GLUTENSİZ DİYETİN ZARARLARI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Bu günlerde hemen her yerde “glutensiz diyet” konusunda bir şeyler duyuyor ve görüyoruz. Hatta öyle ki glutensiz ürünlere bakkal raflarında bile rastlıyoruz. 

Ancak yeni bir araştırma sonucu, glutensiz beslenmenin diyabete yol açabildiğini ortaya çıkardı.

Glutenin; buğday, arpa ve çavdarda bulunan bitkisel bir protein olduğunu belirten İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Atilla Bektaş, toplumda yüzde 1 oranında görülen çölyak hastalığına (ÇH) gluten yol açtığından, bu hastalığın tedavisinde glutensiz diyet uygulandığını söyledi.

Özellikle Batılı ülkelerde milyonlarca insanın Çölyak Dışı Gluten Hassasiyeti (ÇDGH) gerekçesiyle glutensiz diyet uyguladığına dikkat çeken Dr. Bektaş, “Ülkemizde de bu konu son zamanlarda oldukça fazla konuşuluyor. Dünyada glutensiz gıda üretimi olarak milyarlarca dolarlık büyük bir sektör oluşmuş durumda” dedi. 

Prof. Dr. Bektaş, ABD’de ÇH görülme sıklığının, ülkemizle aynı olup yaklaşık yüzde 1 iken, kendilerinde gluten hassasiyeti (ÇDGH) olduğuna inananların oranının ise yüzde 60 civarında olduğuna dikkat çekti ve şunları ekledi:

“ABD’de 2015 de tüketicilerin yüzde 25’i glutensiz gıdaları tüketmektedir. Glutensiz gıda pazarı son 2 yılda yüzde 136 oranında büyüyerek 2016’da 15 milyar dolara ulaşmıştır. 

Gluten ile ilişkili hastalıklar nelerdir?

Gluten ile ilişkili üç hastalık görüyoruz; Çölyak Hastalığı (ÇH), Buğday Alerjisi (BA) ve son yıllarda tanımlanan Çölyak Dışı Gluten Duyarlılığı (ÇDGD).

ÇH, genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıkan ve toplumda yüzde 1 oranında görülen bir hastalıktır. Tanısında kanda glutene karşı oluşan antikorların ve endoskopi ile ince bağırsak patolojisinin saptanması yeterlidir. Bu durumda glutensiz diyetin tavizsiz bir şekilde uygulanması tedavi için gereklidir.

BA, ise çok seyrek olarak görülen ve buğday tüketimini takiben dakikalar içinde gelişen bir durumdur. Deri döküntüsünden hayatı tehdit edecek anaflaktik şok tablosuna kadar giden bir durumdur. Teşhis serum IgE ve prick deri testi ile konur.

 

GLUTENSİZ DİYET TEK TEDAVİ YÖNTEMİ

ÇDGH’de ÇH’daki gibi kesin tanı konulmasını sağlayan bir kan testi veya endoskopi gibi bir tetkik yöntemi yoktur. Gluten hassasiyeti tanısı, hastalık belirtilerinin glutensiz diyetle düzelip düzelmemesine dayalı olarak konulmaktadır. Toplumda görülme oranı yüzde 0.5-6 arasında değişmektedir. Bu rahatsızlığın tanısı ÇH ve BA’nin dışlanması sonrasında konulur.

Glutensiz diyet şu an ÇDGH için önerilen tek tedavi yöntemidir. ÇDGH tedavi edilmediğinde ÇH gibi ciddi sorunlar görülmez. ÇDGH hastalığı şizofreni, otizm serebellar ataksi gibi nöropsikiatrik hastalıklarla ilişkili olduğuna dair iddialar ispatlanmamıştır.

ÇH ve ÇDGH hastalıklarının toplumda görülme oranı düşük olmasına rağmen glütensiz diyetlerin gıda pazarındaki yeri giderek büyümektedir. Bu şirketler gerçekten glutene duyarlılığı olmayan kişilerin tüketim alışkanlıklarını değiştirerek milyar dolarlar kazanmaktalar, tahıl tüketimine karşı propaganda yaygınlaşmaktadır.

ÇDGH ve “Huzursuz Bağırsak Sendromu” örtüşen hastalıklardır. ÇDGH’de , huzursuz (irritable) bağırsak sendromu (İBS) denilen ve toplumun yaklaşık yüzde 20’sini etkileyen hastalıkla benzer yakınmalar gösterir.

Karın ağrısı, şişkinlik, bağırsak alışkanlığında değişiklik (ishal veya kabızlık), baş ağrısı, bulantı, eklem ve kas ağrısı, dermatit, depresyon gibi şikâyetler her iki hastalıkta da gözlenmektedir.

ÇDGH ÇOK AZ SAYIDAKİ İNSANI ETKİLİYOR

Son araştırmalarda ”gluten”in ÇDGH hastalarında şikayetlere neden olup olmadığı konusu netliğe kavuşmamıştır. Ancak buğdayda bulunan karbonhidratların (fruktan ve galaktanlar) hasta yakınmalarını artırdığı ile ilgili güçlü kanıtlar vardır.
Şikayetlere neden olan bu maddeler sadece buğdayda değil bir çok bitkisel gıda da bulunmaktadır. Muhtemelen ÇDGH hastaları, glutensiz diyet tercih ederek kendilerini tedavi eden IBS hastalarının bir grubudur. 

Son zamanlarda ÇDGH hastalığının toplumda görülme yaygınlığı sorgulanmaktadır. Hastalığın önceden düşünüldüğü kadar yaygın olmadığı konusunda ciddi bilimsel araştırmalar bulunmaktadır.

FODMAP DİYETİ YAKINMALARI AZALTIR

IBS’li hastalarda fodmap kısıtlatıcı diyet uygulaması yakınmaları yüzde 75 oranında geçirir. ÇDGH’e sahip hastalar, fodmap kısıtlayıcı diyetten yarar sağlayabilirler.

 

Fodmap kıstlayıcı diyette;

* Yüksek fruktoz içeren bazı taze meyveler,

* Früktoz şurubu içeren tüm yiyecekler,

* Laktoz içeren süt ve bazı süt ürünleri,

* Fruktan içeren buğday, soğan, sarımsak,

* Galaktan içeren kuru baklagiller,

* Bazı tatlandırıcılar,

* Avokado, kayısı, kiraz, erik, nektarin, şeftali gibi poliollerden yüksek yiyeceklerin kısıtlanması fayda sağlar.

Bazen psikolojik faktörler de ÇDGH rahatsızlığında etkili olabilmektedir. Kişiler glutensiz bir diyetin kendilerine iyi geldiği beklentisiyle kendilerini daha iyi hissedebilirler, buna plasebo etkisi denir. Tersine kendilerine kötü geleceğini düşündüklerinde ise kötü hissedebilirler buna da nocebo etki denir. Besinlerin bu şekilde insanlar üzerinde göreceli etkileri vardır.

GLUTENSİZ BESLENME SORUN OLUŞTURABİLİR

ÇH olmayan insanlara saf gluten verildiğinde, herhangi ciddi bir sağlık problemi oluşmaz hatta sağlık üzerine faydalı etkiler gözlenir. Gluten bağışıklık sistemini kuvvetlendirici bir bitkisel proteindir. Gluten, yüksek kolestrol veya diğer sağlık sorunları nedeniyle et yemek istemeyen insanlar için bir protein alternatifidir. Süt, soya alerjisi ya da duyarlılığı olanlar tarafından da tüketilmesi güvenlidir.

 

Gluten içermeyen gıdalar, özellikle glutensiz hale getirilmek için işlenmiş, rafine edilmiş gıdalardır. Birçoğu patates nişastası veya pirinç nişastası ile hazırlanmıştır; glutensiz bir diyet vitamin, mineral ve liften yoksun olabilir.

Bu gıdalar genellikle abur cubur, besin değeri olmayan yiyeceklerdir.

Gereksiz yere glutensiz gıda tüketimi; lif, tiamin (B1), folat (B9), A vitamini, magnezyum, demir ve kalsiyum yetersiz alımına ve beslenme sorunlarına neden olur. Aynı zamanda glutensiz diyetler civa ve arsenik gibi toksik metal riskine sahiptirler. Üstelik bu diyetler pahalı, sıkıcı ve zor diyetlerdir.

Tam tahıl ürünler, hayatın “sağlık sigortası” dır. Tam tahıllar; bol protein, lif, B vitaminleri, antioksidanlar ile demir, çinko, bakır ve magnezyum içerirler. Tam tahıllardan zengin bir diyetin kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obezite ve bazı kanser türleri riskini azalttığı gösterilmiştir. Tam tahıllı diyetler, bağırsak hareketlerini düzeltir ve kolonda sağlıklı bakterilerin gelişmesini teşvik ederek bağırsak sağlığını korurlar.

KENDİMİZDE GLUTEN HASSASİYETİ DÜŞÜNÜYORSAK NE YAPMALIYIZ? 

Kişi sürekli olarak karın ağrısı, şişkinlik, ishal, kabızlık sorunları yaşıyorsa ilk adım olarak bir hekime muayene olmalıdır. Böylelikle herhangi bir tedavi edilebilecek huzursuz bağırsak sendromu(IBS), çölyak hastalığı, buğday alerjiniz varsa bu teşhis edilir. Buna göre tedavi alınır. 

Genellikle insanlar ÇDGH tanısını kendi kendilerine koymaktalar, bu nedenle hastalığın görülme sıklığı gerçeği yansıtmamaktadır. Net teşhis ve tanı kriterleri ortaya konuluncaya kadar hastalıkla ilgili belirsizlikler sürmektedir.
Bu belirsizlikte, glutensiz diyet sektörünün büyümesi amacıyla ÇH tanısı konulmayan kişiler için glutensiz diyetin teşvik edilmesi doğru bir yaklaşım değildir.

GLUTENSİZ DİYET NASIL YAPILIR?

Dr. Atilla Bektaş, “Glutenin kısıtlanması ile değil, tamamen diyetten çıkarılması ile ‘glutensiz diyet’ mümkündür. Çünkü çölyak hastalarında bir çay kaşığının yarısından daha az un bile klinik tablonun görülmesine yol açmaktadır” dedi.

Dr. Bektaş, gereksiz yere ekmeğin diyetten çıkarılmaması gerektiğini söyledi. Bektaş, buğday ve bazı tahıllarda gluten denilen bir çeşit proteinin bulunduğunu ve glutene karşı duyarlılık durumlarına en sık ‘çölyak hastalığı’ ve ‘çölyak dışı gluten duyarlılığı’ olarak rastlandığını bildirdi. Çölyak hastalığının genetik yatkınlığı olanlarda yüzde 1 oranında görülen bir hastalık olduğunu ve iddia edilenin aksine yeni bir hastalık olmadığını kaydeden Bektaş, “İnsanların M.Ö. 9000 yılında buğday ile beslenmeye başlamaları ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Buğday ile ilişkili hastalıklar tarihte kayıtlara ilk olarak M.Ö. 1. yüzyılda geçmiştir. Ancak, ileri tıp tetkikleri ile kesin teşhisi konulabilen bir hastalıktır.

 

İlk kez İngiliz Patolog Samuel Gee ile 1888’de tıp literatürüne bugünkü modern tanımıyla girebilmiştir” diye konuştu.

“ESKİDEN ‘HUZURSUZ BAĞIRSAK’ SANILIYORDU”

Çölyak dışı gluten duyarlılığının son yıllarda tanımlanan ve toplumda yüzde 4-5 oranında görülen bir durum olduğunu vurgulayan Bektaş, “Şişkinlik, gaz, karında hassasiyet gibi daha çok sindirim sistemi bulguları vardır. Bu hastalık grubu iddia edildiği gibi artış göstermemektedir. Eskiden bu tür yakınmaları olanlar ‘huzursuz bağırsak’ tanısı almaktaydılar. Ancak bu hastalığın tanımlanmasıyla ‘huzursuz bağırsak’ tanısı düşünülen hastaların bir kısmının ‘çölyak dışı gluten duyarlılığı’ olduğu ortaya çıkmıştır. Her iki durumda da beslenme düzeninden glutenin kaldırılmasıyla sorun giderilir”
ifadelerini kullandı.

“GEREKSİZ YERE GLUTEN DİYETTEN ÇIKARILMAMALI”

Glutenin kısıtlanması ile değil, tamamen diyetten çıkarılması ile glutensiz diyetin mümkün olabileceğine dikkat çeken Bektaş, şöyle devam etti: “Çünkü çölyak hastalarında bir çay kaşığının yarısından daha az un bile klinik tablonun görülmesine yol açmaktadır. Hastalarda günlük 100 miligram üzeri gluten alımı yakınmalara neden olur. Bir ince dilim ekmekte bin 500 miligram gluten olduğu unutulmamalıdır. Şimdilerde ıslah edilmiş yüksek verimli buğday çeşitlerinin gluten oranlarının çok yüksek olduğu, bunun da çölyak hastalığının ortaya çıkışına neden olduğu gibi bilimsel olmayan görüşler kamuoyunda yer almaktadır. Bütün buğdaylarda temel protein glutendir. Farklı buğday çeşitleri arasında gluten oranları bakımından farklılıklar olabilir. Glutenle ilişkili hastalığı olmayanlarda bu bitkisel proteinden zengin beslenmenin sakıncası yoktur. Keza ziraat, hayvancılık ve gıda açısından bakıldığında gluten istenilen bir proteindir.

Çölyak hastalığı genetik yatkınlığı olan bireylerde görülen bir hastalıktır. Böyle bir durum söz konusu değilse gluteni fazla miktarda tüketmek hastalığı ortaya çıkartmamaktadır. Dünyada 6-7 milyar dolarlık glutensiz diyet pazarı vardır. Gittikçe artan ve büyüyen bu pazar, tahıl karşıtı propagandaların yapılmasına neden olmaktadır. Gluten ile ilgili hastalığı olmayanlarda bile glutenin diyetten çıkarılması önerilmektedir. Gluten, çavdar, arpa ve yulafta varken, mısır ve pirinçte bulunmaz. Gluten içeren tahıllar yiyecek ve katkı maddesi olarak ekmek dışında da birçok gıdada bulunmaktadır. Kesin olarak gluten ile ilişkili hastalık tanısı almamış olanların, bu gıdaları hayatlarından çıkarması hem zor, hem pahalı, hem de gereksizdir. Böylelikle tahıllar gibi temel besinlerden boş yere mahrum kalmazsınız. İlaveten gluten içermeyen diyetlerde yeni ortaya çıkan (bazı toksik metal içeriği) risklerden de korunmuş olursunuz.”

Kaynak: http://www.haberturk.com/saglik/haber/1440693-glutensiz-diyetin-zararlari

Siz de yorumunuzu paylaşın: