PLÂSTİK DAMACANALARA 10 DEFA HAYIR!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
DAMACANA

Bisfenol A’ dan yapılmış plastik damacanalarla alâkalı o kadar çok sorun var ki bunlarla uğraşmak yerine bunları bir an önce hayatımızdan çıkarmak en doğrusu.

BİR: En fazla 50 kere kullanılmaları gereken damacanalar bizde muhtemelen birkaç yüz kere ve hatta delininceye kadar kullanılıyor.

Kullanım sayısı arttıkça damacanaların zedelenmesi ihtimali artıyor. Bu durum damacanaların temizliğini zorlaştırıyor.

İKİ:  Temizliği zorlaştıran bir başka sebep de kullanıcıların damacanaların içine ‘akla hayâle gelmeyecek’ ve temizlenmeleri çok zor maddeler koyması.

DÖRT: Damacanaların temizliği için çok fazla miktarda su sarf ediliyor.

Ne kadar doğru bilemem, Kanal 24’ deki programımızda SUSAD Başkanı ve 4 su doldurma tesisi sahibi olan Rahman Kılıç bir damacana için 180 litre su harcandığını söylemişti.

BEŞ: Damacanaların temizliği 55-77 derece su ile yapılıyor. Bu, temizlik suyuna çok fazla BPA geçmesi demek.

ALTI: Damacana temizliğinde deterjan ve dezenfektan kullanılıyor. Bunlar çevre kirliliğine yol açıyor.

YEDİ: İyi durulanmayan damacanalardaki deterjan kalıntıları da suya BPA geçişini kolaylaştırıyor.

SEKİZ: Damacanaların 14 derecede muhafaza edilmesi gerekiyor ama ülkemiz şartlarında özellikle yaz mevsiminde bu mümkün değil.

Su kaynağından tüketiciye ulaşana kadar taşındığı kapalı kamyonlarda, satıcıların depolarında ve dükkân önlerinde çok yüksek sıcaklıklara maruz kalıyor. Suya geçen BPA artıyor.

DOKUZ: Temizlik sırasında BPA ile kirlenmiş sular toprağa veriliyor, buradan içme sularına karışması mümkün.

ON: Suya ödenen paranın çok önemli bir kısmı suya değil damacanaya ve bunun temizliğine ödenmiş oluyor.

Ne dersiniz, damacana kullanmaya devam edelim mi; yoksa daha güvenli, daha ucuz, çevre kirliliğine yol açmayan ve kontrolü daha kolay musluk suyu mu içelim?

Yazı için 6 yorum yapılmış:

  1. HOCAMIZ GERÇEĞİ SÖYLÜYOR AMA KİMSENİN İŞİNE GELMİYOR

    Parasıyla rezil olan başka toplum var mı?
    Çünkü ‘paramla rezil oldum’ deyimi sadece bizde var.
    Paramızla mikroplu su içerken nasıl sağlıklı olacağız?
    Belediyelerin görevi, sağlıklı suyu halkın evine getirmek değil mi?
    Elin adamı Mars’a inerken ikinci bir şebekeyle doğalgaz sistemine benzer şekilde evlere temiz içme suyu vermek çok mu zor?
    Adamlar koyunlara çip takıp tehlike anında kalbi hızlı attığı zaman çobanına SMS attırırken, hala damacana ile mi uğraşacağız.
    Elektriği damacana ile mi alıyoruz? Suyun zorluğu ne?
    Nerede ecdat yadigarı sebiller, çeşmeler?
    Sağlıklı suyu, en kolay yol olan şebekeden evlere ulaştırmak yerine neden çevreyi ve suyu kirleten yollara sapıyoruz?
    ‘Amerika, Avrupa derse, biz de o zaman yaparız’ anlayışını terk etmeliyiz.
    Onların söylediği bize uymaz. Her milletin şartları ve sosyo-kültürel özellikleri farklı.
    Plastik kaplardan kanser ve kısırlık hızla artarken dev hastaneler ve tüp bebek merkezleri çözüm mü?
    Ranta dayalı bir dünyada, parası olmayan milyonlar nasıl sağlıklı yaşasın?

  2. nazan dedi ki:

    ya şebeke borumuz paslı ve daha kirliyse damacanadan..?? nasıl anlayabiliriz acaba?

  3. YORUMDA BAHSEDİLEN SAĞLIĞA UYGUN OLAN İKİNCİ ŞEBEKE.

    Yoksa ki sağlıksız depo ve şebekelerden akan sağlıksız su değil. Bu su kullanım suyu olabilir.
    Sağlıklı boru teknolojisini kullanmak zorundayız. Tabii önce bilmeliyiz. Adamlar koyunlara tehlike anında çobanına SMS attırıp önlem alırken, biz niye eski teknolojiyle, paslı şebekelerle uğraşıyoruz?

  4. tuna erinçler dedi ki:

    Bir defa kullanılıp atılan damacanalar da varmış. Aynı büyüklükte. Ben de bilmiyordum. Çucuklar getirip bırakmışlar. Bayie götürdüm. “Bu depozitosuz” dedi. Madem ki geri dönenleri yıkama sorunu var o zaman bir kullanımlık olanlar onların yerini alabilir. Atılan küçük pet şişelerin oluşturduğu çevre kirliliği de en az kirli damacanalar kadar kötü. Onların kullanımını ödüllendirmenin alemi yok. Hatta küçük pet şişeler tümüyle yasaklanmalı

  5. yusuf ziya dedi ki:

    ne damacana ne pet şişe suları,nede çeşme suyu..çare su ayrıştırma sistemi…..prof.osman müftüoğlu nun yaşasın hayat adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.Evlere taktıracağınız bu sistemlen musluk suyunu güvenlen içebilirsiniz..üstelik yemeğinizi çayınızıda temiz sağlıklı birsuyla yaparsınız hemde sebze ve meyvanızı yıkarsınız..hemde güvenlen içebilirsiniz..

  6. Talip Dilber dedi ki:

    Bir şehir efsanesi yaratmışlar; su arıtma cihazları sudaki mineralleri alıyor,diye.Yani damacana ve pet içenler sudan mineral aldığını sanıyor. Gıda Harekatı sitesinin Ambalajlı Su Raporunu incelerseniz, görürsünüz… Piyasada satılan ambalajlı suların birkaç tanesi hariç,kalanında mineral falan yok. Yani kalsiyum,magnezyum, sodyum,potasyum gibi onemli mineraller bu sularda yok. Tam tersi,içlerinde siyanür,arsenik, civa,alüminyum vb. kimyasallar ve ağır metaller fazlasıyla var. Bununla beraber, biz vücudumuzun ihtiyaç duyduğu mineralleri zaten besin maddelerinden alıyoruz. Süt,yogurt,peynir,bakliyat, sebze ve meyveler mineral kaynağıdır. Yani sudan mineral almadığımız gibi tam tersi içtikce hasta oluyoruz. Daha doğrusu ambalajlı su ya da musluk suyu içenler. En doğru çözüm su arıtma cihazıdır. Bunu yıllar önce Osman Müftüoğlu yazmış,ancak nedense pek çok doktor ambalajlı suların ve musluk sularının içilmez olduğunu bildiği halde,herhalde su arıtma sektörünün reklamını yapıyor konumuna düşerim korkusuyla arıtma cihazlarını önermiyor. Pek çoğu yarım ağızla sağlıklı su için diyor,ya da devlet vatandaşına sağlıklı suyu temin etmelidir,gibi yuvarlak laflarla konuyu geçiştiriyor. Bu nedenle de yıllardır milyonlarca insan,bebekler dahil bu zararlı suları içmeye devam ediyor.Sonuç itibariyle kaliteli,güvenilir ve tüm gerekli sertifika ve onaylari taşıyan bir su arıtma cihazının suyu her türlü ambalajlı sudan %1500 daha sağlıklıdır.İnanmayan Gıda Harekatı Org sitesindeki Ambalajlı Sular Raporunu inceleyebilir. Orada, en çok tüketilen büyük markaların içinde neler var,bir bakın!

Siz de yorumunuzu paylaşın: