DOKTORSUZ AMBULANS OLUR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
ambulans 1

Sağlık Bakanlığı’ nın “Ambulanslarda doktorların yerini zamanla paramedik ve acil tıp teknisyeninin alacağı” açıklaması tartışma yaratacağa benziyor.

İlk bakışta “doktorsuz ambulansın” -yoğurtsuz cacık benzeri- olmayacak bir iş gibi  görünmesine karşılık bunun ülkemiz şartlarında yerinde bir uygulama olarak görüyorum.

Elbette yeterli sayıda doktorunuz varsa her ambulansta bir doktor bulundurabilirsiniz ama yeterli doktora sahip değilseniz böyle bir şansınız daha baştan yok demektir.

Böyle bir durumda da ister istemez yardımcı sağlık personelinden faydalanmak zorunluluğu ortaya çıkar.

Paramedikler, acil tıbbi durumlarda hasta veya kazazedenin hastaneye ulaştırılıncaya kadar hayatta kalmasını, travma veya acil hastalığını en az zararla atlatmasını sağlayan yardımcı sağlık personelidir. Ambulanslarda, acil müdahale araçlarında görev yaparlar.

Ben ambulanslarda paramedik çalıştırılmasını doğru buluyorum:

BİR: Ülkemizde doktor sayısı her ambulansa bir doktor tahsis etmeye uygun olmadığı için mevcut sınırlı kadronun ambulanslarda harcanması doğru da mümkün de değildir.

İKİ: Ambulansla taşınan her hasta doktor tarafından müdahalesi gereken hastalar değildir. Bunlar hastanelere pek âlâ bir paramedik, hemşire veya acil tıp teknisyeni eşliğinde nakledilebilir.

ÜÇ: Ülkemizdeki tıp eğitimi, maalesef kafaları sadece pratikte işe yaramayan teorik bilgilerle yüklü doktor yetiştirmeye yarıyor. Doktorların çoğu beceri ve tecrübe gerektiren “girişimlerde” çok yetersizler. Bırakın hastaya doğru dürüst suni solunum yapmayı veya hastayı entübe etmeyi; damara girme, idrar sondası takma gibi çok sıradan işlemleri bile bilmeyen bilse de yeterli uygulama yapmadığı için beceremeyen doktorların sayısı inanılmayacak kadar fazladır (1).

Gelelim neticeye

Bu haberin sağlık sistemi ve tıp eğitimi ile ilgili sorunların tartışılmasına ve bunlara çözümler getirilmesine imkân yaratacağını diliyorum:

BİR: Tıp ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak yeni yardımcı meslekler ortaya çıkıyor. Paramedikler de bunlardan biri. Gerekli teorik ve pratik bilgilerin verilmesi şartıyla ambulanslarda paramediklerin istihdam edilmesinden daha tabii bir şey olamaz.

Önemli olan bunların uygun eğitimi uygun sürelerde almaları ve hekim odaklı sistemle doğru şekilde bütünleştirilmesidir.

İKİ: Aslında kaza, anafilâksi, kalp krizi gibi hastaya acil müdahale gereken durumlar hakkında herkesin bilgi sahibi olması gerekir. Her hasta veya kazazedeye anında değil doktor, paramedik müdahalesi dahi her zaman mümkün olmayabilir.

Bu amaçla orta öğretim müfredatına ilk yardım da eklenmelidir. Mesela, şuuru kapalı bir kazazedenin dilinin solunum yollarını tıkamasının nasıl önleneceğini bilmek gibi basit bir bilgi bile hayat kurtarıcı olabilir.

ÜÇ: Tüm ambulanslar tek bir merkezden yönlendirilmeli ve durumun özelliğine göre doktor ve hatta uzman doktor bulunan ambulanslar da hizmete hazır olmalıdır.

DÖRT: Tıp eğitimimizi de artık daha fazla gecikmeden yeniden ve “hakikaten doktor yetiştirecek şekilde” düzenlememiz gerekmektedir.

Tıp fakültesinin birinci vazifesi yeterli bilgi, maharet ve tecrübeye sahip pratisyen hekim yetiştirmek olmalıdır. Bunun da birinci şartı, tıp fakültesine giren öğrencilerin pratisyen mi kalacakları, bir dalda uzman mı olacakları ya da sağlığın başka bir alanında mı çalışacakları önceden belirlenmesi ve eğitimlerinin buna göre farklı olmasıdır.

KAYNAK: http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/02/21/yazilar/elestirel-yazilar/tip-egitimi/doktor-adaylari-egitimden-memnun-degil/

Yazı için 7 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Uygar ülkelerde artık acil hastanın “en kısa sürede en yakın hastaneye götürülmesi” tarihe karıştı. Bunun yerini “Hastanın stabilize edilerek en uygun tedavinin yapılabileceği hastaneye götürülmesi” prensibi uygulanmaktadır. Bu nedenle uygar ülkelerde acil olgular için “doktorsuz ambülans”. yoktur. Öyle ki hastada durdurulamayan iç kanama olmadıkça içinde doktor olan ambülans yolda siren çalarak gitmez. Bizde ise ambülans şoförlerinin siren çalarak ortalığı birbirine katmaları en büyük zevkleridir. Öyle ki hastanenin bahçesine girdikten sonra bile düdüğünü öttürmektedir. Gerekçe: “Hastayı teslim alacak olan hastane personelinin bir an önce kapıya gelmesi” Oysa hastanın en uygun şekilde hangi hastanede tedavi edilebileceği önceden saptanır. O hastane bilgilendirilmiş olduğundan hastayı teslim alacak olanlar zaten kapıda hazır bekler.

  2. tuna erinçler dedi ki:

    Tıp eğitimi konusundaki eleştiriler %100 doğru. Her vilayette bir tıp fakültesi açmak sorunu çözümlemiyor. Örneğin Almanya’da tıp fakültelerinin sayısı yıllardan beri değişmemiştir. Her eyaletin başkentinde bir tıp fakültesi vardır.
    Şimdiki gençlerimiz, bizim gençliğimizde var olmayan, o zamanlarda adını bile duymamış olduğumuz garip meslekleri öğreten fakülte ve yüksek okullar yerine tıp öğrenimini tercih etseler herhalde Türkiye’nin doktor gereksinimi karşılanır ve ithaline gerek kalmaz.

  3. Sinan Toydaş dedi ki:

    Hariçten gazel okumayan, yani bu sistemin içinde çalışan biri olarak söyleyebilirim ki bizim daha çok doktorlu ambulansa ihtiyacımız var. Aslında bizim daha çok ambulansa ihtiyacımız var ama bu başka bir yazının konusu. Bazı konularda teorik ile pratiğin ne kadar birbirinden farklı olduğu farkedilemiyor. 112 sistemi de bunlardan biri. Uzaktan 112 sistemi sanki telefon et, ambulans gelsin, hastayı alsın, hastaneye götürsün ve bıraksın şeklinde algılanıyor. Oysa ki, ortada bir can var ve bu kendisi hastaneye gidemediği, hatta kendinde bile olmadığı için 112 muhtaç durumda. 6 senelik tıp eğitimini eleştirirken 2 senelik paramediklik eğitimi nasıl hastaya gerektiği gibi müdahalede bulunacak düşünülmüyor. Hastanın başına gidip, ben bu hastayı tıbbi bilgimde taşıyamam diyen paramedik düşünülmüyor, eks kararı veya yerinde müdahale yapamayan sağlık personelinin durumu düşünülmüyor. Hastasını nakil esnasında paramedikli veya att.li ekibe emanet eden doktorun durumu düşünülmüyor. Acaba hastama doktor müdahale etseydi yaşar mıydı sorusunu bütün hayatı boyunca soracak olan hasta yakını düşünülmüyor. Ve o kadar çok düşünülmeyen şey var ki… Gene 112 hakkında bilgisi olmayanların, yanında bile geçmemiş olanların yorumlarıyla (Prof. Dr. Küçükusta’yı tenzih ediyorum) olay tartışılacak, kamuoyu oluşturulacak, halkımıza, zaten inanmaya meyilli halkımıza bu durum alıştırılacak. Hayırlı mı olsun diyeyim ? Asla !!! Ben şer’e hayır demem.
    Küçük not: Tabii ki benim de gerçeklerden haberim var. Keşke tüm ambulanslar doktorlu olsa dedim. Benim kişisel fikrim, olabildiğince doktorlu ekip ve geri kalan paramedikli ekip olması yönünde.

  4. doktorjivago dedi ki:

    ben prof.dr ahmet rasim küçükusta kadar doktor düşmanı bir adam görmedim.etrafımdaki çoğu doktor arkadaşım sizi görünce tüyleri diken diken oluyo. tvde ve medyada yer almak uğruna oturmuş olduğu özel muayenehanesinden sürekli hipokrat yemini ettiği meslektaşlarına saldırmakta. size hocam bile demiyorum, çünkü hiç haketmiyorsunuz. eleştirilere açıksanız bu yorumuda yayınlayın görelim

  5. nalindar – 23.02.2012 09:58

    Hoca hoca ne zaman ambulanslarda doktor bulunmuşki binde bir, zavallı sağlık memurları ebe hemşire, att.ler para medikler; firavunun piramitlerinde çalışan köleler, yada nemrutun köleleri gibi çalışırken, doktorlara yakışırmı , onurları kırılır böyle ambulansın arkasında hastayla beraber, onlar zenginliğin hesabını yapmaları lazım, doktorluk bir sektör ve ticaret şirketine dönüşmüşitür.
    Yeterli sayıda doktor olsa bile doktorların o firavunlaşmış egosunu kırıp nasıl ambulansın arkasına sokacaksın,
    Çünkü pratik işlemleri ellerinde hazır bulunan yukarda belirttiğim köleleri vardır, onlar konfor ve hava atmak varken bu pis işlere mümkün oldukça uzak dururlar,
    Hekim odaklı değil hasta odaklı, hizmet odaklı, dürüst ve zarar vermeyecek şeklinde, bir ticari geçim kaynağı olarak değil ,
    Doktorluk mesleği etiket yükselince firavunluğu artığı halde, pratisyen hekim ambulansta göndermek çok zor ve de imkansız olduğu halde, uzman hekim nöbetçi olduğu halde nöbetine gitmeyip evine gidip işte acil vaka olursa zor durumda kalmamak için beni telefonda ararsınız dediği halde bu egosu himalaya gibi olan uzman hekimleri nasıl ambulanssa sokacaksın, söylemek kolay, ya uygulama, yazmakla konuşmakla olmaz,
    TIP FAKÜLTELERİNİN BİRİNCİ VAZİFESİ;
    1 Tıp Fakültelerinde 1 Numaralı Ders ve İnsanım diyen Herkesin Kulağında Küpe Olması Gereken,, birinci şartı zarar vermeyeceksin,
    Hastaya zarar vermeyeceksin,
    Sağlık hizmeti bir geçim ve ticari kazanç kapısı değildir,
    Sağlık hizmeti bir geçim ve ticari kazanç kapısı değildir, evvela her insanım diyen kişiye belletilmesi lazım,
    VE bu gün türkiyede her kurumda az yada çok ergenekonlaşma, kendi meslektaşını kollama, hatalarını, suçlarını örtme, kapatma hastalığı, mafyalaşma zihniyeti her kurumda oluştuğum gibi, bu gün sağlık teşkilatında da benzeri yapılanmalar, bozulmalar, mevcut uygulama ve görünüşten anlaşılıyor, bu çürümüşlüklerin temizlenmesi lazım,
    sağlık hizmetini, merhametli, vicdanlı insanların, hizmeti esas almayı amaç edinen, ,insanların kanı ve hastalıklarından para tahvil etmeyi amaç edinmeyi değil, bu şekilde eğitim verilmeli ve bu zihniyette doktor yetiştirilmelidir,
    ve denetim ve kontrol, hesap verebilirlik,
    bir yerde denetim ve kontrol, hesap sorma devamlı yoksa ozaman orada çürüme kokuşma ve mafyalaşma, yandaşını koruma ve kollama mefhumu devamlı hayat bulmaktadır.
    Bu gün sağlık teşkilatı bir bütün olarak 1. Basamak hizmetten, hastaneler, üniversite hastaneleri, eczacılar, ilaç şirketleri ile beraber, tamamen bir endüstri ve büyük bir ticari kazanç ve alış veriş hükmüne geçmiştir, buda çok korkunç bir şeydir. Bunun sui istimal edilmesinin EN BÜYÜK MÜSEBİBİ DOKTORLARDIR, çünkü bütün çürümüşlük ve kokuşmuşluk doktorun diplomasının arkasına saklanarak yapılmaktadır, -siyasete yapılan yanlışlıklar kemalizmin arkasına saklanarak yapıldığı gibi- dolayısı ile diplomalarının hakkını ve hesabını ve de sorumluluğunu iyi bilmelidirler

  6. ümitboyraz – 23.02.2012 11:31

    nalindar SAYIN yazar a cevabı net bir şekilde vermiş, toprakla,suyla,güneşle yetişen domates yerine, tamamen ticari amaçlı yetiştirilmiş suni ısıtma ve su ile yetiştirilmiş domates yemek gibi birşey bizimkisi, tatlı ama faydasız, varlık içinde yokluk çekiyoruz. Varlık bulduğumuzda da anamızdan emdiğimiz süt hastane kapılarında burnumuzdan geliyor. Ne yazıkki tamamı olmasada hatırı sayılı bir ölçüdeki oranla; doktorlarımız işi tamamen ticarete dökmüşler, siyasette, eğitimde, birçok şeylerde olduğu gibi.Yoksa ambulansta doktor olsun, olmasın zaten kazazede ye ulaşana kadar, ölme eşeğim ölme, DEVEYİ görelim, KULAK nasıl olsa kendini gösterir.

  7. hasan düdar dedi ki:

    Doktorlarımız yani koca proflarımız bile üniversite hastenelerini sevk yeri hastayıda müşteri gibi görüyorlar.Yahu sizin niç sevaba ihtiyacınız yokmu? Hayır hasenete ihtiyacınız yokmu? Hasta öncelikle insandır, para aracı değildir.Bir insanın derdini sorununu gidermek, öncelikle insanlık gereğidir. İstisnalar hariç hepinizden nefret ediyorum.

Siz de yorumunuzu paylaşın: