Sağlığımız üzerine bu kadar çok olumsuz etkileri olan, üstelik de diyetimizde bulunması şart olmayan Çin tuzundan veya diğer monosodyum glutamat (MSG)  uzak kalmanın, en azından olabildiğince az tüketmenin doğru olduğunu savunuyorum. Son senelerde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok yiyeceğe lezzet verme amacıyla katılmaktadır. MSG, gıda katkısı olarak E-621 adıyla bilinir.

Yüksek doz D vitamininin yaşlılarda bacak fonksiyonları ve kas kuvveti üzerine bir faydası olmadığı gibi düşme riskini de artırdığı tespit edildi. Nasıl kalp krizinden korunmanın yolu kolesterol hapı içmek değilse, nasıl gripten korunmanın çaresi aşı olmak değilse, vitamin, mineral, antioksidan, balık yağı içerek de sağlıklı olmak mümkün değildir.

Bir hap meraklısı okuyucum benim karşı olduğumu da bildiği hâlde ısrarla glukozamin-kondroitin besin desteğinin eklemlerine faydası olup olmayacağını soruyor. Ona cevabım şudur: Kafanızı ilaçlara gıda takviyelerine takmayın, adam gibi beslenin kâfi. Eklemlerin temel ilacı da kemik suyu ve “limonlu, sirkeli, baharatlı kelle paça çorbası” dır.

Yüksek doz D vitamininin kısaca MS adıyla bilinen multipl skleroz hastalığında vücudun hiperaktif immun cevabını düzeltebileceği, tedavinin iyi tolere edilebileceği ve emniyetli olduğu bildirildi. Gel gelelim bu araştırma D vitamini MS’ i tedavi eder demiyor. Bu tür araştırmalara bakıp da vitaminlere, minerallere, balık yağına antioksidanlara sarılmayın, adam gibi beslenin kâfi!

Randomize kontrollü araştırmada 3 aylık D vitamini desteğinin gribe karşı aşı ve ilaçlardan daha etkili olduğu belirlendi. Grip aşlarının etkinliğinin sıfırın bile altına düşebildiği, ciddi yan etkileri olan pahalı ilaçların grip belirtilerini sadece ½ gün azaltabildiği dikkate alındığında D vitamini desteği çok doğru bir uygulama gibi görünüyor.