SÖZDE TIP… LAFTA TEDAVİ… GÜYA İLAÇ!..

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Uz. Dr. Dinçer Erdinç’ in yazısı:

Tıp camiasında 25 yılını tamamlamış bir tıp bilimi insanı olarak..

Batı tıbbının insanıma reva gördüklerini hazmedemiyorum..

Hacettepe İngilizce Tıp Fakültesinde bir Profesör hocamın, kadınlardaki iyi huylu rahim tümörü olan miyomların, gereksiz yere ameliyat edildiğini vurgulamak için söylediği “Ultrason icad oldu, mertlik bozuldu” sözü aslında şunu açıklıyordu: Gelişen teknolojinin sayesinde, kadının rahmi içindeki zararsız bir miyomu gördük diye, ameliyat ediyordu tıbbımız…

Elbette ki bu işte bir tuhaflık vardı.. ama öğrenciyken çıraksınızdır tıpta.. Ustanızın öğüt ve öğretilerini kabullenirsiniz kuşkusuz.. Sorgulamazsınız veya sorgulayamazsınız, çünkü şöyle düşünürsünüz;

Hocalarımız öyle diyorsa, farklı bir şey düşünmemiz söz konusu bile olmaz!

Daha da ötesi, Koskoca TIP(!) öyle diyorsa..daha ötesi ne olabilir ki?..

Çünkü zannedersiniz ki; mesela kanser ile ilgili söylenebilecek her şeyi söylüyordur tıp kitapları size… başka çaresi veya alternatifler varsa neden anlatmasın ki hocalarımız.. ve neden yazmasın ki MODERN(?) TIP kitaplarında ???

Neden?.. neden?..

Hipokrat’ın yeminini etmek o kadar çok, ama çok normaldir ki..

Hipokrat’ın hastaları nasıl tedavi ettiğinin öğretilmemesi anormal gelmez ??

Mesleğe atıldıktan sonra, bazı gariplikler fark ettiğimde araştırınca gördüm ki; 18.yüzyılın sonlarına kadar Batının temel Tıp kitabı İbn-i Sina’nın eseriymiş!..

Bir tablo çizmiş o Batılı adamlar ve orada 3 tıp devini yanyana çizmişler, ortadakinin başına kral tacı giydirmişler, sağındakine Galen solundakine Hipokrat yazmışlar ama ya ortadaki kral tacı giyen?..O kral İbn-i Sina imiş!..

Aslında en önemli konu şu..

O tablodaki 3 kişinin de (Galen,Hipokrat ve İbn-i Sina) ortak noktası ve tıbbın temel prensipleri olarak bahsettikleri-uyguladıkları düsturlar aynı kapıya çıkıyordu..

1) Önce zarar verme!.. Prospektüsteki yan etkiler listesi bunun aksinedir halbuki..

2) Hastalık yoktur hasta vardır!.. hastaya değil hastalığa göre ilaç protokolü de aksi..

3) Besinin ilacın olsun, ilacın besinin.. tıp fakültelerinde doktorlara beslenme dersi verilmemesi, tedavinin kimyasallara indirgenmesi, balın içinde vücuda şifalı neler olduğunun bile öğretilmemesi nasıl bir umursamazlık ve önemsizleştirmektir?..

Halbuki İbn-i Sina’nın hazine bilgileriyle Batı tıbbının insana faydalı bilgilerini birleştirip sentezleyerek belki “Anadolu Tıbbı-Anatolian Medicine” ekolünü biz geliştirip tüm dünyanın şifa merkezi bir ülke olacaktık !..

Ama son 5 yıl öncesine kadar Türkçe dışında bütün dünya dillerine çevrilmişti, İbn-i Sina’nın eserleri.. sadece Türkçe’ye çevrilmemişti.. ne garip!..

Halbuki, literatürde-tarihte TÜRK-İSLAM alimi olarak geçmekteydi O…

Şimdi siz karar verin hangi kavramla ilgili ciddi sorunumuz var..Türk?.. İslam?.. İlim?..

Kalın Şifa ile…

Siz de yorumunuzu paylaşın: