BAĞIŞIKLIĞIMIZI GÜÇLÜ KILMAK KENDİ ELİMİZDEDİR, KİMSENİN ELİNDE DEĞİLDİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:

BAĞIŞIKLIĞIMIZI GÜÇLÜ VE SAĞLIKLI KILMAK VE DE HASTALIKLARI ÖNLEMEK KENDİ ELİMİZDEDİR, KİMSENİN ELİNDE DEĞİLDİR

Her organizmanın hücresel düzeylerde ve hormonal düzeylerde, bütün vücut mikrobiyomları ile birlikte işlev gören korunma mekanizması vardır.

Bütün canlı organizmalar, hayatta kalabilmek amacıyla gerek fizik, gerek ruhsal açıdan, bedeni korumak amacıyla silahlarla zaten donatılmıştır. Asırlardan beri hayatta kalabilmemiz doğal olan bu mekanizmaların, bozulmamış, kurcalanmamış olan bu mekanizmaların birlikte, ahenk içinde çalışması ile mümkün olmuştur.

Yaşadığımız ortamda bulunan bir çok madde hücrelerin normal DNA’sını bozarak, bağışıklık sistemimizi zayıflatıp GRİP ya da başka bir çok infeksiyonları kapma riskini artırmaktadır.

Havamız, suyumuz, toprağımız, yiyeceklerimiz, kirlenmiş ve bozulmuş ve doğallıklarını kaybetmiş durumda. Sigara dumanı, medikal radyasyon, elektromanyetik kirlenme, en başta tarım zehirleri olmak üzere çevremizi saran kimyasal toksinler, obezite, sentetik hormonlar, virüsler, bakteriler, parazitler ve de beslenme yetersizlkleri, beslenme bozuklukları, gıda endüstrisinin katkı maddeleri,yanlış tedaviler, gibi bir çok etken, bağışıklık sistemlerimizi zayıflatmak için adeta birbirleriyle yarışıyor.

Bir çok yeni antibiyotik, antivirütik ajanlar, gelişmiş olduğu halde, son yıllarda, mantar gibi artan infeksiyonların, kuş gribi, domuz grib vs. griplerin artmasının nedenleri, artık anlaşılıyor ki kuşlar, tavuklar ve domuzlar değildir. Hayvan dostlarımızı boşuna suçlamayalım lütfen.

Örneğin, senelerden beri şuursuzca kullanılmakta olan antibiyotikler, antivirütük ve antiparazit ajanlar, ilk etapda infeksiyonları gidermektedir. Ancak organizmanın normal bağışıklık ve immün sistemlerini alt üst ettikleri, immün sistemini zayıflatıklarından dolayı, bir süre sonra daha ciddi bir sorun olarak, bu ajanlara direnç kazanmış infeksiyonların tekrar ortaya çıkmasına ve çoğalmasına da neden olmaktadır.

İnfeksiyonların ve GRİPLERİN ortaya çıkması, yukarıda anlatmış olduğumuz nedenlerle, bağışıklık VE İMMÜN sistemimizin çökmesinden kaynaklanmaktadır. Tarihe bir göz atacak olursak, uzun süren büyük savaşlar sırasında, salgın olarak ortaya çıkan ve milyonların ölümüyle sonuçlanan, örneğin ispanyol gribi gibi salgınların, beslenememe, stres, uykusuzluk, göçler, vs. gibi organizmaların zayıflaması sonucu, bir çok etkenin bir arada ortaya çıkması sonucu geliştiğini görmekteyiz. Yedi seneden beri Suriye’de süre gelen iç savaş sonucu da gözlerimizin önünde değil mi?

İnfeksiyonlar, ve gripal infeksiyonlar, sağlıklı ve güçlü, optimal çalışan bir bağışıklık ve immün sistemi olan vücutlarda yerleşme, gelişme imkanı bulamazlar.

Optimal düzeyde çalışan güçlü, zayıflamamış BAĞIŞIKLIK VE İMMÜN SİSTEMİMİZ, mükemmel çalışan bir makinedir. Bir organizmanın tüm fonksiyonlarını regüle etme özelliğini taşımaktadır. Yabancı bir çok istilacıları, etkenleri rahatlıkla yok edebilir ve organizmada oluşan tehlikeli zararlı hücreleri de yok edebilme özelliğine sahiptirler. Diğer bir anlatımla, bağışıklık sisteminin mükemmel bir şekilde görevini yerine getirdiği organizmalarda immün sistemde bulunan hücrelerin tümü, aktive olarak, yabancı istilacılara karşı savaşa başlar, onlarla mücadele eder ve onları yok edebilirler.

Eğer bir organizmada, bağışıklık sistemini güçlendirecek tüm ögeler bulunuyorsa, infeksiyon ve grip hastalıklarını başlatan bakterilr, virüsler de vücutta çoğalma ve de yayılma imkanı bulamazlar.

O halde, ŞEYH EDEBALİ’nin de dediği gibi:

TOPRAK SAĞLAM VE SAĞLIKLI DEĞİLSE, EKTİĞİMİZ HİÇ BİR TOHUM YEŞERMEZ.

TOPRAĞIMIZI, YANİ VÜCUDUMUZUN SAĞLIKLI OLMASINA ÇALIŞACAĞIZ, ÇABA SARF EDECEĞİZ !

Senelerden beri, yürütülen bilimsel araştırmalara harcanan binlerce dolarlar, ya da binlerce dolarlar harcanarak geliştirilen ilaçlar, geliştirilen AŞILAR, toprağımızın yani vücudumuzun, bağışıklık sistemini güçlendirme amacıyla harcanmamıştır ve harcanmamaktadtır.

Bağışıklık sistemi zayıflamış olan bir organizmada, immün sistem hücreleri zayıflamıştır, hormonal koruma sistemleri zayıflamıştır. Tüm vücutta bulunan mikrobiyomlar, barsaklarda ve cildimizde, saçımızda başımızda bulunan tüm dost bakteri ve virüsler alt üst olmuştur. Yani, birlikte asırladan beri yaşamakta olduğumuz dost bakteriler ve virüsler azalmıştır veya yok olmuştur. Onların azalması ya da yok olmasıyla, yabancı organizma ve bakteri, virüslerle savaşacak askerlerimiz de yok olmuştur. Bir organizmada, immün system hücrelerinin artık % 90 oranında, barsak hücrelerinde, üretildiği gösterilmiştir.

Bir çok bilimsel araştırmalar, infeksiyonlara yakalanmama ve GRİBE yakalanmamanın çok kolay yöntemleri olduğunu göstermiştir.

SIRALAYALIM:

1. Sigara bırakılacak, sigara dumanı bile immün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

2. Sentetik bütük kimyasallar vücuda girmeyecek. İmmün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

3. Rafine unlar, rafine şekerler, rafine tuzlar, şekerli gazlı içecekler tüketilmeyecek. İmmün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

4. Ağır metalleri vücudumuza sokmamaya gayret göstereceğiz. (civa, aliminyum, kurşun vs.) İmmün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

5. Radyasyonlardan uzak duracağız. Her türlü radysyon, çevresel elektromanyetik dalgalar, hücrelerimizde DNA’yı bozarak, immün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

6. Transyağlar içeren, tüm hazır ve pakete girmiş, endüstrinin üretttiği yiyeceklerden uzak duracağız. İmmün sistem hücrelerini, zayıflatıyor ve yok ediyor.

Doğal yaşamaya özen göstereceğiz. Ellerimizi sık sık zeytin yağlı sabunla yıkayacağız, açık havada yürüyeceğiz, sevdiğimiz bir aktiviteye katılacağız, sevdiğimiz bir müziği dinleyeceğiz.

Bağışıklık sistemimiz güçlendirmek amacıyla, gerçek ve hakiki prebiyotik ve probiyotik içeren doğal besinler tüketeceğiz. Doğal PROBİYOTK köy yağları, soğuk sıkım zeytin yağı, zeytin, ev yoğurdu, ev sirkesi tüketeceğiz. Yağlı etler, balıklar tüketmemiz gerekiyor.

Kış aylarında GRİP olmamak amacıyla, lahana, turp, kereviz, karnabahar, pırasa gibi, PREBYOTİK olan kış sebzeleri tüketeceğiz.

TURP YERSENİZ TURP GİBİ OLURSUNUZ !

Bir tutam maydanoz ya da bir tutam taze nanede şeker yüklü olan bir portakaldan, daha fazla C vitamin bulunduğunu bileceğiz, ve tüketeceğiz.

Hastaların ve yaşlıların, vitaminlerini ve immün hücre ve hormonlarını güçlendirecek ögelerini ölçerek takviye almalarını da sağlayacağız:

1. Magnezyum, Potasyum, Sulfur

2. B1, B6 ve B 12 vitaminleri

3. C ve D vitaminleri

4. Çinko, İyod, Selenyum gibi MİKRO besinlerin kan düzeylerini optimize etmemiz gerekiyor.

Bir organizmada, yukarıda saydığımız bu MİKRO ve MAKRO beslenme öğeleri eksik olduğu süre, immün sistem hücrelerimiz ve hormonlarımızın optimal düzeyde çalışmaları mümkün değildir, mümkün olamaz.

İmmün sistem hücre ve hormonları optimal ve sağlıklı bir şekilde çalışmayan kişilere GRİP AŞISININ da bir yararı olmaz.

GRİP AŞILARININ, neden faydası olmadığını, neden işe yaramadığını, senelerden beri, Prof. Dr. Alişan Yıldıran ve Prof. Ahmet Rasim Küçükusta detaylı bir şekilde, bir çok kaynak gösterek uzun zamandan beri açıklamakta ve dile getirmekteler.

SÖZÜN ÖZÜ:

BARSAKLARDA BULUNAN 300 TRİLYON MİKROBİYOM YOK OLURSA, CİLDİMİZDE BULUNAN 300 TRİLYON DOST VİRÜS VE BAKTERİ YOK OLURSA, YANİ İMMÜN SİSTEM ZAYIF OLURSA, YANİ İMMÜN SİSTEMİN ÇÖKMÜŞ OLDUĞU ORGANİZMALARDA HİÇ BİR AŞININ FAYDASI OLMAZ.

EN UCUZ VE EN KOLAY YOL, DOĞAL YÖNTEM VE UYGULAMALARLA İMMÜN SİSTEMLERİMİZİ GÜÇLÜ KILMAK OLMALIDIR.

Kaynaklar:

1. American J of Industrial Medicine. December 2010; 53(12): 1197-1206.

2. Env. Health, Perspectives. March; 2006;114(3):379-385.

3. Am j of Clin Nutr. Nov.1180-84. 1973.

4. N Engl J Med 2007; 357:2277-2284.

5. Gastroenterology pii: S0016-5085(13)00292-8. Doi: 10.1053/j.gastro.2013.02.043 (March 1, 2013).

6. Gut Pathogens 5, no.1 (March 18, 2013).

7. Neurogastroenterology and Motility.23, no. 3 (March 2011): 187-92.

8. The Vitamin D Solution: New York: Hudson Street Press, 2010.

9. Nature, Jan 22, 2009; 457(7228): 480-84.

10. Nature, Dec 21, 2006; 444(7122): 1518-23.

11. Inf Dis Obstet Gynecol, 2007; (35387): 1-8.

12. Clin Infect Dis 2008; 46 (suppl 2): S104-S111. 13. http://www.ncbi.nih.gov/entrez/eutils/elink.fcgi?dbfrom=pubmed&retmode=ref&cmd=prlinks&id=19043404.

14. http://dx.doi.org/10.1067/mai.2001.118130.

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Turgay Karakoç dedi ki:

    Hocam merhabalar, yazınızla ve korona virüsle alakalı olarak; Burçak tohumlarından elde ettiğim organik ve katkısız “Burçak Kahvesi” bağışıklığı yani immun sistemi kuvvetlendiriyor. İnsan sağlığına onlarca faydası olan Burçak hakkında insanlara bilgi verirseniz sevinirim. Elimizde olan Türkiye’de yetişen bu önemli bitkiyi ve PATENTİNİ aldığımız kahveyi Türk İnsanına ve ülkemiz ekonomisine kazandırmaya çalışıyorum. Konya’dan selamlar. İyi çalışmalar.

Siz de yorumunuzu paylaşın: