KOAH ile dörtlü amonyum bileşikleri adı verilen temizlik kimyasalları arasında bağlantı tespit edildi. Temizlik yaparken, maske, eldiven ve kapalı terlik giyilmeli, temizlik sırasında mekan havalandırılıyor olmalıdır. Çamaşır suları serin ve karanlık ve çocukların ulaşamayacakları bir yerde saklanmalıdır.

Tuz lambası, tuz odası, mağara tedavisi gibi yöntemlerin etkili olduğunu gösteren yeterli bilimsel veri yoktur. Bunların, astım ve KOAH’ lara bırakın iyi gelmesini, bazı hastaları büsbütün kötüleştirmesi de mümkündür. Bu yöntemleri mucize gibi sunanlar ya bilgisiz ya da başka hesap peşinde olanlardır.

Fiziki aktivitenin KOAH’ lılarda anksiyete ve depresyon risklerini azalttığı bildirildi. Bu uydur-kaydır araştırmayla Amerika yeniden keşfediliyor. Tam tersi bir sonuç çıksaydı ne değişecekti sanki? Fiziki aktivite sağlıklı yaşamanın temel unsurlarındandır. Yeterli fiziki aktivite yapamayan KOAH’ lıların anksiyete ve depresyona daha yatkın olmaları zaten aklın ve mantığın gereğidir.

Hastalık alevlenmesi sebebiyle hastaneye yatırılan KOAH’ lılardan kilosu fazla olanların zayıf olanlara göre daha uzun yaşadıkları tespit edildi. Böylece, vücut kitle endeksinin sağlıklı olma ve uzun yaşama ile doğrudan ilgisi olmadığını gösteren yeni bir delil elde edilmiş oldu. Lütfen şu ideal kilo ve ideal VKE saplantı ve saçmalığını bırakalım.

Şikâyeti olmayan kişilerde KOAH erken teşhisi için yapılan taramaların bir faydası bulunamadığı gibi zaman ve para kaybına sebep olduğu belirlendi ve yapılmaması tavsiye edildi. Bizde de Toraks Derneği’ nin yaptığı Nice Yaşlara kampanyası da buna mümasil beyhude bir faaliyettir. Taramayı, erken teşhisi bırakalım, sigara ile savaşalım!