BARIŞ DÖNEMİNİN EN KANLI SAVAŞI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen‘ in yazısı:

İki cihan harbinin doğurduğu açlık ve kıtlıktan sonra insanları sağlıksız gıdalarla şişmanlatmak, hasta etmek ve öldürmek zor olmadı. II. Dünya savaşı sonrasında başlatılan bu hastalık savaşı, sömürüyü ebedileştirmek amacıyla hastalık üreten küresel yaşam tarzını dayatan yeni bir savaşa ve düzene dönüştü. Toplumlar bu sahte barış döneminde en kanlı savaşlardan daha fazla zayiat verdiler.

Her yıl 25 milyon kişi kanser olacak, milyonlarcası tedaviye rağmen ölecek. Her yıl 20 milyona yakın insan kalp damar hatalıklarından ölüyor. Obesite ve hipertansiyonlu sayısı birer milyar kişiyi aşmış. Diyabet ve ona bağlı bir düzine hastalık patlama yapmış… Daha saymaya gerek var mı?

BU YÜZYIL BİR MİLYAR KİŞİ SİGARADAN ÖLECEK

Dünya Akciğer Vakfı, mevcut eğilimin sürmesi halinde bu yüzyılda 1 milyar kişinin sigara içmesi ya da sigara dumanı yüzünden hayatını kaybedeceğini bildirdi. Vakıf, sadece 2013 yılında 6 milyondan fazla kişinin tütün kullanımının yol açtığı hastalıklar yüzünden öldüğünü açıkladı. İşte bu katliamlar, II. Dünya savaşı sonrası barış döneminde oldu.

Bu katliamda kullanılan modern silahlar, içki, sigara, fastfood, GDO’lu piliçler ve pirinçler, GDO’lu buğday ürünleri ve mısır şekeri, katkı maddeleri… Açlık ve kıtlık döneminden çıkan insanlar, her çeşit kimyasal ve zehirlerle yaylım ateşine tutuldu.

III. Dünya savaşı, gıdalarla yapıldı ve yapılıyor. İnsanlık âlemini tatlı tatlı, zevkle öldüren bu savaş, bir taraftan hasta edip yok ederken, diğer taraftan acımasız şekilde sömürüyor. Son 50 yıldır bu sömürüyü ve hastalıkları kolaylaştıran savaş yöntemleri acımasızca kullanıldı.

Medyanın morfin gibi kullanıldığı zihinsel savaş yöntemi çok başarılı. Reklamlarla hastalık üreten yaşam tarzını beyinlere yüklemek, beslenme alışkanlıklarıyla toplumları hasta etmek artık çok kolay. Bilim adamı kılığında ekrana ve sayfalara çıkan şarlatanlar, zehirleri bize ilaç ve kurtuluş umudu olarak sunarken, utanmadan hastalık sektöründen paylarını alıyor.

Bu hastalıklara karşı bizleri uyaran halk kahramanlarına ise arsızca saldırıyor. Diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve bir sürü hastalık salgını, hastalık lobisinin emrindeki hainlerin ve bu hastalık savaşının doğal sonucu.

Chicago Üniversitesi, yüzbin reklamı inceledi: Reklamı yapılan gıdaların % 98’i yağ, tuz ve şeker yükü, % 90’ı ise besin değeri düşük bulundu. Bu yüzden ABD’de çocuk obezite oranı 1978-2004 yılları arasında 3 kat arttı.

Çevre kirliliği, gıda üzerine oynanan oyunlar, fastfood, kola, içki, sigara, katkı maddeleri, hormonlar, kimyasal zehirler, tarım ilaçları, GDO ve daha niceleri hastalık patlamasına ve petrolden bile zengin yeni bir sektörün doğmasına yol açtı:

Sağlık sektörü günümüzde uğruna kanlı savaşların yapıldığı petrol sektörünün bile önüne geçmiş bulunuyor. Hastalık patlaması başka bir işe daha yarıyor. Hastalıklı toplumlar üretemiyor ve ilaçtan aşıya, Emardan Tomografiye başkalarına muhtaç sömürge oluyor.

Teşhis ve tedavi etme numarasıyla ülkelerin kaynakları emme-basma tulumbayla soyulurken ülkeler yavaşca modern sömürgelere dönüşüyor. Ülkelerin kaynakları ilaç, pahalı teknoloji ve tüketime harcanıyor. Geriye kalan az miktar paranın paylaşımı ise kavgaya yol açıyor.

Halbuki sorun, küresel teknolojik sömürüden kaynaklanıyor. Gelişmekte olan ülkeler masalıyla bizim gibi ülkeler uyutuluyor, tatlı bir pazara dönüşüyor. Hem de aydın ve bilim dünyasını kullanarak. Onlarda bir şekilde payını alıyor.

En hayati aşıları ve Penisilini bile şimdilik üretmekten aciz durumdayız. 2 yıl önce Penadur yoktu ithal bile edemedik. Ama EMAR çekiminde dünya şampiyonuyuz. ABD’de her yıl 300.000 kişi şişmanlık nedeniyle ameliyat olurken, bilim dünyamız ameliyatlar bizde niye az yapılıyor diye üzülüyor.

Binbir çeşit diyetler, zayıflama ilaçları ve merkezleri, bitkisel numaralar, uzmanlar… Modern tıbbı ne kadar güzel özetliyor. Şişmanları öğütüp paraya çevirirken GDO’lu mısır şekeri, fastfood, kolalı içecekler ve alkol sağlık ve hayatımızı çökertiyor kimsenin umurunda değil. Hangisini önlemek kolay? Bu sağlık düşmanlarını mı yoksa diyabeti, şişmanlığı, hipertansiyonu ve bunlara bağlı bir düzine hastalığı mı?

Her yıl milyarlarca doları hastalıkları önleyemeyen bilim dünyamız yüzünden hastalıktan beslenen canavara hediye ediyoruz. Artan hekim sayısının tarihi seyri hastalık savaşının şiddetini çok güzel özetliyor:

1923 yılı hekim sayısı : 554, 1960 yılı hekim sayısı : 9826 , 2013 yılı hekim sayısı : 130.000, 2023 yılı hedefi : 300.000, 100.000 doktor ithal edilecek. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artarken hastalıklar azalacağına hızla arttı.

Önce hasta et sonra cebini boşalt. Yaşam tarzı bizim bilinçli tercihimiz değil, küresel planın eseri. Reklam ve medya dünyası, irademizi önce bağımlı hale getiriyor, sonra da yaşam koçları, diyetisyenler, doktorlar, çeşit çeşit uzmanlar göstermelik özgürlük formüllerini parayla satıyor. Önce bağımlı hayatın modern köleleri oluyoruz, sonra da parası olanlara kısmi özgürlük veriliyor.

Parası olanlar için yüzme havuzları, tenis kortları, koşu bantları, organik gıdalar, damacana sular, duvarlar arkasında lüks yaşam. Sinsice çağdaş köleliye dönüşen fakir veya zengin hayatın kontrolü piyasa tanrısının vicdansız kurallarına geçiyor. En küçük ayrıntısına kadar planlanan böyle bir dünyada biz kimin hayatını yaşıyoruz? Gasb edilen bizim hayatımız nerede?

www.aciamagercek.com

Siz de yorumunuzu paylaşın: