Bilgisayarlı tomografiler bizde maalesef çok gereksiz yere isteniyor. Bir de zaten gereksiz istenen bu tetkiklerde çıkan “manasız lezyonlar” yüzünden insanlar “kanser şüphesiyle” tomografi takibine alınıyor. Bu arada tomografinin kendisinin de kanser riski taşıdığı her nedense unutuluyor. Hele de çocuklarda tomografi gibi yüksek dozda radyasyona maruz kalınmasına yol açan incelemelerin gerçekten gerekli olup olmadığı çok iyi […]

Mikro RNA testi sayesinde kanserlerin erken teşhis edilebileceği, kansere yakalanma riskinin belirlenebileceği bildirildi. Ben bu tür testleri “genel manada” gereksiz, ticari ve hatta bundan öte zararlı buluyorum. Bu dünyada yaşayan herkes kanser riskine sahiptir, sadece mezarlıklarda yatanların kanser riski yoktur.

Son senelerde 50 yaşından küçük erişkinlerde kolon ve rektum kanserlerinde ciddi bir artış var. Bu artışta, obezite, antibiyotik kullanımındaki artış, epigenetik değişiklikler ve folik asit eksikliği sorumlu tutuluyor. Bana sorarsanız giderek “adam gibi beslenmeden uzaklaşmamız en mühim sebeptir.

Yapay zekânın tomografileri radyologlardan daha iyi değerlendirebileceği bildirildi. Teşhis ve tedavi teknoloji sayesinde gerçekleşiyorsa, sorumlunun da teknoloji olması gerekir. Böylece doktorlara uygulanan şiddet de azalacaktır. Yapay zekâya şiddet haberlerine ise şimdiden hazır olalım.

Mısır şurubunun farelerde kalın bağırsak poliplerinde artış ve bunlarda hızla kanser yönünde değişikliklere sebep olduğu gösterildi. Mesele sadece mısır şurubu ile sınırlı değil. Paketlenmiş hazır yiyecek ve içeceklerde emniyetleri ispat edilmemiş binlerce katkı maddesi var. Bunların zerresinin bile ağza alınmaması gerekiyor. Benden söylemesi.