Tiroit kanserleri artıyor ama artış sebepleri bilim adamlarımızın kapsama alanına girmiyor. Diyabetin 10 senede %100 arttığını söyleyen, erken teşhis ve tedavi konusunda bülbül kesilen uzmanlarımızı düşündüğümde, tiroit kanserlerindeki artışın da “bilinmiyor” diyerek savsaklanması bana hiç de tuhaf gelmiyor.

Mamografide yoğun meme dokusu tespit edildiği için istenen ultrason, MR gibi ilave tetkiklerin gerekli olmadığı, diğer risk faktörlerinin de hesaba katılması gerektiği bildirildi. Bu araştırmanın, tetkiklerin giderek artan faturası karşısında zor duruma düşen “sigorta şirketlerinin” hoşuna gideceğine ama mamografiden “nemalanan” grubun buna şiddetle karşı çıkacağına şüphe yok.

Kalp damar hastalıkları taramalarında kullanılan eforlu EKG, stres ekokardiyografisi ve miyokart perfüzyon sintigrafisi gibi testlerin düşük riskli kişiler için bir faydası olmadığı bildirildi. Esas önemli olan bu hastalıklara yol açan risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır.Tarama ve çekap’ ların “ticari tıp” uygulamaları olduğunu unutmayın.

Kolon ve rektum kanserlerinin yaşlılarda azalırken gençlerde artıyor. 2030’ da 20-34 yaş arasındakilerde kanserler 2 misli fazla olacak. Aslında sadece kolon değil birçok kanser türüne artık gençlerde de daha fazla rastlanıyor. Sebebi ise yanlış beslenme, hareketsizlik, sigara-alkol kullanımı başta olmak üzere hayat tarzımızdaki yanlışlar.

Kanserlerin çoğu önlenebilir çünkü bu hastalığın çok küçük bir kısmı genetiktir, birçok kanserin sebebi olumsuz “çevre şartları” ve “hayat tarzıdır”. Bunlar içinde de “doğru beslenme” başta gelir. Üstelik doğru beslenme sadece kanserleri değil pek çok hastalığı da önleyebilir. Meme kanserini de diyetle önlemek mümkündür. Bakın nasıl?