TARIK AKAN VE İSHAK ALATON’ U İLAÇ FİRMALARI MI ÖLDÜRDÜ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişikasa fişi

Neva Çiftçioğlu Banes’ in Habertürk’ teki “Müsaade edin yaşayalım” başlıklı makalesinde büyük yanlış ve yanılgılar var (1).

Sevilen insanların birer birer vefat haberlerinin ardından daha da bileniyor hıncım. “Yeter artık! Sömürü düzeninize bir son verin” diye haykırasım var her birine” diyerek ilaç firmalarına basıyor fırçayı.

İlaç endüstrisini en azından ülkemizde benim kadar sert ve sık tenkit eden biri olduğunu sanmam ama Neva Hanım’ı hiç de haklı bulmuyorum.

Sevdiği insanların ölümlerinin ilaç firmalarıyla ne alâkası var anlayamadım.

Medyadaki haberlerden Tarık Akan’ ın 67 yaşında akciğer kanserinden, İshak Alaton’ un da kalp yetersizliğinden öldüklerini öğrendik.

Akciğer kanserinin bir numaralı müsebbibi “tütün” dür; dolayısıyla insanları türüne (sigara, puro, pipo, nargile…) başlatan, özendiren, bunları üreten, pazarlayan kişi ve kuruluşlara kızılabilir ama ilaç firmalarına laf etmesinin hiçbir dayanağı yoktur.

Tarık Akan günde 4 paket sigara içiyorsa, tıp ne yapabilir ki?

Neva Hanım’ ın, Alaton hakkında “kalp rahatsızlığı” gibi tıpta karşılığı olmayan bir tabir kullanmasını sizlerin takdirine bırakıyorum; bu, halk tarafından her türlü kalp hastalığı için kullanılan âmiyane bir sözdür.

Kalp yetersizliği (konjestif kalp yetersizliği), kalbin vücudun ihtiyaçları için gereken kanı pompalayamaması hâlidir ve kalp krizi, ritim bozuklukları, yüksek tansiyon, kapak hastalıkları, enfeksiyon başta olmak üzere çeşitli hastalıkların bir sonucudur.

Kalp yetersizliği sebepleri içinde “bilinmeyen faktörler” de olmakla beraber ilaç firmalarının doğrudan bir rolü bulunduğunu gösteren hiçbir delil yoktur.

Özetle akciğer kanseri de kalp yetersizliği de ilaç firmalarının evet ciddi şekilde nemalandıkları, dünyayı sömürdükleri hastalıklardır ama bunların sebebi ilaç firmaları değildir.

Altın yumurtlayan tavuğu kesmek endüstrinin işine gelmez

Neva Hanım yazısında “Ömür uzatacak, en önemlisi yaşam kalitesini yükseltecek nice buluşlar ve araştırmalar, büyük ilaç tüccarlarının ceplerine milyarlarca dolarlık para akmasını tehdit ediyor” diyor.

İlaç firmalarının insan ömrünün uzamasını hatta hayat kalitesinin artmasını sağlayacak buluş ve araştırmalara temelde fazla bir itirazı olacağını sanmam.

İnsanlar, endüstri için altın yumurtlayan birer tavuktur ve onların olabildiği kadar uzun yaşamaları da onların menfaatinedir; uzun yaşayan insanların daha çok ve daha uzun süre ilaç kullanacakları ortadadır.

Altın yumurtlayan tavuğu kesmek endüstrinin işine gelmez.

Endüstrinin sağlıklı insanlara bile avuç avuç ilaç yutturmakta ne kadar mâhir olduğunu biliyoruz.

Filler tepişir çimenler ezilir

Ömür uzatacak, en önemlisi yaşam kalitesini yükseltecek nice buluşlar ve araştırmalar, büyük ilaç tüccarlarının ceplerine milyarlarca dolarlık para akmasını tehdit ediyor” diyor.

Bu ifade belki ilaç firmaları bakımından bir nebze doğru olabilir ama neticede para bizim cebimizden çıkmaktadır.

Bu paranın ilaç endüstrisine mi kapitalist sistemin başka bir bölümünün kasasına akmasının önemi yoktur.

Bu, kapitalist sistemin kendi içindeki tepişmesidir.

Paralel yapılanma olabilir mi?

Başından geçen olayın teferruatını bilmediğim için fazla bir yorum yapmak istemem ama burada paralel bir sızıntıdan söz etmek sanırım yanlış olmaz.

Ayrıca dava ve patent hakkını kazandığına göre çalışmalarına yeniden başlayabilir.

Ölmek üzere olan hastaları hayata döndüren” ilaçla ilgili araştırmalarına destek olacak birçok kuruluş olacağını söylemek yanlış olmaz.

Böyle bir ilacın 7 sene gecikmeli de olsa çıkması elbette tüm insanlığın hayrına ve onu üretip satacak olan şirketin de âli ticari menfaatlerine olacaktır.

Tabii burada küçük bir mesele var ki o da böyle bir tedavinin henüz ruhsat almış olmamasıdır.

Umut veren kimyasalların ilaç olması

Az sayıda hasta üzerinde denenen ve mucizeler yarattığı ilan edilen, Neva Hanım’ın tabiriyle “son derece başarılı bulguları” olan nice kimyasal maddenin “umut verme safhasını” geçemediği yani “ilaç” unvanını alamadığı iyi bilinen bir gerçektir.

Onu da bırakın, “etkili ve emniyetli” olduğu gerekçeleriyle piyasaya çıkarılan ama çok sayıda insan tarafından kullanıldığında “foyası çıkan” onlarca ilaç olduğunu da hatırlatmak isterim.

İlaç illegal de olsa piyasada mı?

Buluşları olan ilacın “illegal yoldan piyasaya sunulduğu” sözlerinde de bir mana veremedim.

Madem ilaç insanlığın hizmetine girdi, o firma veya bu firma nemalanmış hasta açısından bir şey fark etmez.

Mühim olan insanların dertlerine deva olmak değil mi?

Bu ilacın ismi nedir, kim piyasaya vermiştir, bu kanunsuzluğa karşı da dava açılmış mıdır açıklaması gerekir.

Patenti de kendisinde olduğuna göre, FDA’ da kayıtları olduğuna göre bu bakımdan da hakkını araması icap etmez mi, anlayamadım.

Aksi takdirde iddiasının “otu çöpü sapı samanı mucize diye pazarlayan alternatif tıp şarlatanlarınınkilerden” bir farkı kalmaz.

Yanlış tıbbi tabirler var

Makalede geçen “arteriosklerozisli (kalp damarları tıkanmış)” ifadesinde iki yanlış birden var.

Birincisi arteriosklerozis arterlerin yani atar damarların duvarlarının elastikiyetini kaybetmesi ve sertleşmesidir, tıkanması değildir!

Damar tıkandığında doku ölümü meydana gelir; bu olay kalpte ise adı kalp krizi yani miyokart enfarktüsüdür.

İkincisi de bu arteriosklerozis herhangi bir damarı ilgilendirebilir; kalp mevzubahis ise “koroner arteriosklerozis” demek gerekir.

Gelelim neticeye

BİR: İlaç endüstrisi ömür uzatan ilaçlara karşı olmaz, bu eşyanın tabiatına aykırıdır.

İKİ: İlaç endüstrisi olabildiğince fazla ilaç satabilmek için insanların ölmelerini değil, kesinlikle uzun yaşamalarını ister.

ÜÇ: Endüstrinin hedefi, tabii ki ilaçlarla hastalıkları yok etmek değil, hastalıkların sürekli olmasını temin etmektir.

DÖRT: Ölüler ilaç içemez ki!

Kaynak: http://www.haberturk.com/yazarlar/neva-ciftcioglu-banes/1298321-musaade-edin-yasayalim

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Emekli doktor dedi ki:

    Bildiğim kadarıyla Neva Hanım bir zamanlar Nobele aday gösterilmişti. Böyle bir bilim kadınından bu tür hatalar… hakikaten olacak gibi değil.

  2. Emine dedi ki:

    Müjdat Gezen açıkladı. Tarık Akan günde 4 paket sigara içiyormuş, akciğerindeki tümör küçülmüş ama karaciğere sıçrama olmuş ve bu yüzden ölmüş.

  3. faik dedi ki:

    Sağlık başka, ömür başka. Sağlığı atlayıp/örtüp ömür uzatmaya sapmak. Daha sonra bu sapmayı saçmak.Uzun uzun gereksiz konuşmak/yazmak.

    Böyle bir yanılma olmaz. Bu yanılma değil. Bu yanıltmak.

    Yolu/Konuyu/Kelimeyi/Anlamı, saptırmak/dağıtmak/örtmek/ ……{bilgi engellemek}

    Bilgiyi gizlemek/örtmek, yoldan saptırmak, cinnet, cinlik…..{delilik/cinnet/cinlik, anladığımız delilik değil gibi. Bilinci örten, bilgiyi örten demek. Bildiğini/bilgisini/bilgiyi gizleyen. Kasten gerçeği örten…}{Köken bilimde, bilinen delilik, beyin hasarı, beyin marazı gibi kavramlara/anlamlara rastlamadım.}{dalalet}

    Gerçeğin üzerine süslü örtü serenler. Boyayanlar. Dünyayı süsleyerek ömür aratanlar. Uzun ömürcülükle ömür yiyenler/kısaltanlar. ve ve ve……

    Leyla ile mecnun. Sağlık için ömür delmek.

    Boş konuşmak. Önemli konularda susmak. Sürekli, aynı ve önemsiz konuda konuşmak.
    *
    Ne/nasıl olursa olsun;
    Hastalıktan ölüm, cinayet.
    Hastanede ölüm, cinayet.
    İlaçtan ölüm, cinayet.
    …………
    Ölüm doğal değilse yapay demektir. Yapay ölüm cinayet demektir.
    *
    Malda/kapitalizm yalan mülkte/sosyalizm yalan
    Kapitalizm diye bir sistem/şey yok.
    *
    Dünyada bulacak/bilecek bir şay var; doğa. Gerisi ölüm olur.

Siz de yorumunuzu paylaşın: