OT-ÇÖP TÜCCARLARINDAN ALACAĞIMIZ DERSLER DE VAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
OT ÇÖP

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Özgür Hekimler Platformu” adına Op. Dr. İbrahim Sözen’ in Sağlık Bakanlığı, Gıda-Tarım-Hayvancılık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği ve savcılıkları göreve çağıran “Bilim ve akıl aşağılanıyor” başlıklı mektubunu sitemde okuyabilirsiniz.

Kimler harekete geçer, kimler neler yapar bilemiyorum.

Bekleyelim, görelim ama hiçbiri kılını bile kıpırdatmayabilir.

Hiç de şaşırmam.

Çünkü ben bu mevzuda pek çok yazı yazdım.

Ne yukarıda adı geçen kurumlardan, ne doktor, gazeteci, televizyoncu meslekdaşlarımdan, ne üniversitelerden ve ne de RTÜK, Gazeteciler Cemiyeti veya benzeri teşkilatların hiçbirinden hiçbir tepki görmedim.

Fitoterapiye karşı değil destekçisiyim

Fitoterapiye (bitkilerle tedavi) değil insanların bu vasıta ile “kandırılmasına” her zaman karşıyım.

Buna itiraz etmesi, harekete geçmesi gereken kuruluşların ve eşhasın sessizliğine, vurdumduymazlığına bir mâna veremiyorum.

Sanki duruma “alan memnun satan memnun” anlayışı hâkim.

Daha birkaç gün önce şunları yazdım:

“Fitoterapi, ağızları iyi laf yapan şarlatanların ellerine teslim edilmemesi gereken ”değerli bir bilim dalı“dır.

Sağlık Bakanlığı (çünkü üniversitelerden hiçbir ümidim yok!) fitoterapiye sahip çıkmalı ve acilen bir “Fitoterapi Enstitüsü” kurmalıdır.

Bitkiler bu merkezde sistemli bir şekilde araştırılmalı; etkinlikleri, nerede ve nasıl kullanılacakları bilimsel yöntemlerle belirlenmelidir.”

Kendime artık “Sana ne be adam. Otur oturduğun yerde; karışma etliye sütlüye. Oradan buradan, havadan sudan yaz gitsin.” diyorum.

Diyorum ama gene de duramıyorum.

Şu sorular aklımı kurcalayıp duruyor

Acaba Sağlık Bakanlığı “Millet ilaç yerine ot-çöp kullanır da ilaca yaptığımız harcamalar azalır” diye düşünüyor olabilir mi?

Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı “besin” oldukları için ruhsat verdiği ürünlerin “hastalıkları önleyici ve tedavi edici” iddialarıyla reklâmlarının ve satışlarının yapıldığını bilmiyor mu, biliyor da sesini mi çıkarmıyor?

Türk Eczacılar Birliği bu mevzuda dünyayı ayağa kaldırmayacaksa “melisa çayı içsin” keyfine baksın, öyle değil mi?

Bu medyanın “âkil adamları” nerededirler, neden konuşmaz, yazmazlar ya da bunlar zaten yok mudurlar?

RTÜK neden sadece “zavallı sigara firmalarının” ensesindedir?

Üniversiteler, hele de Eczacılık Fakültelerinin Fitoterapi ve Farmakognozi ve Tıp Fakültelerinin Halk Sağlığı, Farmakoloji bölümlerinin üzerine ölü toprağı mı serilmiştir?

Tam güne karşı “tam bir birlik” olan, “tam kadro” yürüyüşler yapan, gazetelere “tam sayfa” ilanlar veren Hocalarımız neden sus-puslar?

Herkesin akıllısı ben miyim?

Gelelim neticeye

Bu sorulara makul ve mantıklı cevaplar bulamayınca da ot-çöp satarak paraya para demeyenlere söyleyecek sözüm kalmıyor, hatta onları takdir bile ediyorum.

BİR: Birçok kişinin ilaç almamasına sebep olarak onları ilaçların aksi tesirlerinden korumuş oluyorlar. 

İKİ: İlaçlara ödenecek paralara mâni olarak devlet bütçesine katkıda bulunuyorlar. Döviz kaybını önleyerek cari açığın kapanmasına da yardımcı oluyorlar.

ÜÇ: Modern tıp ulemasına ‘ömür boyu ilaç kullanılmasını şart koştuğu şikâyet ve hastalıkların otla-çöple geçtiğini’ göstererek iyi bir ders veriyorlar.

DÖRT: Reklâm piyasasına iş çıkarıyorlar, vergi veriyorlar, istihdam ve katma değer yaratıyorlar.

BEŞ: Televizyonlara ‘bedavadan’ reyting, gazetelere tiraj kazandırıyorlar.

ALTI: Ot-çöp satarak da çok iyi para kazanılabileceğini göstererek ekonomi dünyasına örnek oluyorlar.

Daha ne olsun!

***

EK 1 (24.11.2023): ÖZCAN YÜCEL “İlaç dışı tedavileri aşağılamak için batı tıbbı “alternatif tıp” diye bir laf uydurdu. Asıl hastalığın nedenini çözeceğine sonucu ilaçla çözmeye odaklı tıbba alternatif tıp denir! Örneğin diyabeti, hipertansiyonun yaşam sitili değişiklikleri ile paşalar gibi tedavi edebilirsiniz. Bunun yerine ilacı dayamak bildiğin “alternatif tıptır”. Kolesterol gibi son derece yararlı bir bileşiğin kan değerini düşürmenin hiç bir yararı olmadığı halde ısrarla düşürmeye kalkışmak “alternatif tıp bile değildir”. En ufak bir üst solunum rahatsızlığında şak diye bağırsak mikrobiyotalarınızı acımasızca katleden antibiyotiği yazmak da saçma bir “alternatif tıpdır”. O kadar sayısız örnek var ki. Özetle; Asıl nedenleri tedavi etmeye odaklı tıbba “modern tıp”. Sonuçları tedaviye odaklı tıbba “alternatif” denilmeli.”

Kaynak: https://x.com/drozcanyucel/status/1728009348729766030?s=20

***

Yazı için 12 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    “alan memnun satan memnun” anlayışıyla hareket ediyorlarsa o zaman fuhuşla da mücadele etmemeleri gerekir.
    Sigaraya karşı açılan savaşın yanında rakıya hiç dokunulmamasını da anlamak olası değil. Sanki sigara zararlıdır da rakı zararlı değildir. Gazetelerde sayfa boyu rakı reklamlar serbest.

  2. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Tuna Erinçler’i tekrarlıyorum,O’na katılıyorum.

  3. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Rakıya o kadar karışılmıyor ki,10 Kasımlarda Atatürk’ün anısı üzerinden rakı reklamı yapılması, benim içimi sızlatırken, bazı sözde Atatürkseverler,bu reklamları”pek şeker bir buluş”sayıyorlar.

  4. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Ahmet Rasim Bey
    Sizin,benim ve gerçek dostlarımızın ot çöp tüccarlarından alacağımız bir ders yok ki..Biz zaten fitoterapiyi eskiden beri ciddiye alıyoruz ve hekimliğin aslı sayıyoruz.Antibiyotiklerin kaynağı küfler,kardiyotoniklerin kaynağı yüksük otu,Viagra’nın kaynağı da yine bir bitki değil mi?Alacağımız ders ancak şu olabilir,ot-çöp tüccarlarının davranışıyla mücadele ederek pratik çalışma yapabiliriz.”Edebi edepsizlerden öğrendim”sözüne uygun olarak.Şair Cenap Şahabettin,bir hekimdi.Ne demiş?”Küstaha bendeniz demeyin sahi zanneder.Yani sizin onun kölesi olduğunuza inanır”Siz “ot-çöp tüccarlarından alacağımız dersler var”derken sanki sizin eleştirdiğiniz modern tıp ulemasının ders almasını bekler gibi bir durumdasınız.Onlar ders alsalardı,Fakülte sıralarında iken Reşat Garan’dan,Suphi Artunkal’dan,Vehbi Göksel^den,Süheyl Ünver’den,Lütfi Vural’dan,Alaettin Akçasu’dan,Kemal Önen’den yani normal ve etik yolunda ulemadan ders alırlardı. ot-çöp tüccarları istikbalde palazlanınca,onlara gereken ücreti verirse,o tip ulema bu defa da modern tıbbı yere vuracaklardır.Ot-çöp tüccarları da sizin kara mizah yaptığınızı anlayacak kadar anlayış sahibi değildirler.Boşuna onları memnun etmenize değmez.

  5. Hüsrev Hocam,

    Her ihtimale karşı bazı yazılarımın sonuna “Not: Bu bir mizah yazısıdır” demeyi düşünmüyor değilim.

  6. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Aynı zamanda yazılarınız fizah yazısıdır.1948 yılında Kars’ın ve Ardahan’ın işgalini anlatan ve dörtlük bölümleri “yandın fizahtan Ardahan”mısraı ile biten bir halk şiiri okumuştum.10 yaşındaydım.26 yaşında asistan olarak anamnez alırken bazı doğulu hastalar “sabaha kadar fizah ettim”derlerdi.Sizin ve benim mizahımız aslında inleme=fizah.

  7. Mevlüt Durmuş dedi ki:

    Karmaşık ve yapay bir konu. Hekimlerimiz bitkiler, fitoterapi gibi konulara ‘ot-çöp’ diye baktıklarında daha da olay daha da karmaşıklaşıyor.

    Almanya, Fransa, Japonya’Amerika gibi gelişmiş ülkelerde, Reçetelere hekimler bitkisel ürünler de yazabiliyor. Kore ve Çin devlet denetiminde ‘Gingseng’ üretim tesislerini kuruyor ve dünyanın her yerine pazarlıyor. Yani yurt dışında bitkilerde hekimlerin yaptığı tedavi oranı (% 50) hiç te küçümsenecek gibi değil ve ‘Sorun bence pastadan pay kapma yarışı’… Çünkü Türkiye bitkilerle tedavi konusunda bu orana daha yaklaşamadı ve ilaç şirketleri bu nedenle Türkiye’yi çok seviyor. Sorun AKTAR-HEKİM SORUNU DEGİL, OLAY SAPTIRILIYOR.

    Yani aktarlara, bitki ürünü satanlara çok da fazla yüklenmenin anlamı yok. 1950’den bu yana yurtdışından önemli bitkisel destek firmalarının ürünleri (GNC, Solgar vs) satılmakta VE KİMSE BU ÜRÜNLERE İTİRAZ EDEMEMEKTE. Araştırmışlar, kaynaklarını vermişler, üretimini uzmanlara yaptırıp ‘besin desteği’ olarak piyasaya sunmuşlar. KİMİN ÜRÜNLERİ SATTIĞI HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL…

    Önemli olan söz konusu ürünlerin çıkış yerlerinde (fabrika) denetlerek piyasada bulunması.

    Söz konusu bitkisel tablet ve bitkisel ürünler eczanelere ve süpermarketlere geçtiğinde ise sanırım pastadan pay kapma yarışı da bitecek.

    Avrupada söz konusu bitkisel tabletlerin çoğu süpermarketlerde de satılır ve bunu yurtdışına çıkan bütün insanlar bilir…

    Önemli olan aktarlar ve kişiler değil, yerinde (ürünlerin çıkış noktası) denetimdir….Gerisi sadece PASTADAN PAY KAPMA YARIŞINDAN BAŞKA BİR DÜŞÜNDÜRMÜYOR….

    Selamlarımla
    Mevlüt Durmuş

  8. Yaşar Velidedeoğlu dedi ki:

    Sayın,fizah-i nağmeler ruhunu sarmış,mizah-i Ahmet Rasim Bey,
    Eskiden çocuklar metal oyuncaklarını kurcalar,bozar,sonra da onu tamir ederken,neyin,nasıl yapılmış olduğunu öğrenir,zekalarını geliştirirlerdi.Siz de ottan,çöpten konularla aklınızı kurcalayıp,durmayın.Hafazanallah beyninizi bozmayın.Ülkemizin daha uzun yıllar ona ihtiyacı olacak.Yedek parçası da yoktur ki,tamir edilebilsin !

  9. cevdet tokat dedi ki:

    Sayın hocam yıllardır merak etmişimdir, eczacılık fakülteleri ne iş yapar?Sadece eczacı mı yetiştirir?Bu işlere akılları ermez mi?

  10. Prof Dr Sefa Saygılı – 16.06.2012 07:08

    Hocam konu bu kadar enfes anlatılamaz. Çok teşekkürler

  11. mahmut hamzaoğlu dedi ki:

    Sektörün içine girmeden asıl gerçeği kavrayamazsınız.İnsan,bizatihi içinde olmadığı bir takım uygulamaların detaylarını bilemez.Bu insan hekim ise korkar.Size bir konuda katılıyorum tv programlarında ahkam kesenlerin neredeyse hiçbiri bu konuyu bilmiyor ve işkembe-i kübradan sallıyor.İsim versem yer yerinden oynar.Ama biz fitoterapinin AĞABABASINI biliyoruz.Nasıl ki siz göğüs hastalıkları konusunda bilgilisiniz.Biz de fitoterapi konusunda gecemiz gündüzümüz literatür taramak ile geçiyor.Titrimiz yok diye evimizde oturamayız.Eleştirmek yerine siz de biraz literatür tarayın.İnceleme yaparken yaptığınız en büyük hata araştırmaları ilaçların klinik çalışmalarından görmeye alışkın olduğunuz şekli ile incelemek olur.Bunları ilaç gibi incelemeye gerek yok!.Unutmayın bitki öldürmez.Tağşiş öldürür.Yani hatayı yapan insandır.Bitkilere saldıranların dillerini burun deliklerine sokasım geliyor.
    Saygılarımla

  12. GALİP ALTINTAŞ dedi ki:

    Hem oturduğunuz yerden ahkam keseceksiniz,ilaç şirketlerinden ne tür şaklabanlık yapsamda bu sene tatili bedavaya getirsem,eve bi televizyon aldırsam arabama lastik taktırsam la vakit geçirceksiniz,araştırmaya gelince mıh gibi oturup nevalenizi yerinizden kaldırmıycaksınız,sonra her bitki ile uğraşanı şarlatan ilan edeceksiniz yok öyle yağma emin olun bu işin en şarlatanı bile kendini ilah zanneden birçok dr.den daha vicdanlı.okumakmış adam iddaa ediyosa çağırırsın yanına bilim adamlığını gösterirsin,vatandaşın sorununa al kardeşim iyileştirde görelim ispatla dersin ispatlarsa takdir yok yapamaz sa rezil edersin.Hadi burdan size bir iddia öbür boyu kolesterol ilacı kullanacaksın denilen 100 hastanın 95 ini 1 ayda bu ilaçlardan kurtaralım,yapamazsak müfteri ilan edin şahsım adına iddia ediyorum.

Siz de yorumunuzu paylaşın: