İLAÇ SANAYİİNİN SÜS KÖPEKLERİ VE MEDYATİK MAYMUNLARI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
cankat tulunay

Prof. Dr. Cankat Tulunay‘ın yazısı:

Son günlerde Türk basınında şimdiye kadar görülmemiş ilaç tartışmaları başladı ve halen devam ediyor. Olay önce Habertürk TV de kolesterol tartışması ile başladı bunu antidepressanlar, hormonlar, osteoporoz ilaçları takip etti.

Bizim seneldir yazdıklarımız nihayet Türkiyede de tıp çevrelerinin dışına çıkıp kamuoyuna mal oldu. Senelerdir bu konularda il il dolaşarak bir taraftan doktor ve eczacıları eğitmeye çalışırken, diğer taraftan o illerin parlementerlerinin de katılımı ile halk toplantıları düzenledik… Bugün yeni tartışılmaya başlayan konuları çok uzun zamandır, tüm bilimsel referansları ile anlatmaya çalıştık…

Adriane Fugh-Bergman’ın  (Doctors must not be lapdogs to drug firms Adriane Fugh-Berman , BMJ 2006;333:1027.1” deyimi ile “ilaç firmalarının süs köpekleri” ve “medyatik maymunların” arkamızdan konuşmalarına  kervan yürür diyerek aldırış etmedik.

Biz dürüst doktor ve eczacılarla tartışmalarımıza devam ettik. Bu tartışmalar sırasında dikkatimizi çeken nokta, bu ilaçları hastalarına yazan bir çok hekim arkadaşın hastaların soruları karşısında  verecek cevap bulamamaları ve kime inanacaklarını şaşırmaları idi. Ayni olay halen devam etmekte..

Hastasına statin yazan bir hekim bütün bu tartışmalar sonucu hastasını tatmin edecek bilimsel bir cevap verememekte, bunun yerine statinlerin aleyhine konuşanlar hakkında karalama kampanyası açmakta ve bazı akıl tutulmasına uğramışlar bizleri mahkemeye vermeten, idamdan bahsetmekte….

SSRI lerin etkisiz olduğunu iddia ettiğimizde  yine bazı psikiyatrislerden benzer tepkiler geldi, Milliyet gazetesi yazarı sayın Metin Münir “dikkat eksikliği sendromu” hakkında yazdığında bazı psikiyatrisler tarafından tartışmak yerine, neredeyse linç edilmek istendi. Vay efendim psikiyatris olmayan birisi nasıl bu konularda konuşurmuş?.. Ebveyinler açıklama istediğinde cevap veremez hale gelenler, çamur atmayı yöntem olarak kabul etmişlerdir… Bu örnekleri uzatmak mümkün….

İlaç sanayiinin doktorlar, eczacılar, bürokratlar ve politikacılar üzerindeki etkisi yadsınamaz. Baksanıza SGK nasıl diz çöktü?.. Efendim halk sağlığını düşünerek iskontolardan vaz geçmişler!!!..

İskontoları yaparken neden halk sağlığını düşünmediniz de ilaç sektörü resti çektiğinde iskontodan vaz geçtiniz??? Acaba SGK yı kimler vazgeçir di! Emir büyük yerden mi geldi?.. İskontodan vazgeçince ilaç fiyatlarına %7.5-8.5 zam gelecek ve zararı kapatmak için yine kambur hastanın sırtına yüklenecek ve yüklendide.. Gücü gücü yetene, vatan millet hak getire…

Hastalar artık acil servislerde para ödeyecekler , doctor acil değil derse hasta katkı payı ödeyecek… Hastalara fazla ilaç yazan doctor cezalandırılacak bu da doktorların daha az ilaç yazmasına sebep olacak, gerisini hastalar eczanelerden parasını ödeyip reçetesiz alacak… reçete başına 3 TL alınacak.. Fazla ilaçlar için ayrıca 1 TL bedel ödenecek… Yeşil kartlar azaltılacak… Ayni ilaçtan 2 kutu yazılmış ise 2. Kutu için 1 TL haraç verilecek… satır aralarında daha ne tuzaklar var. Bunlar sayesinde hastalar DAHA İYİ SAĞLIK HİZMETİ ALACAKLAR, ÖLMEZ SAĞ KALIRLARSA!!!!

Bir çok Avrupa ülkesinde geri ödemesi olmayan veya çok sınırlı kullanılan ilaçları mirasyedi gibi ödeyeceksiniz… Bir taraftan ilaç olmayan ilaçların bedellerini ödeyeceksiniz, diğer taraftan bazı ilaç firmalarının, bazı ilaçlarında cince yapılan “EFERVESAN” ilaç yutturmacası ile SGK gereksiz olarak milyonlarca lira ödeyecek ve halk sağlığını tehlikeye atmaktan çekinmeyecek …

Tek başına tiyazit diuretik bulunmayacak, bunun yerine 2 TL bile olmayan  tiyaziti ACEİ’ leri veya ARB lerle (hipertansiyon ilaçları) kombine edip 50-60 TL ye satılmasına aldırış etmeyeceksiniz, sonrada acısını hastalardan çıkartacaksınız.

Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ: ”Aydın Menderes’e yanlış teşhis konulduğu ve yanlış tedavi uygulandığı yönündeki iddialarla ilgili olarak ailenin talebi olursa inceleme yaparız”  demiş. Aile zaten talebini basına söylemiş, daha ne yapacak? İlla dilekçe mi vermesi gerekiyor?.. Yan sütundaki haberde görüyorsunuz, hastanın şikayetçi olduğu doktor bilirkişi olarak atanıyor, olay doğrudur-yanlıştır ama mutlak incelenmelidir….

Gelişmiş ülkelerde hastanede ölenlerin %80 inden azına otopsi yapılırsa o hastanenin ihtisas verme yetkisi alınır.  Tıbbın seviyesi böyle yükselir… Somalili doktorlar, Iraklı hemşirelerle Türk tıbbı nereye varacak? Türk tıbbı, özellikle son uygulamalardan sonra zaten dibe vurmuş durumda.

Acaba sayın Bakan son TUS imtihanında kaç kişinin %50 den az not aldığını, veya % 0-20 arasında not aldığını açıklar mı? Nerhangi bir meslek dalında temel bilgilerin bırakın %50 den azını %80 den azını bilenler o mesleği icra edebilirler mi?  Burası Türkiye, her şey olabilir.

Habere bakın, “Milli Eğitim Bakanlığından sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü de, ‘’Basın Ataşesi’’ olarak yurt dışına atanacak bazı unvanlı personel için, yabancı dil bilme şartını kaldırdı.” Yani basın ateşeleri Tarzanca (onu da becebilirlerse!) konuşacaklar.

Aynen bilgilerini artırmak için ilaç firmaları tarafından uluslararası kongrelere götürülen doktorlar gibi. İEGM lüğü bu konuda yönetmelik hazırlıyor ama lisan bilme şartı koyamıyor, acaba kendileride gidemez diye mi?

Son günlerde tartışılan antidepressanlar, hormone replasman tedavileri, statinler ile ilgili yazılarımızı başta da yazdığımız gibi arşivimizden bulabilirsiniz. Bu ilaçların en büyük özellikleri hemen hepsinin milyarlarca dolarlık satış yapması. ABD de verilen milyar dolarlık cezalar bile karları yanında küsurat kalmakta.

ABD, psikotropik ilaçların en çok kullanıldığı ülke. Nüfusun %60 ının bu ilaçları kullandığı düşünülüyor. Antipsikotiklerin senelik satışı 14 milyar dolar. Dr. Harriet Fraad’a gore ilaç üreticileri  rahatsızlıkları maniple ederek ve bazende hastalık üreterek kişilerin ruh sağlıklarını bozmakta ve onları ilaç kullanmaya yönlendirmekte.

Bunun için doktorlara hediye, rüşvet, kendi ilaçlarının araştırlması için para vermekten çekinmemekte. Diğer taraftan bol miktarda süs köpeği yetiştirerek, rüşvetle eğitemediği (!!!) doktorları sözde toplantılarda eğitmekte ve onların beynini yıkamakta.

Maalesef Türkiye giibi ülkelerde meslek örgütleri başka işlerle uğraştığından ve Sağlık Bakanlığıda sigara bıraktırmak için bazı firmaların etkisive ciddi yan etkili ilaçlarını tükettirmek yolunu seçtiğinden mezuniyet sonrası eğitim ilaç firmaları tarafından yapılmakta. Bunların içinde hiç şüphesiz menfaat beklemeden yanlız eğitim için uğraşanlar olduğu gibi çoğu beyin yıkamakla uğraşmakta..

Notlar:
1.     Efevessan tabletlerden ruhsat aşamasında biyoeşdeğerlik ve biyoyararlanım hangi bilimsel verilere göre kaldırıldı ve bundan hangi firmalar faydalandı? (Bu soruyu daha önce de sormuştuk ve bir cevap alamamıştık, acaba saklanan birşey mi var?)
2.     Piyasada satılmakta olan Türkiyede formüle ve imal edilmiş ve effervessan ilaçların herhangi bir klinik çalışması var mıdır?
3.     Piyasada hiçbir in-vivo, in-vitro ve klinik çalışma yapılmadan ruhsat alan ve satılan ilaçlar mevcut mu?
4.     İlaç firmalarına verilen cezalar hiçbir işe yaramıyor? Örnek mi… Pfizerin aldığı bazı cezalar!
a.2001: The Canadian competition bureau charged Pfizer with price fixing under the Competition Act, based on its involvement in an international conspiracy between 1992 and 1994 to fix the price on a chemical food preservative. Pfizer pled guilty to price fixing and paid a fine of $1.5 million.
b.2004: Pfizer was charged in the US with persuading doctors to prescribe an epilepsy drug (Neurontin) for uses that hadn’t been approved by the FDA. It pled guilty to two felony counts of marketing a drug for unapproved uses and agreed to pay $430 million (US) in criminal fines and civil penalties. (If you think this is a lot, Pfizer made $2.9 billion off Neurontin in 2003 alone.)
c.2004-2008: Pfizer paid numerous fines and penalties totalling almost $1.5 million in relation to non-compliance with environmental health and safety laws. (The details are courtesy of Pfizer’s own website, www.pfizer.com)
d.April 2009: During a meningitis outbreak in Nigeria in 1996, Pfizer allegedly conducted tests of an experimental drug, which was restricted in the US and banned in Europe, resulting in the deaths of numerous children. The Nigerian government sued Pfizer for $2 billion; in July of 2009, it settled for $27 million.
e.September 2009: Pfizer was charged with illegally marketing several drugs, including Bextra, Zyvox, Geodon and Lyrica, over several years. It pled guilty to criminal charges of marketing drugs for unapproved uses and was ordered to pay a criminal fine of $1.9 billion as well as $1 billion to settle civil cases.
KAYNAK: http://www.kfd.org.tr/?q=node/931

Siz de yorumunuzu paylaşın: