KENELER ÇIKTI MEYDANE

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Tam da havalar ısınıyor, nem artıyor domuz gribi virüsleri bu şartlarda yaşayamaz diye sevinirken bu sefer de keneler can almaya başladı. Daha şimdiden 5 vatandaşımızı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ ne (KKKA) kurban verdik.

KKKA ülkemizde 2002 yılından beri görülüyor ve bugüne kadar iki yüze yakın insanımızın ölümüne yol açtığı ‘resmen’ biliniyor. Önümüzde uzun ve sıcak bir yaz mevsimi var. Görünen o ki gerekli tedbirler alınmazsa daha birçok yurttaşımız ‘kim ısırdıya gidecek’.

Sebep doğanın dengesinin bozulması

KKKA’ da son senelerdeki bu artışı ‘küresel sermaye ve ilaç sanayinin bir komplosu’ olarak görenler de var; kenelerin ‘biyolojik savaş silahı’ olduğunu ileri sürenler de.

Keneleri fuhuşla ilişkilendiren imamı ciddiye almayalım tamam ama virüslü kenelerin gizlice ülkemize sokulduğunu iddia eden milletvekiline ne demeli bilemiyorum.

Bilim adamları ise sebep doğanın dengesinin bozulmasıdır diyorlar da başka bir şey demiyorlar.

Kimi küresel iklim değişikliğini, kimi ormanların yok olmasını, kimi tarımda kullanılan kimyasal maddeleri, kimi nükleer denemeleri, kimi keneleri yiyen böcek, tavuk ve diğer kuş türlerinin azalmasını kanıt gösteriyor. Galiba hepsi de biraz biraz haklı.

KKKA önlenebilir mi?

Canımız yanmadan bir olayı umursamamak milli hasletlerimizden biri: Ne mikroplu sudan… ne radyasyonlu çaydan korkuyoruz… AİDS virüsünü kaale almıyoruz… hepatiti de veremi de takmıyoruz. Eh, küçücük keneyi de ‘ısırılmadan önce’ iplemiyoruz tabii.

Ancak gene de KKKA’ yı önlemenin çeşit yolları olduğunu bilin istiyorum. Kene ısırmalarına karşı tedbir almak ve ısırıldıktan sonra ne yapacağınızı bilmek de çok önemli ama kökten çözüm için virüs bulaştıran kene sayısını azaltmak gerekiyor. Bunun için çeşitli biyolojik ve kimyasal yöntemler var.

Amanos Dağları’nda bulunan ve bir yıl yaşayıp 100 civarında yumurta bırakan çekirge ailesinden bir böceğin günde 20 civarında kene yemesinden cesaret alınarak bu ‘kene yok edici çekirgelerden’ yararlanılabileceği ileri sürülüyor.

Kene larvalarını yiyerek bunların üremelerini önleyen ‘kırmızı karıncalar’ dan da medet uman ziraatçılar da var. Ama asıl umut geçen sene Çevre Bakanlığı tarafından tabiata salınan her biri bir milyon süne ve kene yediği ileri sürülen on bin keklik’ te. Bu keklikler çoktan ‘düz ovada avlandılar mı?’ yoksa gerçekten işe yarayacaklar mı Bakanlık açıklamalı.

Kimyasal ilaçlama ilk bakışta pratik ve etkili bir yöntem gibi görünse de, kenelerle beraber birçok başka böceğin de ölmesi sebebiyle tabiatın bundan çok daha fazla olumsuz etkilenmesi mümkün. Üstelik ilaçlama pahalı bir yöntem ve ayrıca kullanılan kimyasallara karşı direnç gelişme tehlikesi de var.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ nun, kenelere gama ışını vererek bunların üreme yeteneklerini bozmayı ve böylece ‘steril keneler’ yaratmayı hedefleyen bir projesi de vardı. Tabiata bırakılacak olan bu steril keneler karşı cinsle çiftleştiğinde çıkan yumurtalar gelişemeyeceği için kenelerin soyunun tükeneceği hesaplanmıştı. Bunun gerçek bir proje mi yoksa sadece bir ‘proce’ mi olduğu henüz belli değil.

Böyle durumlarda fırsattan istifade etmek isteyen uyanıklar da eksik olmuyor. Geçen sene Çorum’da bir mağaza tarafından 22 ile 27 lira arasında değişen fiyatlarla satılan sivrisinek, kene ve güve gibi haşereleri insan vücudundan uzak tuttuğu öne sürülen iç çamaşırı, tişört ve şortları kaç ‘uyanık’ aldı bilmiyorum.

Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak dağıtılması planlanan ve giysilere püskürtülen kene kovucu spreyler de var. Uzmanlar bunların ‘keneleri etkilemediği’ ancak sivrisineklerden korunmada işe yarayabileceği, ‘dünyada kene ısırmasını engelleyecek bir ilaç olmadığı’ iddiasındalar.

Gelelim neticeye
Önümüzdeki yaz günlerini, kenelerle geçireceğimizden hiç şüpheniz olmasın. Yakında yol kenarlarında ‘Daş düşebülü… kene çıkabülü’’ türünden uyarı levhaları görmeye de, gazetelerde hazin ‘katil kene hikâyeleri’ okumaya da hazırlıklı olun.

Kaynak: http://www.haberx.com/keneler_cikti_meydane(19,w,5483,167).aspx

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. faik dedi ki:

    Kadın anamal, erkek babamal.

    Keneyi fuhuşla ilişkilendiren imamı ciddiye alalım. Hayat fuhuş. Fuhuş var oldukça bela/vahşet var olur. Fuhuşsuz vahşet olmaz.

    Bu dünyayı kadın idare ediyor demek, bu demek olabilir.

    Fuhuş varsa, içki, sigara, giyim, bakım, medya, sanat…. vs. alanları genişler/doğar.

    Gazetedeki açık kadın resmi. Haber sitesinde açık kadın haberleri. Reklamda kadın. Magnum almak için, kadına/fuhşa ihtiyaç vardır. Traş olmak için kadına ihtiyaç var. Jean giymezsen kızlar/kadınlar bakmıyor. Jean giymek için bir sürü çalışanın kanserojenle/vahşetle mücadele etmesi lazım. Jean/cin giymeden cin-sellik olmuyor. Jean var oluşundan bu yana hep seks konuldu yanına. Kızlara iyi görünmek için ayakkabın güzel olacak. Cafeye gitmek için kız lazım. Telefon muhabbetleri. Okulda kız olmasa, okul çekilmez. Eczanede sarışın yoksa giresin gelmez. Hemşire güzelse hasta olasınız gelir…… tabii bütün bunlardan sonra hastalık kaçınılmaz.

    Bir kadına fahşi bakarsınız, kaza yaparsınız. Kadını fahşi düşlersiniz, yolda taşı görmez düşersiniz. Kadın cinayetleri fuhuşla ilişkilidir. Biri size o.ç. dediğinde kırıp dökmeniz öldürmeniz için fuhşa ihtiyaç var. Alkolü alan kafayı bulur, ona çatar buna çatar. İç çamaşırı görene bi haller olur. Viagra için fuhşa ihtiyaç var, viagra mı öldürdü, yoksa fuhuş mu öldürdü sorusu kafaları karıştırır. Çeşitli fahşi etkilerle kişi taciz tecavüze gider. Tecavüzde fuhuşla ilişkilidir, erkeği ve kadını bilen bir toplumda tecavüz yaşanmaz. Fuhuş olmasa, tecavüz olmaz. Tecavüzden sonra sıra cinayete gelir. Sonra öldüreni öldürmeye gelir. Sonra olay büyür, tıbbi, ilmi, ırksal, kültürel, …. bakışlara gelir. Savaşa kadar gider. Terör örgütlerinde ve savaşlarda fuhuş/tecavüz sözü hep geçer.

    Fuhuş başka iş alanları doğurdu. Böyle bir ortamda para kazanılacak bir şeyler oluşturmak lazım. Kene, domuz, maymun, deve, köpek, kedi deyip bir şeyler uydurulması bunlardan biri.

    Haberciye haber/maaş lazım, sağlıktaki personele para çıkması lazım, dizilere programlara vs. para çıkması lazım, memurun maaşı çıkması lazım, giyim sektörü, gıda sektörü…. bi şekilde dönmesi lazım.

    Hayvan pis/hastalık, bitki temiz/ilaç denerek dümen döndürülüyor. Halbuki durum tam tersi, bitki pis hayvan temiz. Şehirdeki her gıda pis. Tencereye konarak pisliği dahada artıyor. Tencere alman için hijyenden bahsediyorlar. Sonra bu tenceredeki yemek kalıntılarına pis diyorlar, deterjan aldırıyorlar. Eve giren sinek yiyecek arar, sinek pis derler ilaç/zehir satarlar…..

Siz de yorumunuzu paylaşın: