HER DERDE DEVA ŞİFALI OTLAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Milliyet’ te Güngör Uras‘ ın yazısı:

Soğuklar başladığında şifalı otlara ilgi artar. Şifalı otlar genelde “tıbbi aromatik bitkiler” olarak adlandırılıyor. Sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam arayışı günümüzde “İyi Yaşam” olarak adlandırılıyor. İyi yaşamın amacı daha sağlıklı, daha güzel, daha uzun yaşam…

Doğal ve bitkisel beslenme, “İyi Yaşam”ı destekliyor. Çünkü bitkiler sürdürülebilir yaşam için gerekli olan oksijeni ve besini sağlayarak sağlığı koruyabiliyor.

Modern tıpta kullanılan pek çok ilaç bitkilerden elde ediliyor. Şifalı otların, bitkilerin tedavi amaçlı olarak (tıbbi bitkilerle tedavi), alternatif tıp (tıbbi tedavi) yerine değil, “tamamlayıcı tıp” alanında kullanılması gerekiyor.

Büyük bir pazar

Şifalı otlar diye küçümsüyoruz ama dünyada 100 milyar dolarlık bir tıbbi aromatik bitkiler pazarı var. Dış ticaret büyüklüğü 12 milyar dolar. Türkiye’de tıbbi aromatik bitkiler pazarı 2.5 milyar TL’lik kısmı bitki olarak, 1.5 milyar kısmı işlem görmüş olarak 4 milyar TL büyüklüğünde. Bu rakamlara pazarlarda ve manavlarda satılan şifalı otlar dâhil değil.

Türkiye’de şifalı otları satan 6.500 aktar var. Şimdilerde aktarlara eczaneler ve sadece işlenmiş ürün satanlar da rakip oldu. Bunlara medikal (tıbbi) market deniliyor. Medikal market sayısı da 4 bini aştı. Bu bilgileri Bilge Kaykubat’ın İzmir Ticaret Borsası için yaptığı araştırmadan aktarıyorum.

İlacın yeri başka

Tıbbi aromatik bitkiler “tek başlarına ilaç değil.” Vücutta bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsleri öldürmeye veya virüslerin neden olduğu iltihap etkenlerinin gücünü kırarak, hasarı önlemeye yarıyor.

Tıbbın babası Hipokrat, elma sirkesi ile balı karıştırarak, soğuk algınlığını ve öksürüğü geçirmeye çalışırmış.

Her şifalı bitki her insanda olumlu etki göstermeyebiliyor. Her bitkinin vücuttaki etkisi farklı. Kullanılan ilaçlarla birleşince yarar yerine zarar verebiliyor.

Şimdi hekim sayısı, hastane sayısı bol. Hekimlere, hastanelere ulaşmak kolay ama insanlar gene de şifalı bitkilerin yararına inanıyor. İşte bu nedenle yeniden aktar sayıları artmaya başladı ama daha da önemlisi, şifalı tıbbi bitkinin işlenerek satılmasının giderek yaygınlaşması, eczane raflarını reçetesiz satılan şifalı bitki şişeleri dolduruyor.

Ispanak yalanı

Dünyanın hemen her ülkesinde yayımlanan çizgi hikâye kahramanı Temel Reis kötü insanlarla dövüşe başlamadan önce ıspanak konservesi kutusunu açar, bir kutu ıspanağı midesine indirir, hemen devleşir, önüne geleni pataklardı. Çünkü ıspanak, demir içeriği en zengin şifalı bitkiydi. Aileler yıllarca Temel Reis’i örnek gösterere, “Bak evladım, Temel Reis ıspanağı yediğinde nasıl güçleniyor. Sen de güçlü olmak için ıspanak yemelisin” diyerek çocuklarını ıspanaktan nefret ettirdiler.

Temel Reis, Elzie Chrisler Segan isimli bir Amerikalının yarattığı çizgi hikâye kahramanıdır. Ispanak üreticileri ve konservecilerinin pazarı büyütmeleri için kullanılan bir reklam çizimidir. Temel Reis ıspanağı meşhur etti. Ispanak üretenlerin ve ıspanak konservecilerinin pazar payını büyüttü ama ıspanak yiyenler acaba Temel Reis kadar güçlü oldu mu?

1937’te Alman araştırmacılar, ıspanağın sanıldığı kadar demir içermediğini, demir içeriğinin yüksek sayılamayacağını, 100 g’da 2.7 mg demir olduğunu tespit etti. Ama dert etmeye değmez. Bilim adamlarına mı inanacağız, Temel Reis’e mi? Temel Reis ıspanağı yediğinde nasıl güçleniyorsa biz de bol, bol ıspanak yemeliyiz ki güçlenelim… İşte sizlere bir “şifalı bitki” hikâyesi…

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: