KOLESTEROL HAPLARINA İTİMATSIZLIK ARTIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
işe yaramaz 1

Daha fazla ilaç ve hazır gıda satmak için tüm dünyaya senelerce margarin ve bitkisel yağları yediren, kolesterol haplarını içiren gıda ve endüstrisinin yalanlarını anlayan doktorların sayısı her geçen gün artıyor.

Dr. John Mandrola da bunlardan biri.

O bir kardiyolog ve elektrofizyolog yani özel olarak da kalp ritim bozukluklarıyla uğraşan bir uzman.

Dr. John Mandrola’ nın “Growing Doubt on Statin Drugs: The Problem of Drug-Lifestyle Interaction” başlıklı yazısını başını kuma gömmüş tüm kardiyologların dikkatle ve ibretle okuması gerekiyor.

Darısı diğer statin meftunlarının başına!

Kolesterol haplarına itimatsızlık artıyor

“Statinler hakkındaki düşüncelerim değişiyor.

Özellikle şu anda kalp hastalıklarının önlenmesi için kullanılmasında olduğu gibi bu ilaçlar hakkındaki mantıksız taşkınlık endişelerimi giderek artırıyor.

Geçen hafta yaşlı bir hastam teşekkür etmek için beni aradı ama başarılı bir cerrahi işlem veya cerrahi bir girişim için değil, onu on seneden beri bırakmayan bir problemine yardım ettiğim için.

Bir elektro-fizyolog bir hastasına herhangi bir işlem yapmadan nasıl yardım edebilir ki?

Onun kolesterol haplarını (statin) kesmiştim.

Hastam, birkaç hafta sonra kas ve eklem ağrılarının geçtiğini söylüyordu.

“Ağrılarımın sebebinin artrit (eklem iltihabı) olduğunu düşünüyordum. Şimdi yürüyorum. Kendimi senelerdir hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Hatta 5 pound da verdim.

Peki, bu yaşlı hasta neden kolesterol hapı alıyor?

Bunlar kolesterolü düşürmek ve dolayısıyla da gelecekteki bir kalp krizi veya felç riskini azaltmak için kullanılıyor. Buna “birincil koruma” deniyor. Hastanın herhangi bir damar hastalığı yok fakat kanda kolesterol seviyesi yüksek.

Burada esas problem statinlerin yaşlı kadınlarda iyi araştırılmamış olmasıdır.

Kendi doktoru ve tıbbi kuruluşlar büyük ölçüde daha genç, çoğu erkek ve yüksek kolesterol değerlerine sahip olan hastalar üzerinde yapılan klinik çalışmalardan çıkan sonuçları esas alıyorlar.

Düşük kolesterol seviyelerinin yaşlılarda daha yüksek ölüm oranlarıyla olan birlikteliğini hesaba katacak olursa bu yapılan çok büyük bir hatadır.

Anekdotlar delil kabul edilemezdi ve bu da beni statinlerle ilgili delilleri yeniden değerlendirmeye ve insanı mı yoksa hastalığı mı tedavi etmeyi yeniden düşünmeye yöneltti.

Her zaman olduğu gibi gerçeklerle başlayalım, rölatif değil “mutlak değerlere” bakalım.

Ayrıca statinler hakkındaki bazı yeni keşiflere ve sonra kolesterol düşürücü ilaçların genel olarak kardiyo-vasküler olaylara olan etkisinin neden bu kadar az olduğu teorisi üzerinde duralım.

Gerçekler

Statinlerin kalp hastalığı olmayan düşük riskli kişilerde kullanılmasının (birincil koruma) mortalite (ölüm oranı) üzerine bir tesiri yoktur. Bu doğrudur. İlaç kullanan ve kullanmayanların ölüm şansları statinler kolesterolü ne kadar düşürürse düşürsün eşittir.

Statinler birincil koruma için kullanıldığında, 5-10 sene süresinde felç ve kalp krizleri gibi damarsal olaylarda küçük bir azalma olur.

Mutlak risk azalması her bin kişi için 7 değerindedir. Bu, bir kalp krizi veya felci önlemek için 140 hastanın 5 sene süreyle tedavi edilmesi manasına gelir.

Bu, “statinle tedavi edilenlerin yüzde 99.3’ ünün ilaçtan fayda görmeyecekleri” şeklinde de ifade edilebilir. I like to call this the PSR, or percent same result.

Statinlerin diyabet riskini özellikle kadınlarda artırdığı genel olarak kabul edilir ve bu risk de ilacın felci veya kalp krizini önlediği yani yüzde 1 kadardır.

Bir diğer gerçek de endüstri tarafından desteklenen araştırmaların hastalara ait ham verilerinin bağımsız olarak analiz edilmemiş olmasıdır.

Cochrane Grubunun sistematik değerlendirmelerinde ham veriler değil yayınlanmış olan veriler analiz edilmiştir ve aralarında muhtemelen bir fark olmalıdır (1).

Statinlerin, kas ağrısı, hafıza problemleri, enerji azalması, seksüel sorunlar, böbrek ve karaciğer hasarı gibi yan etkilerinin ensidansı hakkında da büyük tartışma vardır.

Endüstri destekli randomize kontrollü çalışmalarda statinlerin bırakılması plasebodan farklı değildir ama gözleme dayalı veriler ve herhangi bir klinisyenin gözlemleri farklı bir tablo ortaya koyar (2).

Kardiyo-vasküler hastalıkların önlenmesinde statinler hayat tarzı değişiklikleri ile kıyaslanmamıştır.

Yeni keşifler

Society of General Internal Medicine’ nin Nisan 2014’ de San Diego’ daki toplantısında sunulan bir araştırma kolesterolleri yüksek olduğu için statin verilen hastaların statin almayanlara nazaran daha fazla kalori ve daha fazla yağ tükettiklerini gösteriyor.

Ve elbette kalorideki artış statin kullananlarda vücut kitle endeksini de artırıyor.

Erkeklerde ileriye dönük bir kohort çalışması (JAMA’ da yayınlandı) statin kullananların fiziki aktivite seviyelerinin statin kullanmayanlara göre diğer kalp ilaçları ve tıbbi hikâyelerinden bağımsız olarak hafif derecede az olduğunu ortaya koydu.

Muhtemel bağlantı teorisi: İlaç-hayat tarzı etkileşimi

Bu iki yeni araştırma can sıkıcıdır.

Heartwire’ dan gazeteci Michael O’Riordan’ ın harika haber yorumunda da belirttiği gibi ilaçlar ve hayat tarzı arasında bir etkileşim olabilir.

Şöyle ki, statin kullananlar daha fazla kalori tüketiyor, kilo alıyor, daha az egzersiz yapıyorsa ilacın kardiyo-vasküler faydalarının neden çok az olduğu da anlaşılabilir.

Statinlerin LDL kolesterolü yüzde 30-50 arasında çarpıcı bir şekilde azaltmasının neden bu derecede faydalı olmadığını açıklamak gerçekten zordur.

Bir ihtimal, kolesterol seviyelerinin akıbeti gösteren doğru bir ölçü olmamasıdır.

Bu yaşlılar için gerçekten doğrudur fakat ya genç hastalar ve ailesel yüksek kolesterolü olanlar için ne demeli?

Bu hastalarda kardiyo-vasküler risk kesinlikle yüksektir. Böylece kolesterol seviyeleri muhakkak ki önemsiz değildir.

Yüksek HDL seviyelerinin kardiyo-vasküler risk azlığı ile beraberliğini gösteren yeterli delil mevcuttur.

Statinlerin faydasızlığı için bir ihtimal de atrial fibrilasyon ritim kontrolü ve hipertansiyon meselelerine benzer olabilir.

Düzenli sinüs ritmi ve normal kan basıncına sahip olmak elbette daha iyidir ama bunun haplarla sağlanması tabii olması gibi değildir.

Ritim düzenleyici ve hipertansiyon ilaçlarıyla hedeflenen sonuca ulaşılması ilaç yan etkileri yüzünden zorlaşır ve belki de aynı durum statinler için de geçerlidir.

Statinler gibi ana bir metabolik yolu üst seviyelerde bloke eden ilaçların kolayca ölçülen kolesterol seviyesini etkilemesinden başka çok daha fazla biyolojik etkileri vardır.

Bir an durup vücudumuzdaki gibi karmaşık hücresel biyolojik sistemleri modifiye eden ilaçları düşündüğünüzde sağlığın ilaçlardan gelmediğini kolayca anlarsınız. Statinler de böyledir.”

Kaynak:http://www.medscape.com/viewarticle/827675

Yazıdaki kaynaklar

1. Wieseler B, Wolfram N, McGauran N, et al. Completeness of reporting of patient-relevant clinical trial outcomes: Comparison of unpublished clinical study reports with publicly available data. PLOS Med 2013; DOI:10.1371/journal.pmed.1001526.

2. Zhang H, Plutzky J, Skentzos S, et al. Discontinuation of statins in routine care settings: A cohort study. Ann Intern Med 2013; 158:526-534.

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: