Yeni Zelanda’ da hastanelerin ölüm riski yaratan RSV ile hastalanan çocuklarla dolup taştığı bildirildi. Çocukların karantina, mesafe ve dezenfektan gibi sebeplerle enfeksiyon etkenlerine maruz kalmadıkları için bağışıklık sistemlerinin gelişmediği düşünülüyor. Aşırı hijyenin hayatın tabii akışını bozmasına fırsat vermeyelim.

Akut solunum yolu hastalıklarının üçte birinden fazlasının, mide-bağırsak bozukluklarının %40’ının ve ensefalit vakalarının yarısından fazlasının bilinen bir sebebi yoktur. Kanserlerin %20 kadarının, multipl skleroz ve romatoid artrit gibi oto-immün hastalıkların önemli bir kısmının viral tetikleyicilere sahip olduğu düşünülüyor, ancak bunların büyük çoğunluğu henüz tanımlanmadı.

Vitamin D desteklerinin, akut solunum yolu enfeksiyonu riskini %12 azalttığı belirlendi. Türkiye gibi bir güneş ülkesinde yaşayanların sağlıklı bir hayat tarzları varsa vitamin D ihtiyaçlarının olmaması gerekir ama pandemi sebebiyle gün yüzü görmeyenlerin destek almasını faydalı buluyorum. Bu pandemi beni de mutasyona uğrattı vesselâm!

“Korkutma mütehassısları” bu yılın çok çetin geçeceğini, koronavirüse ek olarak influenza ve diğer solunum yolları hastalıklarının üst üste geleceğini, çok ağır tablolar görüleceğini ve ölümlerin artacağını “müjdeliyorlar”. Onlar gibi düşünmüyorum, bu kış grip ve diğer enfeksiyonlar bakımından daha rahat geçecek diyorum. Bakın, neden?

Halk arasında soğuk algınlığı veya üşütme gibi isimlerle bilinen nezle tedavisinde kullanılan sayısız ilaç olmakla beraber hiçbirinin ispatlanmış etkinlikleri olmadığı gibi ciddi yan tesirleri de görülebilir. Nezlede burun tıkanmasına karşı en etkili, en zararsız ve üstelik de bedava olan tedavi burnun tuzlu su ile yıkanmasıdır. Bunu gösteren birçok araştırma vardır.