan birisi olarak söyledikleriniz az bile.. 5 yıllık çiftlik deneyimimden sonra hala piyasadaki pastörize sütleri tüketmiyorum.

  4. gölgelice (dr)07/10/2011 11:35:54

    Akbaba: doğada 80, hayvanat bahçesinde 35 fil: doğada 70, hayvanat bahçesinde 35, Şempanze: doğada 60 hayvanat bahçesinde 30 insan: doğada 120 ……yıl yaşarmış.

  5. abdullah çapan (ecz)07/10/2011 11:50:15

    Önlem alınmaz ise daha çok arayacaz o doğal saf ürünleri. Herşeyle oynuyorlar biraz daha fazla verim daha karlı kazanç adına, ama bunu yaparken içini boşaltıyorlar.Tarımda verimi artırmak adına ilaç üsütne ilaç veriliyor bitkilere, genetiği ile oynananlar başka bir bela zaten, düzenli beslenemeyen günümüz insanı bir de darbeyi sağlıksız ve içleri boşaltılmış besinlerden yiyor.Hastalıkalrın artmasına şaşmamak lazım.Daha doğal daha sağlılıklı bir hayatta buluşmak dileğiyle. sağlıcakla…

  6. akin k – 09.10.2011 01:50

    Bu tarz süt üretimi basladi baslayali, bircok insanda laktoz alerjisi gibi hastaliklar basgösterdi. Avrupada bu hastaliga karsi artik özel hastahaneler, hastahanelerde özel bölümler ayriliyor. Birileri daha cok kar yapacak diye insanlik neler cekiyor! Allah sonumuzu hayir etsin.

  7. Cemalettin ARK – 10.10.2011 10:28

    :)) Müthiş bir yazı anlayan anladı hocam ,süpersiniz gerçekten.Burada bence devletin yapması gereken şeyler var .Dediğiniz gibi eski kaymaklı güzelim sütleri yoğurtları nasıl da özledik.
    Aynı şekilde tavuklar da daracık yerde güneşsiz pis bir ortamda yumurta üretiyorlar ,bir de o garibanlarla konuşsanız diyorum ..Güzel yazılarınızın devamını bekliyorum..Saygılar sevgiler..

  8. S KARA – 10.10.2011 13:44

    Hocam yıllardır yazdıklarınızı söylediğimde bana uzaylı muamelesi yaptılar.UHT Süt geri kalmış 3.dünya ülkelerinde pazar bulan bir ürün.gelişmiş ülkelerde pastörize süt kullanımı mevcut.Birde ülkemizde süt tüketilmediği her zeminde kafamıza sokulur ve sesimiz kesilir.DÜNYADA TÜRK TOPLUMU KADAR YOĞURT, AYRAN,BEYAZ PEYNİR tüketen başka bir yer yoktur.biz bize ait olanlara saygımız olmadığından bunları saymıyoruz.

  9. Nida dedi ki:

    Hocam makalelerınızın neredeyse hepsını ılgıyle okuyorum sızden bır rıcam var bız bır bırey olarak saglıklı beslenme konusunda ne yapabılırız bu sorunları nasıl cozebılırız nasıl daha saglıklı bır gelecek olusturabılırız bıraz daha sonuc odaklı konusup bızı aydınlatırsanız sevınırım bır de benım ıkı aylı kızım var dvıtamını kan hapı cınko kullanmalımıyım suan bır haftasır ıshal ve bırazda sumuksu yapıyor ama doktoro goturmek ıstemıyorum kendısı arlatabılır kı ben annesı olarak ne kadar dogal beslenıyorum kı o da anne sutunden o kadar dogal beslenıyordur herhalde anne autu verıyorum sadece ama oda degısmemısdır umarım yedıklerımızden şimdiden tesekkurler

Siz de yorumunuzu paylaşın: