Aşı yaptırmayanları damgalamanın bir gerekçesi yoktur. Onlar aşılanmayarak risk almışlardır, içlerinden bir kısmı Kovid’ e yakalanarak hayatları kaybetmiş, çok daha büyük bir kısmı ise geçirdikleri Kovid sayesinde hiçbir aşının sağlayamayacağı çok güçlü bir bağışıklık kazanmışlardır. Dünya pandemiden aşılanmamış ve Kovid geçirmiş kişilerin bağışıklığı sayesinde kurtulacaktır.

Pandeminin ancak enfeksiyon geçirenlerin oranın artmasıyla endemik hale gelebileceğini umarım ki herkes anlamış olmalıdır. Güçlendirici dozlar sağlıklı çocuk, genç ve erişkinler için değil ağır tablo ve ölüm riski yüksek olanlar içindir. Koronavirüslerin hayatımızdan çıkıp gitmesi mümkün değil. Her fâni bir gün koronayı tadacaktır, başka yolu yok.

Sadece birkaç ay süren antikor cevabı sağlayan aşılar ağır tablo ve ölümleri önleyebilir ama pandeminin bitmesini sağlayamaz. Bunlar fast food denen yiyeceklere benzetilebilir.  Yediğiniz zaman mideniz dolar, ânı kurtarırsınız ama doymazsınız, bir süre sonra gene acıkırsınız. Bu süre fast food için “birkaç saat”, aşılar için de “birkaç ay” dır.

Kovid geçirenlerde ve mRNA türü Kovid aşılarından sonra miyokardit riski var. Bu risk özellikle genç erkeklerde çok yüksek ve bundan dolayı da gençlere mRNA aşısı yapılmasını durduran ülkeler de var. Topluma genel olarak sunulan bilgi şu: Evet, aşılar da miyokardite sebep oluyor ama bu risk Kovid geçirenlerde çok daha fazla. Peki, bu iddia doğru mu?

Ne yazık ki ilaç firmaları, plasebo grubunda bulunanlara sadece birkaç ay sonra aktif Kovid aşısı vererek araştırmalarını erken bitirmeye karar verdiler. Buna göre, Kovid aşılarıyla yapılan randomize çalışmaların uzun vadedeki sonuçlarını, etkinlik ve emniyetlerini hiçbir zaman bilmemiz mümkün olmayacak. Gözleme dayalı araştırma sonuçlarıyla yetinmek zorundayız.