BMJ’ nin baş editörü Fiona Godlee makalesinde tüm dünyanın geliştirme peşinde olduğu KOVİD aşısıyla alâkalı önemli hususları ele alıyor, aşı milliyetçiliğine de vurgu yaparak bir an önce aşı bulma hırsının sebep olacağı zararlara dikkat çekiyor. “Olan bir aşı olmayan bir aşıdan iyidir” görüşünü tenkit ediyor.

BİR: Aşı ile ilgili açıklamaların özel şirketler ve devlet başkanlarından gelmesi aşının ne kadar ticari ve siyasi bir mesele olduğunu ortaya koyuyor. İKİ: Virüse karşı aşı bulmak zor bir iş değildir. Önemli olan bu aşının etkinlik ve emniyetinin ispat edilmesidir. ÜÇ: Etkili ve emniyetli bir aşının geliştirilmesi…

Nüfusun büyük bir kısmının – bazı yerlerde insanların yüzde 20 ila 50’sinin – daha önce hiç karşılaşmamış olmasına rağmen yeni koronavirüsü tanıyan T hücrelerine sahip oldukları ortaya çıktı. Bu T hücrelerinin şu anki koronavirüs ile mücadelede yararlı mı, zararlı mı yoksa tamamen ihmal edilebilir mi oldukları kesin olarak bilinmiyor.

Dünya genelinde yaklaşık 700 bin kişinin ölümüne yol açan koronavirüs pandemisinde 7 ay geride kaldı. Bilim insanları yeni tip koronavirüs (SARS-CoV-2) ve yol açtığı Kovid-19 hastalığı hakkında çok sayıda bilgi edinse de hala bir dizi sorunun yanıtı bilinmiyor. Gizemini koruyan sorular arasında neden bazı kişiler koronavirüs belirtilerini daha ağır geçirip hayatını kaybederken diğerlerinin hiçbir belirti göstermeyip hasta olduğunun bile farkında olmaması yer alıyor. 

KOVİD’ de birçok yanlışı olan WHO’ nun Başkanı çok doğru bir açıklama yapmış ve “Covid 19 aşısı hiçbir zaman bulunamayabilir” demiş. Ben de aynı fikirdeyim. KOVİD’ e karşı etkinliği ve emniyeti ispatlanmış, “salgını bitirebilecek” bir aşı geliştirilme ihtimalini “yok denecek kadar az” görüyorum.