ULUSLARARASI OYUNLAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yeniçağ’ da Burhan Ayeri‘ nin köşesinden:

Oğuz Haksever’in yönettiği NTV’nin Yakın Plan‘ında konu beslenme idi. Katılımcıları görünce “bu kaçmaz” dedim. Nitekim ortaya konanlar hayli ilginçti. Yağ tröstleri, başta uluslararası kuruluşların dolapları iyi anlatıldı. Bugün de varlığını devam ettiren bir şirket ampulün icadıyla birlikte elindeki malzemeyi neye dönüştürüyor biliyor musunuz; “yemeklik yağa”. Oysa bunları daha önce mum ve kandil yağı imalatında kullanıyorlardı. Anlayın işte.

Dr. Alp Sırman‘ın söylediklerine göre bu tip kuruluşların taktiği önce rakiplerine bip atmak. Tereyağı ve zeytinyağını karalayarak işe nasıl giriştiklerini de hatırlayın. Sonra kendi uydurduklarını pazarlıyorlar. Hayvansal yağlar da yıllar yılı böyle karalandı. Neyse ki geç de olsa zeytinyağının değerini anladık. Ama aradan 70 yıl geçti. Tereyağında da aynı durumdaydık.

Dr. Yavuz Dizdar, “Kampanyalar öyle bir hale geldi ki, köylüye kutu süt ve çiftlik tavuğu satmaya çalışıyorlar” dedi. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya göre ise, “şimdilerde ortaya atılan glütensiz beslenme yaygarası” yeni tezgahın bir parçası.

Rejim konusu

Vitrinlenen çeşitli diyetlerin durumu da farksız. “Üç ana, üç ara öğün” formülü tamamen uydurma. İşin bir de hap ticareti yapanları var. Dünyanın tek sütten yapılan, en yararlı ürünü “Afyon kaymağı”nı İngilizler keşfetti ve yiyor. Bize “Avokado” drajeleri yutturuyorlar.

Kalori konusu da evlere şenlik

Aslında yakılan kalorinin yüksekliği değil kalitesi önemli. İnsan soba mı? Bunu hesaplayan yok. Bağırsakların değerinin yeni yeni anlaşıldığı dönemdeyiz. Bu sistemin insana etkisinin beyin kadar değerli olduğunu çok şükür fark edebildik. Doğru beslenmemenin ruh sağlığını bozduğu ispatlandı.

İnsanın sağlıklı olması kilosuna da bağlı değil. Herkesin yapısı ayrı. Burada verilen akvaryum örneğini beğendim; “Balıklara hangi yem verilecek tartışması yapıyoruz. Oysa havalandırma başta yaşam şartlarını sağlayan hiçbir şey yok”.

En çok hoşuma giden sözlerden birini Prof. Dr. Küçükusta söyledi; “Kendinizi fazla kurcalattırmayın”. Galiba uzun yaşamanın sırrı burada yatıyor. Düşünün kanserin her yıl iki kere çaresi bulunuyor. Yine her sene iki kez aşısı yapılıyor. Anlayacağınız ilaç sanayii insanlarla top gibi oynuyor. Kazancına milyarlarca dolar daha ekleme tezgahında.

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/bir-sen-eksiktin-44151yy.htm

Siz de yorumunuzu paylaşın: