KANSER OLMADAN KANSER TEŞHİSİ KONABİLECEK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Antalya Genetik Hastalıkları Tanı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Duran Canatan, mikro RNA’ya bakarak kişilerin kansere yakalanma riskini ortaya koyacaklarını belirterek, “Kanser olmadan tanısı konacak, kişi ona göre testlerini yaptıracak ve takibi yapılacak” demiş (1).

Ben bu tür kanseri önceden tespit ettiği iddia edilen veya kanser riskini belirleyen testleri -özel durumlar dışında- “genel manada” gereksiz, ticari ve hatta bundan öte zararlı buluyorum.

Bu dünyada yaşayan her kişi kanser riski taşıyor

Dünyaca ünlü bilim dergisi Nature’ da yayınlanan bir araştırma kanserlerin yüzde 90’ a kadar varabilen oranlarda dış faktörlere (beslenme, radyasyon, sigara…) bağlı olarak geliştiğini ortaya koyuyor (2).

Geriye kalan yüzde 10 kanserler ise değiştirmemiz mümkün olmayan mutasyonlar sonucu ortaya çıkıyor.

Buna göre, sağlık yaşamanın icaplarını yerine getiren bir kişinin kanser riski yüzde 90 azalacaktır.

Kanser riskini yüzde 90 azaltan hiçbir ilaç veya aşı olmadığı gibi olması da beklenmemelidir.

determination of cancer tendency ile ilgili görsel sonucu

Herkesin vücudunda kanser hücresi vardır

Yaşayan her insanın vücudunda kanser hücresi vardır ve olmaya da devam edecektir.

Sağlıklı bir vücut ve bağışıklık sistemi bu kanser hücrelerini henüz bir tümör haline gelmeden yok ederler.

Buna göre de vücut tarafından yok edilecek kanser hücrelerini bir test ile belirlemenin hiçbir faydası olmaması bir tarafa bu tespitin yaratacağı stresin çok daha fazla zararı olacağı açık ve nettir.

Haberde geçen “Kişiler hasta olmadan kansere yatkınlığı ortaya çıkacak” sözüne çok güldüm.

İyi güzel de bunun için testlere gerek yok ki; yaşayan her canlıda kansere yatkınlık vardır, ancak ölüler böyle bir riske sahip değildir.

Erken teşhis her zaman işe yaramıyor

Taramalar sayesinde hayatı kurtulanlar da elbette var ama kanser erken teşhisinin de her zaman işe yaramadığı, bunların önemli bir kısmının kişide hiçbir belirtiye yol açmayacak ve ölümüne sebep olmayacak kanser teşhisi (overdiagnosis) manasına geldiği çok iyi biliniyor.

Overdiagnosis’ lerin de kemoterapi, radyoterapi, ameliyat gibi bazı durumlarda riskleri kanserden çok daha fazla olan tedavilere (overtreatment) kapı açması da kaçınılmaz oluyor.

Erken teşhis edildiği sanılan bazı kanserlerin (agresif kanserler) öyle hızlı seyredenleri oluyor ki, insanı adeta erken teşhise lanet ettiriyor.

Yüzde 90’ ı önlenebilir olan kanserlerin erken teşhisi ile zaman kaybetmek yerine önleyici tedbirlere ağırlık vermek aklın ve mantığın gereğidir.

İlgili resim

Gelelim neticeye

BİR: Kanser önlenebilir bir hastalıktır, önlenebilir bir hastalığın erken teşhisi aslında geç teşhistir.

İKİ: Erken kanser teşhis eden veya kanser riskini belirleyen testlerin esas faydası bunların üreticisi şirketleredir.

ÜÇ: Kansere yatkınlığın belirlenmesinin zararları muhtemelen kanserin kendisinden çok daha fazladır.

DÖRT: Overtreatment modern tıbbın en önemli meselelerinden biridir.

BEŞ: Kanser olmadan kanser teşhisi insanı kanserden daha fena çarpabilir.

İlgili resim

***

Anadolu Ajansı’ nın haberi:

Antalya Genetik Hastalıkları Tanı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Duran Canatan, mikro RNA’ya bakarak kişilerin kansere yakalanma riskini ortaya koyacaklarını belirterek, “Kanser olmadan tanısı konacak, kişi ona göre testlerini yaptıracak ve takibi yapılacak.” dedi.

Aynı zamanda Pediatrik Hematoloji Genetik Uzmanı olan Prof. Dr. Duran Canatan, merkezlerinde düzenlediği toplantıda, kanserin dünyada en önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu, giderek arttığını bildirdi.

Kanserin 2020’de tüm hastalıkların önüne geçeceğini vurgulayan Canatan, bu hastalığın önlenmesi için birçok çalışma yapıldığını dile getirdi.

Güncel kullanılan tümör belirteçleri çok yanlış sonuçlar verdiği için bu konuda dünyada da yeterince çalışma olmadığını kaydeden Canatan, bu nedenle mikro RNA’ları seçtiklerini belirterek, Canatan, “İlk defa 30 ay önce ‘Kanserin Erken Tanısında Mikro RNA Kitleri’ projesine başladık. Meme, akciğer, kolon, prostat, mesane, mide, pankreas ve karaciğer kanserleri üzerinde çalıştık. Kanser türlerinde en önemli 32 mikro RNA seçilerek, 8 kanser türünü 142 hasta örneğinde ve 220 sağlıklı kontrol örneğiyle karşılaştırarak, 23 bin 750 test örneği çalıştık.” diye konuştu.

Çalışılan mikro RNA’ların 23’ünün çok anlamlı bulunduğunu belirten Canatan, her bir kanser türü için ayrı ayrı çalışma yapılarak, kit haline getireceklerini söyledi.

“Kişiler hasta olmadan kansere yatkınlığı ortaya çıkacak”

Canatan, şöyle konuştu:

“Bu hem erken tanı için hem de kişinin risk analizi için çok önemli. Kişi etrafında kanserli hastalar olduğunda daha telaşlanıyor. ‘Bende var mı, yok mu’ diyor. Biz mikro RNA’ya bakarak kişilerin kansere yakalanma riskini ortaya koyacağız. Kanser olmadan tanısı konacak, kişi ona göre testlerini yaptıracak ve takibi yapılacak. Projenin ilk aşamasını tamamladık. Projenin ikinci aşamasında ise Türkiye’de ve dünyada kanser merkezleriyle görüşerek, bu kitlerin kullanılmasını sağlayacağız. Bu çalışma sayesinde kişiler hasta olmadan kansere yatkınlığı var mı yok mu ortaya çıkacak. Kanserde erken tanı çok önemli, korunma temel felsefe olduğu için hastalığın erken tanısında kullanılacak bu kitler. Bu çalışmayla kişilerin risk analizini de yapmış olacağız.”

Sekiz kanser çeşidi üzerine yaptıkları çalışmanın ayrı ayrı patentini almak için başvuruda bulunacaklarına değinen Canatan, çalışmayı kit haline getirdikten sonra yurt dışına da ihraç edeceklerini kaydetti.

Kaynaklar:

1.https://www.aa.com.tr/tr/saglik/insanlar-kanser-olmadan-tanisi-konulacak/1529996

2.http://www.nature.com/nature/journal/vaop/ncurrent/full/nature16166.html

***

EK 1 (6.6.2022): Stanford Üniversitesi’nde kendi laboratuvarında çalışmalarını yürüten Doçent Doktor Gözde Durmuş, geliştirdiği manyetik çiple, kandaki kanserli hücreleri hızlı ve ucuz bir şekilde tespit edebiliyor.

“Stüdyo VOA” yayında bu teknolojinin ayrıntılarını paylaşan Durmuş, “Bizim kanser araştırmaları üzerine yaptığımız çalışmalar, hastaların kanında gezen ve kanserin bir noktadan, bir organdan öteki organa yayılmasına, taşınmasına neden olan, nadir de olsa görülen hücreleri, kandan ayıklamak üzerine. Bu hücrelerin aslında varlığı 1900’lü yılların başından beri biliniyordu, tıp dünyasında. Ama teknolojik bazı sorunlar vardı” diye konuştu. İnsan kanında milyarlarca hücre olduğunu ancak bir kanser hastasının kanında bu hücrelerden sadece bir ya da bin hücre arasında bulunduğunu vurgulayan Gözde Durmuş, kandan bu hücreleri seçmenin teknolojik olarak çok zor olduğunu ancak geliştirdikleri teknolojik yenilikle bunun hızlı ve çabuk yapılabildiğini söyledi.

Doçent Doktor Gözde Durmuş, “Bu hücreleri iki mıknatıs arasında, sandviç denen mıknatıslar arasında uçurarak kanı görüntüleyebiliyoruz ve bu küçük alet ne yapacak, neyi ölçüyor diye soracak olursak, hücrelerin hem manyetik özelliklerini hem de yoğunluklarını çok hassas bir şekilde ölçebildiğimizi göstermişti bize, 2014 senesinde. Hepimizin bildiği gibi hücrelerin ya da bir maddenin yoğunluğu en temel özelliğidir ve kan hücrelerine baktığımızda kanser hücreleri, sağlıklı beyaz kan ve kırmızı kan hücrelerine göre çok daha hafif. Böylelikle bu iki mıknatısın arasında yarattığımız yerçekimsiz ortamda çok daha yüksek bir pozisyona uçabiliyorlar. Bizler buradaki kullandığımız aynalar sayesinde bu hücreleri kanda çok kolay bir şekilde görüntüleyebiliyoruz. Böylelikle de hastaların kanında olmaması gereken sağlıksız kanser hücreleri var mı yok mu bunu rahatça anlayabiliyoruz” dedi.

2010 yılından beri dünyanın önde gelen kanser araştırma merkezlerinde denenen cihaz, 2017 yılında kurulan bir girişimle piyasaya sunulmaya hazır hale getirildi. Durmuş, “Hem benim kendi laboratuvarımda hem de bu kanser merkezlerinde çıkan sonuçlar, heyecan verici. Özellikle araştırmacılar ya da araştırma merkezleri şu anda kullanabilirler, erişebilirler ama hastaların evde kullanmasını açıkçası tabii ki önermiyoruz. Çünkü bir teşhis yapılması için ilk başta hastane ortamında kullanılması gerekiyor. Ama benim ileride yapmak istediğim çalışmalar, bu teknolojileri evimizde kullanabileceğimiz hale getirmek üzerine yoğunlaşıyor” diye konuştu.

Erken teşhisin önemine de vurgu yapan Doçent Doktor Gözde Durmuş, “Kanser bildiğiniz gibi çok fazla aileyi etkileyen bir hastalık. Benim de kendi ailemde de ne yazık ki tecrübe ettiğimiz bir hastalık ama kanser erken yakalandığında, erken teşhis edildiğinde, tedavi edilebilir bir hastalık ve o yüzden erken teşhis önemli. Özellikle ailenizde böyle bir hastalık tarihçesi varsa ya da genetik bir bozukluk varsa teşhis edilmiş, o tarz bireylerin kendilerini daha çok kontrol etmeleri gerekiyor ama erken yakalanabilen kanser ya da diğer hastalıklar, şu andaki tıbbi yeniliklerle çok kolay bir şekilde belki tedavi edilebilecek bir yola girecek. O yüzden erken teşhisin önemine çok inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Kanser teşhisi ve tedavisinin pahalı olduğu günümüzde, Durmuş söz konusu çipin maliyetinin oldukça düşük olduğunu belirtti. Doçent Doktor Durmuş, “Bu cihazı biz laboratuvarda lego halinde bile yapabiliyoruz. İki tane mıknatısımız var. Bunlar buzdolabı üstünde kullandığımız mıknatıslar kadar güçsüz. Ama biz bu kadar güçsüz manyetik alanı değişik bir fiziksel konfigürasyonla çok daha güçlü hale getirebiliyoruz. Bu iki mıknatısı da plastik parçalarla birleştiriyoruz. Aslında bizim laboratuvardaki bize maliyeti, 1 tane çipin yapımı 5 dolar. O yüzden de aslında çok ucuza mal edebildiğimiz için ilerde ev ortamında bile kullanılabileceğine inanıyorum” dedi.

Kaynak: https://medimagazin.com.tr/hekim/turk-doktordan-5-dolarlik-ciple-kanseri-teshisi-100812

***

EK 2 (24.1.2024): İdrardan hem de erken evrede akciğer kanseri teşhisi

Metot, akciğer kanseri proteinlerini hedef alan ve solunum yoluyla uygulanabilen nanosensörlerin, bu proteinleri tespit etmesi prensibine göre işliyor.
Bu nanosensörler, evre I akciğer adenokarsinomu ile bağlantılı proteaz enzimleri tarafından hedeflenecek şekilde tasarlanıyor. Temas halinde proteazlar barkodları parçalayarak kan dolaşımına karışıyor ve idrarla atılıyor. Bir test şeridi bunları tespit edebiliyor ve batırıldıktan 20 dakika sonra sonuç alınıyor.

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Doğmamış bebeğe don biçmek gibi mi hocam?

  2. Kenan Sarıoğlu dedi ki:

    Herkes kendine göre bir yolunu bulmuş. Bilim falan bence hikaye, bütün mesele nasıl olur da daha çok kazanırız meselesidir.

Siz de yorumunuzu paylaşın: