YERLİ VE MİLLİ AŞI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Bazı ilaç ve aşılar “stratejik ürün“dür ve bunların mutlaka yerli ve millî olması şarttır.

Yoksa hiç olmadık bir zamanda ilaçsız ve aşısız “cascavlak” ortada kalabiliriz.

Domuz gribi salgınında yapılan tüm “domuzlukları” “Bu işe Bir domuzluk var” isimli kitabımda bulabilirsiniz.

İlgili resim
 
 

***

Sözcü’ de Yılmaz Özdil‘ in yazısı:

2009 yılıydı.

Domuz gribi salgını vardı.

Sağlık bakanı Recep Akdağ zart diye çıktı, “domuz gribi salgını çok ciddi boyutlarda, çok tehlikeli, 21 milyon kişiye bulaşacak, aşı yapılmazsa beş bin kişi ölecek, aşı yapılırsa bile 400 kişi ölecek” dedi.

43 milyon aşı ithal edildi.

Termal kameralar ithal edildi.

Çünkü… Meksika’da başlayan, ABD’den Avrupa’ya sıçrayan domuz gribi şiddetli ateş yapıyordu, gribe yakalanmış yolcuları vücut ısısından tespit edebilmek için İstanbul ve Ankara’da havalimanlarına termal kameralar yerleştirildi.

Gel gör ki… Dokuz milyon yabancı turistin giriş yaptığı Antalya havalimanına termal kamera koymamışlardı, maalesef giriş oradan oldu, domuz gribine ilk kurbanı Antalya’da verdik.

Panik başladı.

Nezle olup burnu akanlar “ölüyorum” diye hastaneye koşuyordu.

Her mevzuda olduğu gibi bu konuda da tam ortadan ikiye bölünmüştük, doktorların yarısı “mutlaka aşı yaptırın” diyordu, öbür yarısı “gerek yok” diyordu, kafalar allak bullaktı.

O zamanlar değerli ağabeyim Uğur Dündar’la beraber star haber’deydik, teee ABD’den canlı yayın yaptık, güya otoritedir diye Profesör Mehmet Öz’ü ekrana çıkardık, ne şiş yansın ne kebap demeye getirdi, “ben aşı yaptırdım, eşim yaptırmadı” dedi.

Kafalar iyice karıştı.

Gripten çok, korku salgını yaşanıyordu.

Sağlık bakanı yangına körükle gitmeye devam ediyordu, “beş ay kimseyle öpüşmeyin” diyordu.

Millet çocuğunu okula göndermemeye başladı.

Milli eğitim bakanlığı dezenfekte etmek için Türkiye’deki bütün okulları dört günlüğüne tatil etti, ölçüp biçip tam oraya denk getirdiler, 29 Ekim törenleri yapılamadı.

Mhp’nin eski sağlık bakanı Osman Durmuş çıktı, Akp’nin sağlık bakanını haşat etti, ithal edilen aşılarda “adjuvant” diye bir madde olduğunu, öldürücü yan etkileri olabileceğini söyledi, “Türk milleti kobay olarak kullanılıyor, bozuk aşı yapılıyor” dedi.

E hakikaten öyle görünüyordu.

ABD federal ilaç dairesi, domuz gribi aşılarında söz konusu maddeye kesinlikle izin vermiyordu, Türkiye’ye Fransa’dan ithal edilen aşılarda ise, o madde vardı.

Hatta, Almanya başbakanı Merkel’in bile ABD’de aşıyı tercih ettiği ortaya çıkmıştı.

Özellikle, hamileler ve çocuklar için riskten bahsediliyordu.

Bunlar yetmezmiş gibi, dinci basın zurt diye manşet attı, “domuz gribi aşılarında domuz hücreleri bulunduğunu” iddia etti.

Çarşı iyice karıştı.

Diyanet’in telefonları kilitlendi, “aşı olalım mı, caiz mi?” diye soruyorlardı.

Tam bu kargaşada sağlık bakanı, aşı oldu.

“Cumhurbaşkanı ve başbakan’ın da aşı olacağını” söyledi.

Ağır kriz çıktı.

Asrın liderimiz o zamanlar başbakandı, tepesi attı, sağlık bakanı’nı çocuk azarlar gibi azarladı, “ben aşı olmayı düşünmüyorum, bu iş cebren olmaz, kimseyi zorlayamazsın, haberim olmadan benim adımı vermişsin, hemen laflarını düzelt” dedi!

Asrın liderimizden fırçayı yiyen sağlık bakanı, dut yemiş bülbül gibi oldu, bir daha aşı kelimesini bile kullanmadı.

Asrın liderimiz aşı maşı olmam deyince, yalaka medyamızdaki domuz gribi haberleri bıçak gibi kesildi.

Hergün manşet olan haber, o dakikadan itibaren artık tek sütun haber bile yapılmadı.

Resmen domuz gribinden ölenlere bile “grip değil, zatürreeden öldü” diyorlardı, ölenlerin hangi şehirlerde öldüğünü yazmak bile yasaklandı.

Peki bu tartışmalı aşılar ithal edilirken, sayın hükümetimizin aklı neredeydi?

Asrın liderimizin canı can da, milletin canı patlıcan mıydı?

Bu tarihi skandalın sebebi, muamma olarak kaldı, akp’nin diğer tüm skandalları gibi halının altına süpürüldü.

Sadece dört milyon kişi aşı oldu.

Geriye kalan milyonlarca aşı Filistin’e gönderildi, asrın liderimizin yaptırmayı reddettiği aşılarla din kardeşlerimize jest yapıldı!

10 yıl sonra, 2019…

Asrın liderimiz, tıp dünyası kurultayında konuştu.

“Yerli aşı üretmeye kararlıyız, vatandaşlarımızın bazılarının yabancı menşeli aşılara mesafeli yaklaştığını görüyoruz, aşıları halkımızın hassasiyetlerine uygun şekilde üreteceğiz” dedi.

İnsan merak ediyor tabii… Acaba yabancı menşeli aşılara mesafeli yaklaşan vatandaşlarımızın bazıları kim?

Dolayısıyla, yandaş medyayı uyarıyorum…

Yerli ve milli aşı icat edilene kadar, başınıza iş almayın, hassasiyetlere uygun manşetler atın, sakın sadece domuz filan demeyin, kışın memlekete gelecek olan gribe “helal domuz gribi” adını verin!

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/yerli-ve-milli-asi-5426010/

Siz de yorumunuzu paylaşın: