ÖNCE SAĞLIĞIMIZI BOZDULAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

M. Tanzer Ünal‘ ın Kocaeli Gazetesi’ ndeki yazısı:

Siz, Osman Nuri Koçtürk ismini hatırlar mısınız?

Nereden hatırlayacaksınız, belki benim gibi yaşı 70’i bulanlarınız, “Aaa, Tarhana Osman mı?” diyecektir.

Evet, o “Tarhana Osman”!

Türkiye’de beslenme sorununu ilk ele alan kişi…

Türk insanının sağlığını bozmaya yönelik ABD oyununu fark edip mücadele başlatan yürekli insan…

Görüşleriyle ezberleri bozan akademisyen…

Yanlış tarım politikalarıyla Türkiye’nin “ithal tarım pazarı” haline geleceğini ilk kaleme alan yazar…

İşlenmiş kimyasal yiyeceklerin insan sağlığını nasıl perişan ettiğini yazdığında, egemen güçlerin kara listesine alınan bir beslenme uzmanı…

Gıda konusunda doğruları söyleyip yazdığı için dışlanan, öldürülmeye kalkılan bir vatansever… 

Osman Nuri Koçtürk, bizim gençlik yıllarımızın efsane ismiydi.

O yıllardan birkaç kesit

60’lı yıllardan, 70’li yıllardan…

O yılları hatırlıyor musunuz?

İlkokullarda süt tozu ve un dağıtılırdı.

Gıda torbalarının içinde…

Torbaların üstünde “toka yapan eller” figürü vardı.

Yardımsever (!) Amerika’nın Türk çocuklarına armağanı…

Ve Amerika’yı ne kadar sevdiğimizi anlatan şarkılar öğretirlerdi.

“Amerika Amerika

Türkler, dünya durdukça

Beraberdir seninle

Hürriyet savaşında”

Toplumda “Amerikan aşkı” zirve noktasındaydı.

Nasıl sevmeyelim, baksanıza taa uzaklardan çocuklarımıza “süt tozu” gönderiyordu.

ABD’nin gönderdiği süt tozuna ilk karşı çıkan kişi

İşte ABD’den gönderilen süt tozuna ilk karşı çıkan kişiydi Osman Nuri Koçtürk.

Daha dün gibi hatırlıyorum, süt tozu dağıtımını “Kendi öz kaynaklarımızı baltalıyorlar, hayvancılığımızı bitirmek istiyorlar, bizi başka ülkelerin eline bakar hale getirecekler” diyerek şiddetle eleştirmişti.

Osman Bey, süt tozunun içinde “kanser yapan” bir madde olabileceğini de ısrarla söylüyordu.

Ama dinleyen kimdi, gönderen memnun, kullanan memnundu…

Şu Amerikalılar ne kadar da iyi insanlardı, baksanıza Türk çocuklarının sağlığını bile düşünüyorlardı.

Böylesine bir bilinçsizlik hâkimdi ortama.

Türkiye’nin margarinle tanışması

1960’lı yıllar…

ABD, dünya soya yağı üretiminde dünya birincisi.

ABD’de dünyanın soyası yetişiyorsa, Türkiye soya ekebilir mi?

Ekemez…

Bize soya yağı satabilmek için ülkemizde soya yağı ekimini yasaklattı.

İthal soya yağı, artık “margarin” olarak evlerimizdeydi.

Osman Nuri Koçtürk’ün birinci isyanı “süt tozu” idi, ikinci isyanı “margarin” oldu.

ABD, güya “yardım” adı altında Türk tarımına ikinci darbeyi de indirmişti.

Margarin o kadar ucuzdu ki, millet “tereyağı” ve “zetinyağı”nı terk edip margarin yemeye başlamıştı.

Köylü, ürettiği tereyağını pazarda satıp, akşam eve margarin alıp götürüyordu.

Tereyağı ve zeytinyağı üretmek, artık “kârlı iş” olmaktan çıkmıştı.

Margarin, bizim geleneksel yağlarımıza ilk darbeyi vurmuştu.

Ülkemizde kalp-damar hastalıklarının yaygınlaşması da bu yıllara rastlar.

O artık “Tarhana Osman”!

O yıllarda televizyon yok.

Gazeteler, bugünkü gibi en ücra köşelere kadar ulaşamıyor.

Tek iletişim aracı, radyo…

Osman Nuri Koçtürk, radyo konuşmalarında halkı soya yağına karşı uyarıyor, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağları yemelerini söylüyor.

Bu arada hemen hemen her radyo konuşmasında halka “tarhana” yemelerini öğütlüyor…

Tarhana tarhana derken, Osman Nuri Koçtürk’ün adı “Tarhana Osman” a çıktı.

Halk bu lakabı çok sevdi.

Sonunda ne oldu biliyor musunuz?

Margarine karşı zeytinyağını savunduğu için “Tarhana Osman”ın radyo programlarına son verildi.

Yine bizim “Tarhana Osman”, bir konuşma yapmak için gittiği Konya’da saldırıya uğradı, öldürülmek istendi, canını zor kurtardı.

Hiçbir baskı, “Tarhana Osman”a geri adım attıramadı.

Ve “Tarhana Osman” Amerikan buğdayına karşı çıkıyor

Hani şimdilerde çok konuşuluyor, “Anadolu buğdayını yok ettiler, insanımızın sağlığı bozuldu” diye…

İşte bu bozulma o yıllara rastlıyor.

Amerika’da bol ürün veren buğday türü geliştirilmişti, yerli buğday cinsleri yerine artık bu buğday ekilecekti.

Hibrit tohum, kimyasal gübre, bol ürün…

Osman Nuri Koçtürk, bunun büyük bir yalan olduğunu, bu buğdayların toprak ve insan sağlığını tehlikeye soktuğunu söylüyordu.

Tarımın yok edileceğini ısrarla anlatıyordu…

Ama dinleyen kimdi?

Amerikan buğdayı uğruna Anadolu buğdayı yok edildi.

Kim bu Osman Nuri Koçtürk?

osman-nuri.jpg

Buraya kadar okudunuz, şimdi diyeceksiniz ki, “Kim bu Osman Nuri Koçtürk?”

Kim bu, ülkemizde beslenme sorununa ilk parmak basan kişi?

Kim bu, yanlış tarım politikaları konusunda 50-60 yıl öncesinden bugünleri gören kişi?

Kim bu, 1966’da CIA’nın “Türkiye’de Pasifize Edilecekler Listesi”ne aldığı kişi?

Satırbaşlarıyla vereyim…

*1918 İzmir doğumlu.

*1943’te Ankara Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesi’nden okul birinciliğiyle mezun oldu.

*Mezun olduğu yıl, “veteriner teğmen” rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı. Askeri Veteriner Akademisi’nde asistan olarak çalışmaya başladı.

*Ankara Üniversitesi’nde “biyokimya” dalında doktor unvanını aldı.    

*Milli Savunma Bakanlığı tarafından “Ordu beslenmesinde son gelişmeler ve ABD ordusunda beslenme çalışmaları” konusunda inceleme yapmak üzere ABD’ye gönderildi.

*Dört yıl sonra yurda döndüğünde, 1953 yılında Askeri Biyoloji Enstitüsü kimyagerliğine atandı.

*Ankara Tıp Fakültesi Biyokimya Kürsüsü’nde gıda kontrolü ve hijyen doçenti oldu.

*Askerlikten ayrıldıktan sonra 1961 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev aldı, daha sonra Tarım Bakanlığı’na geçti.

*Bu arada sürekli beslenme konusunda konferanslar verdi, bilimsel yayınlar yaptı. İnsanın bir başka insan tarafından sömürülmesinin biyolojik yönlerini anlattı.

*1966 yılında CIA tarafından “Türkiye’de Nötralize Listesi”ne alındı ve “istenmeyen adam” ilan edildi.

*1953-1978 yılları arasında 65 kitabı yayınlandı. “Gıda Emperyalizmi”, “Sessiz Savaş” ve “Açlık Korkusu” en çok tanınan kitapları…

*Tarım Bakanlığı’ndan ayrıldıktan sonra tam gün Ankara Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. 1972 yılında kendini emekliye ayırdı.

*İşçi sendikaları ve kooperatiflere danışmanlık yaptı.

*Bülent Ecevit döneminde CHP Ankara Milletvekili adayı oldu, seçilemedi.

*12 Eylül’de tutuklandı, bir süre cezaevinde yattı, çıktıktan sonra içe dönük bir yaşam sürdü.

*1994 yılında Ankara’da vefat etti.

O yıllardan bu yıllara neler değişti?

Sevgili okurlarım, devam edersem yazı çok uzayacak, bu nedenle kalanını yarın anlatacağım.

O yıllardan bu yıllara, Türk insanının beslenme sorunu devam ediyor.

O yıllarda bir “Osman Nuri Koçtürk” vardı, mücadelesini verdi, yazacağını yazdı, söyleyeceğini söyledi, ama gücü emperyalizme yetmedi.

Türk insanının sağlığını bozmaya devam ettiler.

Bugün, Türkiye’nin beslenme sorununa karşı yeni bir “aydınlanma dönemi” başlatıldı.    

Prof. Dr. Canan Karatay ve Karatay’a gönül verenler, doğruları söylemeye, yanlışlara karşı çıkmaya devam ediyorlar.

Devam ettikçe de, rant peşinde koşan güç odaklarının tepkisini topluyorlar.

Özetle, o yıllardan bu yıllara değişen bir şey yok!

Kaynak: http://www.kocaeligazetesi.com.tr/once-sagligimizi-bozdular-614456yy.htm

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. faik dedi ki:

    sağlık için bilgi lazım
    bilgi için para/ağaç/odun lazım
    para için iş/şiddet lazım
    iş için hastalık lazım
    hastalık için aş lazım
    aş için eş lazım
    eş için aşk lazım

    aşk için ölmeli
    aşk o zaman aşk
    *
    sadi;
    insan bir damIa kan ve bin endişedir.

    can için endişe lazım.
    *
    oğuz atay. “oyunlarla yaşayanlar”.

    bir mezarlıkta okumuştum biraz. ölmüş sayarak kendimi, sonra dirilip çıktım kabirden, devam ettim kafede okumaya, derken;

    oyunlarla doğanlar/yaşayanlar/ölenler.

    hayat için oyuncak lazım.
    *
    ey şifanın kaynağı
    hastaların yüzüne bak
    merhem sendedir
    bizi böyle koyarsın
    *
    hastalıklı ölenler için sağlıklı ölenler lazım.
    *
    iyiler için kötüler lazım.
    *
    selametle gitmek için selametle gelmek lazım.
    *
    dünya elbet cennet olmaz, bahçe (tüm dünya) olması lazım.
    *
    duman almayana toz, toz almayana duman lazım.
    *
    hasta etmeyen adam için hasta eden adam lazım.
    *
    sağ-lık için ölüm lazım.
    *
    bedene ruh, fiziğe pisikoloji lazım.
    *
    dün gencecik (hastalıklı ölüm) cenaze merasimi;
    -nasıl bilirdiniz?
    -iyi bilirdik

    bir insanı iyi olması için hasta olması lazım.
    *
    babam ölmeyeyim diye, çeşit çeşit hapları özenle makasla keserek özel kutuya yerleştirirdi. şu iyiymiş bu iyiymiş der, yer içerdi.

    yaşamak için hap, ölmek için gıda lazım.
    *
    bu kaosa son vermek için kıyamet lazım.

Siz de yorumunuzu paylaşın: