GERÇEKTEN BİR D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ SALGINI MI VAR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Elbette D vitamini sağlıklı yaşamak için elzemdir ve buna da kimsenin itiraz ettiği yok ama D vitamini tüketimi öyle bir çılgınlığa ulaştı ki uzmanlar ardı ardına uyarılar yapmaya başladılar.

Medyada “D vitamini seviyenize baktırın”, “D vitamini desteğini ihmal etmeyin”, “Uzun yaşamanın, sağlıklı olmanın sırrı D vitamininde” türü başlıkların yerini “D vitamini tuzağına düşmeyin”, “D vitamini gerçekten gerekli mi?” türünden olanlar almaya başladı (1).

Nedir şu D vitamininden çektiğimiz?

Cleveland Kliniği’ nin web sayfasında “Gerçekten D vitamini desteklerine ihtiyacınız var mı? “ başlıklı yazının ilk cümleleri (2):

“Yüzlerce araştırmanın analizi, D vitamini desteklerinin sağlıklı orta yaşlı erişkinleri osteoporozdan korumadığını gösteriyor. Daha da kötüsü bu destekler diğer hastalıklardan ölüm riskini de artırabiliyor.”

*

Aaron Carrol de JAMA’ da “Sağlığınıza iyi gelmediği halde neden D vitamini desteği alıyorsunuz?” diyerek bilinçsizce kullanılan D vitamini desteklerinin işe yaramadığını bilimsel yayınlara dayanarak anlatıyor (3).

*

Ben de bizi de saran D vitamini çılgınlığını “Nedir şu D vitamininden çektiğimiz?” başlıklı yazımda dile getirmiştim (4).

*

Gerçekten bir D vitamini eksikliği pandemisi mi var?

Şimdi de dünyanın muteber tıp dergilerinden New England Journal Medicine’ de “Gerçekten bir D vitamini eksikliği pandemisi mi var?” başlıklı makalede kanda gereksiz D vitamini ölçümlerine, faydası olduğuna dair yeterli delil olmadığı halde yaygın kullanımına ve yaratacağı risklere dikkat çekiliyor (5).

Bu makalenin Amerika’ da Tıp Enstitüsü’ ne (Institute of Medicine=IOM) tavsiyelerde bulunan ve bir besinin günde ne kadar alınması gerektiği belirleyen uzmanlar tarafından kaleme alınmış olması önemli.

Medicare verileri USA’ da kanda D vitamini ölçümlerinin 2000’ den 2010’ a 83 misli arttığını, 1999’ da halkın sadece yüzde 5’ inin aldığı D vitamini haplarını 2012’ de halkın yüzde 12’ sinin aldığını gösteriyor.

Amerikan hükumetine tavsiyelerde bulunan bağımsız uzmanlardan oluşan USPSTF de günlük hayatın içinde olan, gebe olmayan, bir şikâyeti bulunmayan 18 yaşından büyük kişilerde yaygın D vitamini taramasını tavsiye etmiyor.

Taramalarda gerçek eksiklik olduğu belirlenen kişi sayısının çok az olduğu ortaya çıkmasına rağmen tüm dünyada milyonlarca insan her gün D vitamini desteği alıyor.

D vitamini vücutta üretiliyor

BİR: Sağlıklı insanların vücudu D vitamini üretimini tıpkı diğer hormonlar gibi ihtiyacına göre düzenler.

Bu ihtiyaç kişiden kişiye farklı olduğu için de herkesin D vitamini seviyesi aynı değildir.

İKİ: D vitamini sentezi genler tarafından kontrol edilir; dolayısıyla da bu genlerdeki varyasyonlara bağlı olarak kan seviyeleri kişiden kişiye değişir.

Aynı besinleri yeseler ve aynı derecede güneşlenseler bile herkesin D vitamini seviyesinin aynı değildir; tıpkı aynı gıdaları yiyenlerin kilolarının aynı olmaması gibi!

ÜÇ: Sağlıklı insanların D vitamini seviyelerini ölçtürüp D vitamini desteklerine başlamalarının kolesterol ölçtürüp statinlere abone olmaktan farkı yoktur.

Gebelikte rutin şeker yükleme ne kadar doğru ise rutin olarak D vitamini ölçümü de o kadar doğrudur!

Gelelim neticeye

Aklı başında insanların, bilinçsizce ilaç alınmasına da, vitamin de olsa mineral de olsa gereksiz besin desteklerine şiddetle karşı çıkması gerekir.

Herhangi bir sağlık problemi olmayan insanların D vitamini baktırmaya, D vitamini hapı almaya teşvik etmek endütrinin pazarlama numarasına alet olmaktır.

D vitamini seviyeniz ne kadar yüksekse o kadar sağlıklı olursunuz” sözü insanları geriye dönüşü olmayan tıbbi tetkik ve tedaviler turnikesine sokan “subluminal bir mesaj” dır.

Sağlıklı ve uzun yaşamak için tıbba ihtiyacınız olmadığını, bir kere elinizi verdiniz mi sıranın kısa sürede kolunuza geleceğini unutmamanızı hatırlatırım.

D vitamini desteği almanın, buzağıya pipetle UHT kutu süt içirmekten farkı olmadığını unutmayın!

Kaynaklar:

1. http://www.nydailynews.com/life-style/health/d-on-worry-vitamin-article-1.2866723

2. https://health.clevelandclinic.org/2014/05/do-you-really-need-a-vitamin-d-supplement-2/

3. https://newsatjama.jama.com/2016/03/24/jama-forum-why-take-vitamin-d-supplements-if-they-dont-improve-health/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/05/20/yazilar/tip-yazilari/besin-destekleri/nedir-su-d-vitamininden-cektigimiz/

5. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMp1608005?query=TOC

Yazı için 15 yorum yapılmış:

  1. Asistan doktor dedi ki:

    Size katılıyorum, belki bazı uzmanlar iyi niyetle vitamin balık yağı hapı veriyorlar ama endüstrinin oyununa geldiklerinin farkında değiller.

  2. Melek dedi ki:

    Hocam geçen gün doktorun verdiği ilaçları almak için eczaneye gittim eczacı bana balık yağı hapını öyle bir övdü ki balık yağı hapı almak zorunda kaldım. Doğru bir iş yapmadığımı şimdi anlıyorum.

  3. Hasan Yılmaz dedi ki:

    Sayın hocam D vitaminiyle alakalı yazdığınız şeylerin tersini gösteren cidi araştırmalar ve eserler var. Bu konuda yanıldığınızı düşünüyorum. Arzu etmeniz halinde sözünü ettiğim araştırma ve kaynak eserleri temin edebilirim.

  4. Muhterem T dedi ki:

    Hocam hangar gibi vitamin dükkanları var, her AVM’ de bir vitamin-shop var. Afedersiniz ama bu işin çivisi çıktı diyeyim herkes anlasın.

  5. Mehmet dedi ki:

    Ahmet beye katılıyorum yahu memlekette vitamin hapı kalsiyum balık yağı immuzinc falan filan ıvır zıvır içmeyen kalmadı. Hoca haklı bir defa turnikeye giren çıkamıyor. Acaba bu tür vitaminleri içenlerin hakikaten yüzde kaçının bunlara ihtiyacı var da yüzde kaçı bunları boşa içiyor

  6. Okan Çağlar dedi ki:

    Hocam, Cleveland Kliniği, PAHALI ilaçları satabilsinler diye bu araştırmayı özellikle yaptırmış olmasın? Halkın 2-4 TL harcayarak güneşten alamadıklarını alıp hasta olmamalarından rahatsız oluyor olmasınlar? Bu mevsimde UVB ışını vardı da biz mi almadık? Bizler D Vitamininin o kadar çok yararını gördük ki saymakla bitiremeyiz. D Vitamini sayesinde nelerden kurtulduk nelerden. Canan Karatay’la Şifa Bulanlar kitabında bu hikayelerden örnekler var. D vitamini, Omega3 konularında Prof. Dr. Canan Karatay’ın, rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın Hocamızın görüşleri bize daha doğru geliyor. Bu konularda da farklı düşünce olsun ne güzel… Sizi çok seviyoruz. Ama lütfen Cleveland Kliniği’nin oyununa gelmeyin ve bize onları, ana akım tıp temsilcilerini ve onların güdümlü araştırmalarını örnek göstermeyin. Cleveland Klinik kolesterol ilaçları satmayınca kolesterol aşısı geliştirmeye yönelen klinik değil mi? Bize ilaç şirketlerinin vagonuna binmemiş doktorlardan örnek gösterin. Örneğin Dr Mercola’dan, Dr. David Brownstein, Dr. Michael Cuttler gibi doktorlar D vitamini, Omega3 öneriyor mu önermiyor mu?

  7. Cumhur dedi ki:

    D vitamini aslında yanlış olarak vitamin olarak bilinir, bu madde aslında aynen östrojen veya testosteron gibi bir hormondur. Vücut hormonları kendi ihtiyacı kadar üretmeye programlanmıştır. Dışarıdan bilinçsizce hormon almak ne kadar sakıncalıysa günümüzde D vitaminin bu kadar yaygın kullanımı hiç de akılcı değildir.Bu yazıdan bunları anlamayanların d vitamini almaları el hak yerindedir.

  8. Sevilay Öztürk dedi ki:

    Depresyon hastası olduğum için denize düşen yılana sarılır misali 8 adet d vitamini he hafta aldım sonuç sıfır. Ayrıca söyledikleri gibi balık yağı ve B vitaminleri komplexi kullandım Karatay diyeti yaptım,sarı kantaron extratı ve en son Ümit Aktaşın mutluluk kürü olan bitki çayını yaptım hiç kıpırdama yok. Antidepresanlar zararlı denilince bıraktım şimdi daha kötüyüm. Antidepresan iyileştirmese de hiç ilaçsız halimden daha iyi idim.Ortalıklar birinin evet diğerinin haır dediği bilgilerle dolu artık şaşırmış durumdayım ne yapacağımı bilemiyorum.

  9. mesut dedi ki:

    Okan Bey, bu dünyada [Cleveland Kliniği’nin oyununa gelmeyin ve bize onları, ana akım tıp temsilcilerini ve onların güdümlü araştırmalarını örnek göstermeyin] denebilecek en son kişi Ahmet Hoca’ dır. Adamın bunlarla ilgili onlarca belki yüzlerce yazısı ve kaç tane de kitabı var, insaf. Hocaya çok ayıp etmişsiniz, sanki onu hiç tanımayan biri olsanız hadi neyse. Hele hocayı o ne demekse vagona binmemiş falan gibi benzetmeler de çok ama çok yakışıksız.

  10. Dr.Serdar Hergüner dedi ki:

    Vücut D vitamini sentezini kendi ihtiyacına göre yapar,ama bu durum bu sentezi yapmak için yeterli ultraviyole-B ışınını alması halinde geçerlidir ve bu ışın D-Vit. depoları tükenince tekrar maruz kalınmalıdır.Besinlerden emilenin ise,yapılan araştırmalara göre,ihtiyacın en fazla yüzde 20 si kadar olabilmaktedir.Bu gerçek yeterince güneş görmeyen bölgelerde yaşayan veya güneşe maruz kalmayan insanlarda hele uzun kış ayları süresince takviye söz konusu değilse,D-Vit.yetmezliğinin neden bu kadar yaygın görüldüğünün yanıtı olsa gerektir.

  11. Akil adam dedi ki:

    D vitaminine bağımlı hale gelenlerin esas olayın beyinlere hap olmadan sağlıklı yaşanamayacağı algısını yerleştirmek olduğunu anlayabileceklerini sanmıyorum. Bırakalım onlar hapı yutmaya devam etsinler.

  12. Asistan doktor dedi ki:

    Dr. Serdar Beye sayın Küçükusta’ nın D VİTAMİNİNİ ARTIRMANIN YOLU GÜNEŞLENMEKTİR başlıklı yazıyı okumasını öneririm.

  13. metin dedi ki:

    Sağlıklı Yaşıyoruz sayfasından:

    Pelin Yağcı Yandım Okan bey, eşim işi gereği bilgisayar başında çok zaman geçirmek zorunda kalıyor, ne zaman gözleri yorulup ağrısa hemen “d vitamini seviyem düştü” diyor ve takviyesini alınca hemen geçiyor. Uzun araba yolculuklarımızda eşim ilk iş d vitamini takviyesini alıyor ki gözleri yorulmasın.Bir faydası da bu bence ?

  14. HaticE dedi ki:

    Ahmet beye katılmıyorum
    D vitaminim düşmüş takviye Yaptım gözümün önü açıldı kendime geldim
    Her kış basit gripten yataklara düşerdim valla bu kış
    Vitamin hapı
    Devit3
    Ne varsa kullandım
    Sonuç
    Dipçik gibiyim kış çıkacak şükür daha hasta olmadım

  15. NURAN DEVRES dedi ki:

    Küçükusta hocamı dikkatle takip ederim. Ama Müftüoğlunu, Canfeza Sezgini, Ümit Aktașı, Karatay Hocayı da takip ederim.Hocam hiçbir destek kullamılmamasını tavsiye ediyor. Ben kullanıyorum ve çok da faydasını görüyorum. Akciğer embolisi, 3.devre kanser, akut çarpıntı atakları atlattım ve șimdi sağlığım çok iyi. Üstelik kanseri (tümör 9×4 cm) ameliyatsız atlattım. Elbette sağlıklı beslenme herșeyden önce geliyor. Küçükusta hocam orada haklı. Beslenmenize dikkat etmezseniz ne kadar supplement alsanız olmaz. Omega3, B complex, vitamin C, Arginin, Selenyum, Spriluna gibi daha pek çok supplement kullanıyorum ama temel olarak beslenmeme dikkat ediyorum. Günde 2 öğün beslenirim. Ve öğünler arasında 16 saat vardır. (çoğu gece uykuda geçiyor) ekmek, beyaz pirinç, beyaz un, șeker evime girmez. Kahvaltım evde çiğ keçi sütünden kendi yaptığım yoğurt, meyve, badem ve gene yulaf kepeğinden kendi yaptığım kekten olușur. Kırmızı eti hem yașım gereği, Hem de geçirdiğim Kolon kanseri için iyi olmadığından 3-4 ayda bir dıșarıda yersem tüketirim. Bağırsak florasına çok dikkat eder, pre ve pro-biyotik beslenirim. Peynir, zeytin gibi șeyleri akșam yemeği olarak yerim. Herkese tavsiye ederim.

Siz de yorumunuzu paylaşın: