ANTİBİYOTİKLERİN ÇOĞU BESİCİLİKTE KULLANILIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Star gazetesinde Aslı Gür‘ ün haberi:

Geçen hafta uluslararası bir dergide yayımlanan bildiride yoğun antibiyotik kullanımı nedeniyle ‘en güçlü antibiyotiklere bile dirençli bakterilerin’ ortaya çıktığı iddia edilmişti. Peki bu ne anlama geliyor?

Uzmanlara sorduk. Ortak bir yanıt aldık: “Doktor reçete etmeden antibiyotik kullanmayın, tedavinizi yarıda kesmeyin.”

Antibiyotikler ilk kez 1928’de İskoç bakteriyolog Alexander Fleming tarafından bulundu. Herhangi bir mikroorganizma tarafından başka bir mikroorganizmayı öldürmek ve çoğalmasını durdurmak amacıyla üretilip kullanılan antibiyotikler, bulunduğu günden beri farklı türleriyle karşımıza çıkıyor. Ancak yıllar içinde antibiyotiklerin gereksiz yere ve yanlış kullanılması, hayvansal üretimde çok sık başvurulması nedeniyle insanoğlu pek çok tehlikeyle burun buruna geldi.

Bunlardan sonuncusu ise geçtiğimiz günlerde Lancet Tıp Dergisi’nde bir bildiriye konu oldu. Bildiride hiçbir tedavinin işe yaramadığı durumlarda kullanılan en güçlü antibiyotiklere bile dirençli bakterilerin ortaya çıktığı belirtildi. Araştırmacılar direncin dünya geneline yayılabileceği ve tedavi edilemez enfeksiyonlar korkusunu yeniden uyandırdığını söylüyor.

Kuşkusuz bu durum tüm dünyada bir antibiyotik kıyametini de gündeme getiriyor, antibiyotiklere bağımlı ameliyatlar ve kanser tedavilerinin tehdit altına girebileceği belirtiliyor. Peki bu ne anlama geliyor? Bu durumun önüne geçmek için ne yapmalı, hangi önlemler alınmalı? Uzmanlara sorduk…

Tavuklar neden hızlı büyüyor?

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nden Dr. Yavuz Dizdar en güçlü antibiyotiklere bile dirençli bakterilerin ortaya çıkmasının aslında şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Özellikle hayvansal üretimde çok fazla antibiyotik kullanıldığına dikkat çeken Dizdar, dünyada tüketilen antibiyotiklerin yüzde 80’inin besicilik alanında olduğunu anlatıyor:

“Bunun nedeni hayvanın acımasız bir üretim nedeniyle bozulan sağlığını desteklemektir. Bir inekten günde 30-40 litre süt beklentisine girerseniz, ister istemez enfeksiyonlara açık hale gelir. Diğer kötüye kullanım ise antibiyotiklerin hayvanlara hızlı büyütülmesi amacıyla verilmesidir, bunu da en çok piliç ya da beyaz et üretiminde görüyoruz.

Bu aşırı kullanımın beklenen sonucu ise bütün antibiyotiklere dirençli bakterilerin ortaya çıkmasıdır. Antibiyotiklerin hastalıklara karşı etkisizleşmesi, bunlara ihtiyaç duyanların yaşamlarını kaybetmeleriyle sonuçlanacaktır. Örneğin genel durumu kötü bireyler, kanser gibi bir nedenle ağır kemoterapi alanlar gibi… Ama esas tehlike direnç genlerinin bakteriler arasında aktarılmasıyla ortaya çıkabilecek enfeksiyonlardır.

Gen aktarılmasıyla süper dirençli bakterilerin ortaya çıkması veba benzeri bir tabloyla sonuçlanır ve salgın kendi kendini sonlandırana kadar bir şey yapılması mümkün olmaz. Yapılacak tek şey bölgesel karantinalarla salgının yayılmasını engellemektir.”

Evler eczane gibi

Peki bu durumun önüne geçmek için ne yapılmalı? Dizdar, antibiyotiklere dayalı hayvansal üretimin sonlandırılması gerektiğini vurguluyor:

“Hayvanın doğal şartlarını zorlayacak hızlı büyütme ya da çok ürün alma yöntemleri bırakılırsa antibiyotik kullanımı çok azalır. Öte yandan doktorlar gerekli gereksiz  antibiyotik reçete ediyor.  Türkiye antibiyotik kullanımında bütün dünyaya göre önde.

Hasta, doktorun yazdığı antibiyotiği sadece belirtiler geçene kadar kullanırsa dirençli bakteri gelişmesi olasılığı artar. Evlerde neredeyse bir eczaneyi donatacak kadar ilaç var. Son birkaç yıla kadar antibiyotikler eczanelerden serbestçe alınabiliyordu ancak artık yapılan düzenlemeler sayesinde reçetesiz satış söz konusu değil. Ateşli, ciddi bir enfeksiyon olmadığı sürece antibiyotik alınması gerekmez.”

ABD’de her yıl 23 bin insan  hayatını kaybediyor

“Antibiyotiklerin çoğu besi hayvancılığında daha fazla ürün elde etmek için kullanılıyor” diyen göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ABD’de bu ilaçların sadece yüzde 15’ini insanların aldığını belirtiyor.

Küçükusta, doktorların gereksiz yere antibiyotik yazdığı için de tüketimin arttığına dikkat çekiyor: “Kamu hastanelerinde hastalarına ancak birkaç dakika ayırabilen bir doktorun hastasını yeteri kadar dinlemesi mümkün olmadığından o da bu eksikliğini hastalardan daha fazla tetkik isteyerek, daha fazla antibiyotik yazarak gidermeye çalışıyor.

Vatandaşın da arkadaş tavsiyesiyle antibiyotik aldığı için kabahati var. Eczaneler de ilaç satmak için reçete sormuyor. En büyük suçlulardan biri de elbette ilaç endüstrisi… Şu anda bile birçok antibiyotiğe dirençli bakteriler, tedavi edilemeyen enfeksiyonlar var. ABD’de her sene iki milyon insanda antibiyotiklere dirençli bakterilerin yarattığı enfeksiyonlar görülüyor ve 23 bin kadar insan bu yüzden hayatını kaybediyor. ”

Tedavinizi tamamlayın

İç hastalıkları uzmanı Dr. Nafiz Karagözoğlu Lancet Dergisi’nde yayınlanan bilginin ‘malumun ilamı’ olduğunu savunuyor. Karagözoğlu antibiyotiklerle ilişkimizi bir maça benzetiyor:

“İnsanlar ellerindeki antibiyotikleri gereksiz ve sık kullandıklarında, mikroplar bu silahları tanıyıp hemen korunma sistemi geliştiriyor.  Bilim insanları ‘yeni goller atamazsa’ yani yeni antibiyotikler bulunmazsa insanlık bu maçı kaybedebilir. Dolayısıyla büyük bir salgınla sahadan mağlup ayrılabiliriz. Antibiyotiklerin yetersiz kalmasıyla tüm dünyada salgın hastalıklara bağlı milyonlarca kişi hayatını kaybedebilir. ”

Bu ilaçların mutlaka doktor önerdiğinde kullanılması gerektiğini söyleyen Karagözoğlu, antibiyotik tedavisini kemoterapiye benzetiyor: “Tedavi talimatlarını uygulayın. İlacınızı zamanında alın, doza sadık kalın. Tedaviyi yarıda kesmeyin. Antibiyotik tedavisi ‘kemoterapi’ demektir. Kanser hastalıklarında kemoterapi dendiğinde huzursuz olurken, antibiyotik dediğimizde kılımız bile kıpırdamıyor.”

Kaynak: http://haber.star.com.tr/pazar/antibiyotiklerin-cogu-besicilikte-kullaniliyor/haber-1072694

Siz de yorumunuzu paylaşın: