En çok antibiyotik yazılan hastalıkların başında halk arasında kısaca “sinüzit“ (bazıları buna “sinozit” de der) adıyla bilinen “akut rinosinüzit” gelir. Hastalığın kendi kendine iyileştiği ve antibiyotik kullanmaya gerek olmadığı bilinmesine rağmen, USA’ da hastaların %80’ den fazlasına hâlâ antibiyotik yazılıyor. Bizde de durumun bundan zerre kadar farklı olmadığına inanıyorum. Oysa…

İki viroloğun, kabakulak aşılarının etkinliğinin abartıldığı ve Amerikan hükümetinin yüz milyonlarının boşa harcandığı iddiasıyla açtıkları dava sürüyor. Medyada daima aşıların etkili ve zararsız olduğuna dair haberler yer alır, olumsuz araştırmalar halktan titizlikle gizlenir. Herkesin gerçekleri bilmeye hakkı vardır; kimse ne kör ne sersemdir.

Yeni bir araştırma, kısa adı MR olan kızamık-kızamıkçık ve MMR olan kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşılarıyla, aşılanma oranları yüksek olan toplumlarda salgınların önlenebileceği iddiasını boşa çıkarıyor. Aşılama ile sağlanan antikorların aşıyla önlenen hastalıklara karşı yetersiz kalması, immünolojinin temel ilkelerinden olan “antikor bazlı aşı etkinliğinin” koruyuculuğunu şüpheli kılıyor.

Bugünlerde yüzlerce Amerika’ lı çocuğu yatağa düşüren bir virüs var: Enterovirüs D68. 4 yaşında bir çocuğun ölmesi paniği daha da artırdı. Her sene küçük salgınlar yapan enterovirüs D68 soğuk algınlığına benzeyen bir tablo yaratıyor ama astımı ve diğer solunum sistemi hastalığı olanlarda hırıltı ve nefes darlığı gelişebiliyor.

Etkili bir ilacı olmayan Ebola’ ya karşı kolesterol hapı (statin) kullanılması tavsiyesinde bulunuldu. Statinlerin Ebolada işe yarayacağını sanmam. Bunlar, olsa olsa hastaların “düşük kolesterolle ölmelerini” sağlayabilir. “Dirisine faydamız olmadı bari ölüsüne olsun” prensibini şiar edinen ticari tıptan istifade etmek Afrikalı kardeşlerimizin de hakkıdır.