Otizm-bağırsak hastalığı ilişkisi ve aşılardaki cıva ve alüminyumun risklerini gösteren kuvvetli deliller var. Enfeksiyon hastalıklarının tek tek ortadan kaldırılarak önlenemeyeceği, aşıların artık tıbbi bir uygulama olmaktan çıkıp çok kâr getiren bir ticari ürüne dönüştüğü de unutulmamalı. Bilim Akademisi ne kadar farkında bilmem ama tıp artık sadece tıp değildir.

Bilim Akademisi, aşılara kuşkuyu yersiz, bunun tartışılmasını riskli buluyor. Bilim, en doğru bilinenler dâhil her şeyden şüphelenmeyi ve tartışmayı gerektirir ve ancak bu sayede gelişir. Tıp gibi bilgilerin ve doğruların sürekli olarak değiştiği bir bilim dalında mevcut bilgilerin sürekli sorgulanması şarttır.

Hürriyet’te, “Aşılara karşı kuşku yersiz” başlıklı ibretlik bir haber yayınlandı. Bilim Akademisi’ nin, altında ilgisiz kişilerin imzası bulunan, bir astro-fizikçi tarafından açıklanan aşılama ile ilgili raporunu, gerçek bilime ve akademiye yakışmayan ama bizdeki bilim ve akademi anlayışıyla dört dörtlük örtüşen bir rapor olarak görüyorum.

Endüstri çocukluk çağı aşılarının çok etkili ve emniyetli olduğunu söylerken, araştırmalar bunun hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Yeni bir araştırmada, insan hücrelerinde üretilen, DNA ve retrovirüs kalıntıları bulunan MMR, suçiçeği ve hepatit A aşılarının sadece otizm değil lösemi ve lenfomayla da ilişkili olduğu ortaya kondu.

Tüm dünyanın uyarı ve tavsiyelerini dikkate aldığı CDC’ nin (Hastalık Kontrol Merkezi) kıdemli bilim adamlarından Thompson “CDC’ nin MMR aşılarının otizm riskini artırdığı” bilgisini sakladığını itiraf etti. Thompson “Otistik çocukları olan bir aileyi gördüğüm zaman problemin bir parçası olduğum için kendimden utanıyorum” diyor.