KOKOREÇ MUTLULUK VERİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yavuz Dizdar’ ın söyledikleri bağırsak “dumanı üzerinde iken” yani hayvan kesilir kesilmez, temizlenmeden, pişirilmeden yendiği zaman geçerlidir.

Hatta içinde gaitada varsa daha da faydalı olur ki buna halk arasında ne dendiğini yazmam burada yakışık almaz.

Yıkanan, haşlanan ve ateşte kızartılan bağırsakta hangi bakteri hangi serotonin kalır merak ettim.

***

Sözcü’ nün haberi:

Serotonin hormonunun insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi verdiğini, eksikliğinde ise depresyona yol açtığını belirten Dr. Dizdar, “Bağırsak ve beyin en büyük serotonin kaynağıdır. Azaldığı takdirde depresyon meydana geliyor zaten. Kokoreç bütün alerjilere etki edecek kadar fayda sağlar. Yani uyumla ilgili ne kadar sorun varsa ona etki eder” dedi.

“KOKOREÇ BÜTÜN ALERJİLERE İYİ GELİYOR”

Günümüz hastalıklarının önemli bölümünün bağırsak florasının bozulmasına bağlı olduğunu dile getiren Dr. Dizdar, “Bunların içinde otizm, alerjiler, romatizma gibi hastalıklar sayılabilir, bunlara olumlu etki eder. Kuzu ya da insan, bağırsak floraları arasında büyük fark yoktur. Dolayısıyla hastalık floranın aktarılmasından olumlu etkilenebilir. Bağırsaklar ayrı bir sistem oluşturuyor bu sistemin içerisinde mikroorganizmalar var. Bunlar bağırsaklarla birlikte çalışıyor eğer mikroorganizma olmazsa insanoğlu yaşayamaz. Daha doğrusu anormal bir şeye dönüşür. Kokoreç florayı içinde tutuyor. Florayı dışarıda tutamıyorsun, saklayamıyorsun. Bağırsak florası anneden bebeğe aktarılır, bebekten kendi çocuğuna aktarılır ama dışarıda saklanamıyor. Bu kokoreçte var sadece” diye konuştu.

“BAĞIRSAKLAR DAHA İYİ ÇALIŞIYOR”

Kokoreç yendiğinde mikroorganizma desteğinin dışarıdan alındığını söyleyen Dr. Dizdar, “Eksilme ve denge bozukluğu varsa, bu desteği dışarıdan alıp hafif bağırsakları mülayim hale geçirebilir ama hiç bir önemi yok. Flora değişiminden kaynaklanıyor ve bununla birlikte bağırsaklar daha iyi çalışmaya başlıyor” ifadelerini kullandı.

“KOKOREÇ AĞIR ATEŞTE PİŞİRİLMELİ”

Kokorecin ağır ateşte pişmesini gerektiğini aktaran Dr. Dizdar pişirme metoduna ilişkin de şöyle konuştu:

“Kokoreç dönerek pişirmek anlamına geliyor. Evde yapılabilir bir şey değil. Merak eden pişirebilir ama içerisindeki yağın pişme sırasında eriyip aktığı için çok yağlı kalmıyor. Evde bunu yapabilmek için ona uygun aparey lazım yoksa yağı içinde kalır. Ağır ateşte pişirilmesi gerekiyor. Kokoreççilere zaten dondurulmuş olarak geliyor ve bir parti haşlanmıştır, ondan sonra  kızartma işlemi yapılıyor. Ağır ateşte olmadığı zaman  kokoreç içine işlemez. Bazı yerler hata yapıyor dışını yakıyorlar içi pişmiyor öyle olmaz, ağır ateşte ve ateşin uzağında olacak ya da ateş biraz geçmiş olacak yavaş yavaş pişecek.”

“SIFIR HİJYENE İNDİRMEYE ÇALIŞILIRSA KOKOREÇLİĞİNİ YİTİRİR”

Kokorecin bozulmaya çok açık olduğunu belirten Dr. Dizdar, “İnsanların hijyen takıntısı var ama bir yere kadar. Pşirme işlem hemen yapılmak zorunda kokoreççiler ‘bir gün suda bekliyor’ diyor ama hiç zannetmiyorum. Çünkü kokoreç bozulmaya çok açıktır. Hemen temizliği yapılıp içi açılır, sonra yıkanır arkasından zaten sarılıp haşlanıyor; temizliği bu kadar. Sıfır hijyene indirmeye çalışırsan kokoreçliğini yitirir” dedi.

Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2017/saglik/dr-yavuz-dizdar-kokorec-mutluluk-verir-2097735/

Yazı için 12 yorum yapılmış:

  1. Kamran dedi ki:

    Olmaz olsun böyle mutluluk.

  2. Nuran dedi ki:

    Yavuz Hoca gene alçaktan uçmuş, ama Allah’ tan alçaktan uçmuş Allah korusun burun üstü çakılırdı yoksa.

  3. Yusuf İzzet Konyalı dedi ki:

    Yavuz Bey iyice dağıtmış, hadi diyelim ki bağırsakların yıkanması (ki deterjanlarla sabunlu sularla yıkanıyor) haşlanması, sonra da kızgın kömür ateşinde döndüre döndüre kızartılması serotonine dokunmadı. İyi de bu yiyen insanın bağırsaklarından olduğu gibi serotonin olarak geçer mi? Yavuz Bey kokoreçi fazla kaçırmış olmalı.

  4. turhan akışık dedi ki:

    Fekal transplantasyonun etkinliği, bugün başta bağırsak hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kanıtlanmıştır ama bunun kokoreç yeme ile bir ilgisi yoktur. Kokoreç evet faydalıdır, evet mutlaka yenmelidir, evet lezzetlidir ama hepsi bu lütfen daha ileri gitmeyelim ayıp oluyor Yavuz Hocam.

  5. HATİCE dedi ki:

    Her gün televizyona çıkıp konuşursan saçmalamak kaçınılmaz olur. Biraz da sumayı bil, kredini bitirme yazık etme kendine. Aynı uyarım Canan Karatay için de geçerlidir. Taş yerinde ağırdır.

  6. Ahmet Rasim Küçükusta dedi ki:

    Yavuz Dizdar’ ın cevabı:

    Bu bakteriler ister istemez tamamen uzaklaşmıyor, gaitadan çok mukoza altında yaşıyorlar, gömülü “bacteroid” formlar.

    Bunların da tamamen hasara uğramadıkları açık, zira yiyince gerçekten fizyoloji değişiyor. Benzer gözlem Hipokrat tarafından da zamanında bildirilmiş. Serotoninin sıcaklığa karşı duyarlılığı ise tartışılır, Değerler saflaştırılmış form için şöyle:

    Erime noktası: 121 °C
    Molar kütle: 176,2151 g/mol
    Kaynama noktası: 416 °C

    Ama çikolatada da olduğu ve bağırsakta çok bol bulunduğu düşünüldüğünde fazla bir etkilenme olmaz görünüyor.

  7. Ahmet Rasim Küçükusta dedi ki:

    Yavuz kardeşime cevabı için teşekkür ediyorum, “kokoreç yemiş kadar mutlu oldum” ama argümanları bana tatmin edici gelmedi.

    Şu sorularıma cevap verirse ben de okuyucularım da aydınlanmış olurlar.

    BİR: Temizleme, haşlama veya kızartma işlemlerine rağmen bağırsaklarda bakteri kalmış olması mantıklı ama hangi bakteriler hangi miktarda kalıyor, asıl önemli olan bu. Bunu ortaya koyan bir araştırma var mı?

    İKİ: “Bacteroid form” tabirinin ne anlama geldiğini bilmiyorum. Bacteroides’ in kısaltması olduğunu sanmıyorum, muhtemelen “bakteri gibi” manasında. Belgelendirilmesi gereken bir tabir.

    ÜÇ: Mukoza altındaki bakterilerin hasara uğramadıkları iddiası da kabul edilebilir gözüküyor ama “fizyoloji değişiyor” sözü çok geniş kapsamlı. Ne, ne kadar değişiyor ve bu değişimi kokoreçteki diğer besin unsurlarını ihmal ederek sadece bacteroid’ lerle ilişkilendirmek mantıklı mı?

    DÖRT: Gözlemler elbette çok değerlidir ama bunun delillendirilmesi gerekir. İspatı olmazsa bu sadece kişisel bir inanç safhasında kalır.

    BEŞ: Kokoreci ben de çok severim, fırsat buldukça yer ve gerçekten mutlu da olurum fakat bu mutluluğun bakteroidler veya serotoninle ilgili olduğunu sanmıyorum.

    Mesela, kokoreç yedikten sonra kanda serotonin seviyesi artıyor mu yoksa bu mutluluk “anormal lezzetli bir gıdanın” yenmesiyle mi alakalı?

  8. N.T: dedi ki:

    Kokoreççi dükkanının önünden geçmeye korkarım, kokusu bile bitirir adamı, yemeden duramam. Serotonin merotonin değil bunun sebebi, kokorecin ta kendisi.

  9. Nihal dedi ki:

    Asla yemedim ve yemem de. Bir de boza var asla içmedim içmem de.

  10. Günay dedi ki:

    Mutsuz olmaya razıyım, ben de yemeeeem.

  11. Ahmet Rasim Küçükusta dedi ki:

    Yavuz Dizdar’ ın cevabını “Etıbba Diyor ki” bölümünde okuyabilirsiniz.

    KOKOREÇ, KARNIM AÇ DÜRTÜSÜNÜN ÖTESİNDE BİR TERCİH SEBEBİ:

    http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/11/22/hakkimda/kokorec-karnim-ac-durtusunun-otesinde-bir-tercih-sebebi/

  12. faik dedi ki:

    kokoreç huzur, çikolata mutluluk.

Siz de yorumunuzu paylaşın: