ZEYTİN YEMEDİĞİN İÇİN KAFAN DA ÇALIŞMIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
Canan Karatay 1

Hürriyet gazetesinde Savaş Özbey’ in sohbeti:

Prof. Canan Karatay’la akşam yemeği… Normal insanları bile rahat rahat paylayan Karatay kim bilir benim gibi kötü beslenen birine ne diyecekti. Daha mönüyü açar açmaz başladı her şey. Hoca’nın kendisi küplere bindi, beni de bunalıma soktu.

İçliköfte nasıl? Kızartma mı, haşlama mı?

Garson: Kızartma.

Kızartma olmaz, içliköfte haşlama olur. Haşlama yapıp bir tane beyefendiye getir, afiyetle yesin…

Yumurta, kayısı kıvamında olacak. Çok pişerse doğasını kaybeder. Uygun kıvamda olunca yiyebildiğin kadar ye. Ye bakayım!

Oradan iPad’imi alabilir miyim? Bak bu omega-3 alan bir kişinin beyni. Görüyor musun ne kadar gelişmiş? Bak bu da omega-3 almayanınki. Seninki yani…

Zeytin çok yararlı bir besin. ‘Karatay Mutfağı’ kitabının kapağına da koyduk.

– Hocam benim hiç sevmediğim bir şeydir zeytin.

İşte bak onun için kafan çalışmıyor.

Kilo alınca gıdımla ensem çıkıyor. Süleyman Demirel’e dönüyorum.

– Çünkü insanın ilk başta yüzü, yanağı, gıdısı ve ensesi yağlanır. Zaten belli, senin karaciğerin de yağlı.Büyük metabolik bozukluk. Bu yaşta insanın karaciğeri yağlı olur mu? Baksana depo gibi senin suratında yağlar. Dudakların morarmış, belli sigara içiyorsun.

Ehh biraz…

– Sende kronik bronşit de var.

Nereden anladınız onu hocam?

– Müneccimbaşı değilim herhalde… Aynaya bakmıyor musun sen? Dudaklarından, gözaltlarının şişliğinden ve morluğundan anlaşılıyor. O sigaralar çöpe gidecek. Yaş kaç?

Kaç gösteriyorum hocam?

– 30 buçuk.

Teşekkür ederim sizi hep yemeğe çıkarayım.

– Daha 40 olmamışsın onu demeye getiriyorum. Ama 40’ı devirdiğin zaman…

Divertiküloz mu ne, öyle bir hastalığım varmış.

– Kabızsındır da ondan.

Siz de dan diye insanın suratına söylüyorsunuz.

– Ben öyle söylerim. Demedi deme. Gençliğinle idare ediyorsun…

Ama pek öyle hastalanmam ben.

– Yakındır! Allah akıl fikir versin…

Boğazıma dizdiniz resmen.

-Kötü beslenmekten tat duygun dumura uğramış.

Kalk ayağa. Koy ellerini kenara. Bu yaşta böyle göbek olmaz. Al sana tipik bir Türk erkeği işte… Sende gizli şeker de olabilir haberin olsun. Suratını asma.

Garson bey bir diyet kola alabilir miyim?

– Bak şimdi mahsus yapıyorsun sen. Damarıma basmak için!

Hocam kötü mü diyet kola?

– Bütün asitli içecekler zararlıdır.

Ben pek su içmem, bir tek rakının içinde görüyorum suyu. Günde dört litre bundan içiyorum. Ama gayet iyiyim.

– Yahu bağırsağın delinmiş, hala karşıma geçmiş “Sağlıklıyım” diyorsun. Bak mahsus yapıyorsun beni delirtmek için.

Aaaaa pideme de dokundurtmam hocam.

– Başlarım pidene. Koy dedim onu kenara. Dünya kadar yemek yedin onu da yemeyiver. Evladım, devamlı niye Savaş’ın sakallı suratını çekiyorsun. Yumurtayı çeksenize!

Hocam kalpçiler niye sevmiyor sizi?

– Ben de kardiyoloğum ve aynı zamanda iç hastalıkları uzmanıyım ama sadece onlar değil pek çok kimse sevmiyor beni.

Öyle demeyin bir sürü insan hasta karakterinize. Ben de bayılıyorum hırçın hallerinize.

– Hırçınlık yok. Hoca olduğum için yüksek sesle konuşuyorum sadece bu bir. İkincisi de Ziya Paşa’nın lafı: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirle uslanmayanın hakkı kötektir…” Sen bildiğin kötekliksin!

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/27453999.asp

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Cemalettin AŞIR dedi ki:

    İnsanlara doğruları anlatmak önemli.Fakat onların yediklerine içtiklerine karışmak iyi değil!
    Yiyecek, içecek hastalık bağlantılarını insanların bilmesi iyi olur.Bilse de insanlar alışkanlıklarını bırakamıyorlar.Beden kendilerinin, yiyeceklerini içeceklerini seçme hakları var.Bir kitap yazdım,kitabın ismi:DOKTOR BİLMEM! HAP BİLMEM!
    Saygılar
    Cemalettin Aşır
    +90 532 332 93 72

Siz de yorumunuzu paylaşın: