BÜYÜK ŞEHİR ADAMI HASTA EDER!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Kuzey Ekspres’ te Osman Necip Sevinç‘ in yazısı:

Büyük şehir adamı hasta eder! Durun durun yalnız bizim ki değil hemen hemen tüm büyük şehirler adamı hasta eder. Her ne kadar bizim ki gibi asbest çimentolu borulardan hala su içenlerin, kirli hava soluyanların, yollarda mazot yakan arabaların eksoz dumanı ile yaşayanların ve fütursuzca yeşil alanları beton dolduranların, meydan parkına kancalı(!) büfe koyup hicap duymadan bunu savunanların yaydığı stres ile daha fazla hasta olsak da tüm büyük şehirler hasta ediyor.

Zira yaşamımız değişti. Modern hayatın dayattığı adalet ve özellikler kimyasallar kanser veya birçok hastalığın nedenleri. Bir kere insanların çoğu kapalı mekanlarda oturarak çalışıyor. Eskiden para kazanmak için kaslar kullanılırken, artık kafa ve çene çalıştırılıyor. Yol yürümediğimiz gibi, merdiven de çıkmıyoruz. Araba, asansör her yerde. Evlerimiz, iş yerlerimiz elektronik aletlerle dolu. Bilgisayar, tv, telefon, mikrodalga fırınlar, klimalar, makinalar… v.s. uzaktan kumandalar ise hareketimizi son derece kısıtlandı. Obezite salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Hazır gıda tüketimi son derece arttı. Evde yemek yapmak artık işten eve gelen yorgun kadın için çile. Ne hamur açan, ne de börek yapan kadın kaldı, ne domates kaynatıp salça yapanlar, ne de pilav için pirinç seçenler. Birbirlerine öğünerek kek, börek, pasta tarifi veren kadınların yerini, artık pastane, börekçi, kafe telefonu verenler aldı. Annelerimizin günlerini alan yemek işi mikrodalga da iki dakika da pişirilen yemeklere kaldı. Evde aile yaşamı, televizyon başında ki birliktelikte sağlanır oldu. Bu arada iki üç tv li evlerde parçalandı.

Her nimetin birde külfeti var. Yaşam daha rahat oldu ama hastalıklar arttı. Sezaryen doğumlar çoğaldı, anne sütünün yerini mamalar aldı. Çocuklarımızın sık kullandığı antibiyotikler, katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler, hazır gıdalar, daha fazla alerjene, toksik maddeye ve kimyasallara maruz kalınması, elektromanyetik kirlilik… hepsi sağlımızı yakından etkiliyor. Tabii olumsuz olarak. Alerjiden astıma, kanserlerden kalp damar hastalıklarına, obeziteden sinirsel ve psikolojik alanlarına kadar pek çok hastalığın modern yaşamın faturası olarak karşımıza çıktığı bir gerçek.

Uzaktan kumandalar hareketsizlik nedeni. Uzun süre hareket etmeden oturmak kan akımının yavaşlaması ve kanın bacak toplar damarlarında birikmesine neden olur. Otururken bacaklar sarkıldığı için kan akışı yavaşlar ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Bacak damarlarında ki pıhtılar buradan koparak akciğer damarlarını tıkadı mı, akciğer embolisi denen hastalığa neden olurlar. Bunu önlemek için uzun süreli oturduğumuzda bacaklarımızı sarkıtmayın, aksine yükseğe koyun, uzaktan kumandayı mümkün olduğunca az kullanın, çok sıkı çoraplar giymeyin, düzenli yürüyüş ve egzersiz yapın gibi bir dizi önlemleri öneriyor Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta.

Son olarak yaşamınızdan bir kesit ile bitireyim. Bir yaz tatilinden eve döndünüz. İşin ilk günü üstünüze bir titreme, ateş, halsizlik geldi. Klima ateşine tutulmuş olabilirsiniz. Diyelim atlattınız. Ama çalıştığınız, binada ki açılmayan pencereler, güneşsizlik, merkezi ısıtma, odalarınızın havasını kirletiyor. Buda baş ağrısı ve uyuşukluk yapıyor. Doktorunuz teşhisi koydu. Hasta bina sendromu! Eve git, dinlen dedi. Eve geldiniz hanımın kedisi koltukta uyuyor. Birden kaşınıp kabarmaya başladınız. Meğer kediye allerjiniz varmış. Onu saldınız. Gofret çekti canınız. Mutfağa girdiniz. Aman dikkat. Janjanlı paketin içinde ki aspartam ve benzoik asit, hiper aktiviteye yol açabilir.  Bu kadar da olmaz demeyin, siz en iyisi cepten doktorunuzu arayın. Yok yok bunu da yapmayın! Çünkü cep telefonları astımı, saman nezlesini ve egzamayı tetikleyebiliyor. Evet şehirli olmanın bir bedeli var. Hele hele de iş bilmez ama bilmediğini bilmez insanları işbaşına getirdiğiniz büyük şehir de yaşıyorsanız, Allah’ım neydi günahım şarkısını sık mırıldanırsınız.

 

Kaynak: http://www.kuzeyekspres.com.tr/buyuk-sehir-16734yy.htm

 

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Hayati Binler dedi ki:

    Bizimkiler büyükşehir iyice hasta etsin, adamı öldürsün diye vahşi kapitalizmin vahşi yığılma ortamları olan kule ve rezidansları şehirlere dolduruyorlar. Şehirlerin mezartaşları olan bu kuleleri hiç utanmadan habire dikiyorlar. Bir yandan zavallı insanoğlu ölürken, diğer yandan şehirlerimizi de öldürüyorlar. Bunu da güya iyi bir şeymiş gibi övünerek anlatıyorlar. Yazık.

  2. enes kiziltepe dedi ki:

    “de” ve “ki” eklerini dogru kullanmayi hala ögrenemediniz mi?

  3. faik dedi ki:

    hayaller köy, gerçekler şehir.
    *
    yine ölüm. yine gitti bir komşu. sıra geliyor yavaş yavaş.

    komşu ölürken “boşver” demiş.

    öyle de böyle de ölüm var, boşver.
    *
    youtube;
    zümra zülal çalış – hastane önünde incir ağacı

Siz de yorumunuzu paylaşın: