YARIM ASIRDIR ZEHİR YİYORUZ!..

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Sözcü’ de Uğur Dündar‘ ın yazısı:

Yıl; 1970…

TRT’nin ilk kuşak televizyoncularından biri olduğumda, halkın sağlığını tehdit eden bu sorunun, acilen ele alınması gereken konuların başında geldiğini gördüm.

Gerçeği öğrenir öğrenmez haber yapmaya başladım.

★★★

Aradan 10 yıl geçip 1980’e geldiğimizde sorun çözülememiş, hatta daha vahim boyutlar almıştı!

Ama ben, haber yapmaktan vazgeçmemiştim.

Çünkü kamuoyu baskısının oluşacağını ve bunun da yetkilileri harekete geçireceğini ümit ediyordum!..

★★★

10 yıl daha geçmiş ve 1990’a geldiğimizde, karşımıza garip ama gerçek diyebileceğimiz bir tablo çıkmıştı.

Zira yirmi yıl önceki vahim durum, hiç değişmişti!..

pesticide cancer risk ile ilgili görsel sonucu

★★★

Yıllar yılları kovalamış, 2000’e, yani milenyuma merhaba demiştik.

Süreç içinde darbeler yaşanmış, iktidarlar değişmiş, ama toplumun sağlığını tehdit eden bu büyük sorun artarak devam etmişti!..

Ve ne yazık ki beklenen sonuç gerçekleşmiş, ülkede kanser patlaması baş göstermişti!..

★★★

Bir on yıl daha geçip 2010’a geldiğimizde, bağımsız uzmanlarca yapılan kontroller, bu cephede hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyordu.

Kanser vakalarındaki ürkütücü artışlar da, inatla sürdürdüğüm haberlerim de devam ediyordu!..

★★★

Nihayet 2020’ye merhaba dedik.

Önceki gün Yeşil Barış (Greenpeace) Çevre Örgütü’nün, Gıda Mühendisi Bülent Şık‘a hazırlattığı “Soframızdaki Tehlike: Pestisit (Zirai Mücadele İlaçları)” raporu açıklandı.

Buna göre; beş büyük market ve bir semt pazarından alınan 30’ar adet domates, yeşil biber ve salatalık incelendi. Bu 90 örnekte 620 farklı pestisit kalıntısı araştırıldı. Analizler uluslararası sertifikaya sahip bir laboratuvarda yapıldı.

Örneklerin yüzde 15,6’sında kullanılması yasak olan pestisit kalıntısı tespit edildi.

Ağustos ayında  incelenen örneklerin 56’sında pestisit belirlenirken, sebzelerin yetiştikleri mevsim dışına çıkıldıkça (Ekim-Kasım) bu sayının neredeyse 2-3 katına yükseldiği gözlendi.

90 ürünün yaklaşık yarısında (yüzde 52) hormonal sistem üzerinde etkili bir, ya da birden fazla sayıda pestisit kalıntısı bulundu.

Yine 90 adet gıda ürününün yaklaşık yarısının (yüzde 42) doğal hayatta biyolojik birikime neden olan, toksik etkisi çok uzun süren, pestisit kalıntısı içerdiği belirlendi. 

Kasım ayında sadece bir yeşil biber örneğinde tam 14 adet farklı pestisit kalıntısı saptandı.(Bir pestisitin tek başına sahip olduğu toksik etki diğerleriyle bir araya geldiğinde “kokteyl” denilen daha olumsuz etki ortaya çıkabiliyor.)

★★★

50 yıl öncesine ve 50 yıl sonrasına bakarsak;

O zaman da soframızda zehir vardı, şimdi de var! O yıllarda da yasaklanan, piyasadan toplanması ve kullanılmaması gereken kimyasal maddeleri çocuklarımıza ve sevdiklerimize yediriyorduk, şimdi de yediriyoruz! O yıllarda da yetkililerin acilen harekete geçmeleri, denetimleri ve cezaları arttırıp, üreticiyi bilinçlendirmeleri gerektiğini söylüyorduk, yine söylüyoruz! O yıllarda da “Zehirli kimyasal kullanmadan, ithal girdiye bağımlı olmadan sofralarımızda temiz ve sağlıklı gıda tüketebilmeliyiz” diyorduk, şimdi de söylüyoruz!..

Hep söylüyoruz ama, o yıllardan bu yana bir arpa boyu yol alamadığımızı görüyoruz!.

Ve halkımızı sofrada zehir yemekten kurtarması gereken, konuştuklarında da mangalda kül bırakmayan tüm sorumlu mevkidekilere sesleniyoruz:

Ha gayret, az kaldı, yakinda herkesi kanser edeceksiniz!..

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/yarim-asirdir-zehir-yiyoruz-5580830/

Siz de yorumunuzu paylaşın: