EL İNSAF BE HOCAM!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Kartal bebeğin ameliyatı için ailesi tarafından yurt dışına götürülmek istenmesine kimsenin diyecek bir sözü olmamalı ve olamaz da. 

Bunu kendi imkânlarıyla başarması mümkün olmayan ailenin açtığı yardım kampanyasının büyük ilgi görmesi ve gereken paranın çok kısa zamanda toplanmış olması da toplum hassasiyeti bakımından takdir edilecek bir durum.

Her isteyen sağlık amacıyla da olsa kampanya açabilir mi, bunun hukûki şartları nedir bilmiyorum, bu ayrı bir mevzu.

Sağlık Bakanlığı’ nın bir inceleme başlatması da anlaşılabilir bir şey; bu tür kampanyalar pekâlâ kötüye kullanılabilir.

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Akar’ ın açıklamalarını da doğru ve gerekli buluyorum.

Bu tür ameliyatların ülkemizde de başarıyla üstelik de ücretsiz yapılabiliyor olmasını herkesin bilmesinde, bilenlerin tekrar duymasında fayda var.

Ülkemiz cerrahide dünyanın en ileri seviyesindedir, Allah lȃzım etmesin ama benim için cerrahi bir girişim gerekecek olsa yurt dışına gitmek aklımın ucunda geçmez.

Türk hekimlerine güvenim sonsuz.

Ortadaki tek mesele bekleme süresinin uzunluğu ki bunun sebebi organ bağışının yetersiz olması ve sorumlusu da Prof. Dr. Akar değil.

Sayın Akar’ ın sözlerinden ailenin bebeklerini keyif için yurt dışına götürdükleri gibi bir mana çıkarmak için kötü niyetli olmak gerekir.

Hoca, gerçekleri dile getiriyor ve bence vazifesini yapıyor.

Ayrıca yurt dışında sağlık sisteminin mükemmel olduğunu, işlerin tıkır tıkır sorunsuz yürüdüğüne de sanmayın (1).

Fatih Altaylı Prof. Dr. Akar’ ın açıklaması için “El insaf be hocam” diyor, haddi aşan bir ifade.

Organ bağışı konusunda ülkemizin karnesi pek iyi değil” diyen Fatih Bey ve yakınları organ bağışında bulundular mı merak ediyorum. 

Gelelim neticeye

Kartal bebeğe gerekli kalbin kısa zamanda bulunması, naklin gerçekleştirilmesi ve sağlığına kavuşması en büyük dileğimizdir.

Dualarımız Kartal bebek, tüm organ bekleyenler ve hastalar için.

Allah hepsine şifalar versin.

Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/10/19/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/olmaz-olsun-boyle-saglik-sistemi-2/

***

Fatih Altaylı’ nın köşesinden:

TÜRK Kalp ve Damar Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Akar, Kartal bebek için 1 milyon Euro toplanmasını ve çocuğun ameliyat için Almanya’da bulunmasını “kibarca” eleştirmiş ve “Kamuoyunun hassasiyetini takdirle karşılıyoruz ama Kartal bebeğin kalp nakli için yurtdışına gitmesine gerek yoktu. Türkiye’de nakil ya da bekleme listesi için tek bir kuruş ücret alınmıyor” demiş.

Prof. Akar’ın sözlerine bakarsanız, sanki Kartal’ın annesi, bebeği keyfinden yurtdışına götürmüş.

Sevgili hocam, sen bizden daha iyi biliyorsun ki, organ bağışı konusunda ülkemizin karnesi pek iyi değil.

Ve yine biliyoruz ki, şu anda 70 çocuk kalp nakli için bekleme listesinde ve listedeki sıralamanız pek de hızlı ilerlemiyor.

Elbette ki, ebeveynler, nerede organ bulma ihtimali daha yüksekse oraya gitmek istiyor.

Sayın Akar doğruyu söyleyin, sizin bir yakınınızın, Allah esirgesin çocuğunuzun ya da torununuzun başında böyle bir durum olsa, hangisini yapardınız?

Biraz insaf be hocam!

Kaynak: http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/1555020-suudi-kralinin-katara-ofkesinin-nedeni

***

Fatih Altaylı’ nın cevabı:

Sayın Fatih Altaylı yazıma hemen cevap vermiş, hassasiyetine teşekkürler. 

*

Sayın Küçükusta

Organ bağışında bulunup bulunmadığımı merak etmişsiniz.

2004 yılında Kanal D yayın yönetmenliğim döneminde organ bağışı kampanyası yapmış ve canlı yayında tüm ekip olarak organ bağışı yapmıştık.

Tüm organlarım bağışlanmıştır.

Eşimin de.

Kızımla ilgili böyle bir tasarrufumuz yok.

18 yaşına geldiği zaman kendi bağışlayacağını söylüyor.

Ayrıca yazımda Türkiye deki hekimlere güvensizlik olarak algılanabilecek tek bir kelime dahi yok.

Sağlık sisteminin getirildiği hal eleştiriliyor sadece ve ilerde hekim kalitesinde sorunlar olabileceği vurgulanıyor ki bunda tüm hekimlik camiası hem fikir.

Ben sadece bir annenin özgür iradesine karşı bir açıklamayı eleştirdim.

Aşırı alınganlığınızın nedenini anlamadım.

Saygılar.

***

Fatih Bey,

BİR: Seneler evvel organ bağışında bulunmanızı öğrenmekten çok memnun oldum; bu örnek davranışınız için sizi ve hanımefendiyi tebrik ediyorum.

Böyle bir anne babanın kızının da aynı duyarlılığı göstereceğine inanıyorum.

İKİ:Sağlık sisteminin getirildiği hal eleştiriliyor sadece ve ilerde hekim kalitesinde sorunlar olabileceği” şeklindeki ifadenizin yazınızın neresinde geçtiğini göremedim ve anlayamadım.

Yazımda sizin “hekimlere güvensizlik yarattığınız” şeklinde de bir ifade yok.

Prof. Dr. Akar “ailenin keyfi bir davranışta bulunduğunu” da söylemiyor:

Hasta ülkemizdeki organ nakli merkezlerinde görülmeden, değerlendirilmeden, ülkemizde kalp nakli bekleyen hastaları da umutsuzluğa sevk edecek şekilde, yurtdışında tedavinin tercih edilmesi ve bu amaçla bağış kampanyalarının yapılması üzücü oldu” dedi (1). 

Keyfilik tamamen size ait bir yorum!

Sizin nasıl eleştiri hakkınız varsa, kalp-damar cerrahisi camiasının temsilcisinin de vardır.

ÜÇ: Bu olaydaki mesele tıbbi değildir, dolayısıyla bunun çözümü de hekimlerden beklenmemelidir.

Mesele yani “organ bağışının artırılması”, başta Diyanet, medya, akademi ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere birçok kesimin gayretiyle mümkündür.

Mutlaka bir toplum duyarlılığı yaratılması gerekiyor.

Sizin gibi değerli ve önemli bir medya mensubunun bu konuyu yazı ve televizyon programlarında olabildiğince sık dile getirmesinin çok işe yarayacağına inanıyorum.

Üstelik annenin sözlerinden Kartal bebeğimizin yurt dışına götürülüş sebebinin organ sırasının geç gelmesi değil, “Türkiye’ de bu kadar ufak bebeklere naklin zor neredeyse olmadığının” olduğu anlaşılıyor (1).

DÖRT: Satırlarımı “alınganlık” değil “hassasiyet” olarak değerlendirmenizi beklerdim.

Bu yorumunuz da “keyfi” olmuş.

Ne zaman adam oluruz?

Organ bağışı ve organ nakli tabii ki çok önemli konular ama esas mesele organ naklini ve genel manada da hastalıkları, ilaçları, ameliyatları gerekli kılan olumsuzlukların ortadan kaldırılmasıdır.

Hastalıkları önlemek her zaman tedavi etmekten daha doğru ve daha ekonomiktir.

Hem kalp-damar hastalıklarını, hem başta kanser, astım, obezite, diyabet olmak üzere “genetik olanlar” dışında tüm hastalıkları önlemenin tek bir yolu var: “Adam gibi yaşamak!” (2).

Sizin her gün sorduğunuz sorunuza cevabım şudur:

Sağlıklı olmanın hastalıklardan korunmanın tıpla alakası olmadığını, bütün meselenin “adam gibi yaşamak” olduğunu anladığımız zaman!

Selam ve saygılarımla.

Kaynaklar:

1. http://www.hurriyet.com.tr/turkiyede-ameliyat-edilirdi-40510937

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/09/04/yazilar/tip-yazilari/kolesterol/kalp-hastaliklari-ilacla-degil-adam-gibi-yasayarak-onlenir/

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Harun Yılmazcan dedi ki:

    Faydalı bir tartışma olarak gördüm.

  2. Rahmi Güven dedi ki:

    Hoş bir söyleşi olmuş Hocam,
    Başarılı çalışmalar ve sağlıklar diliyorum.
    Rahmi

  3. Abdurrahman dedi ki:

    Valla hocam gene döktürmüşsün, F.A.’ nın artık cevap vereceğini sanmam.

  4. H. K. dedi ki:

    H.K. – 11.07.2017 22:11

    ********

    Kartal bebek yaşasın
    Paran ülkede kalsın
    Organ veren olsun ki
    Almanlar hava alsın!

    Yüksekten bir atmaca
    Bu dini bir bulmaca
    Yedek organ üretmek,
    Caiz midir bre hoca?!

    Çetin dünya düzeni
    Bir olay ki yepyeni
    Dosdoğru konuşmazsan
    Hiç açma sen çeneni

Siz de yorumunuzu paylaşın: