HAYVANSAL PROTEİNLER SİGARA KADAR ZARARLI DİYENLER HALT EDİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kebap 2

Cell Metabolism isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma Amerikan medyasında “Hayvansal proteinler sigara kadar zararlı” başlığıyla haber oldu (1, 2, 3).

Oysa daha birkaç gün önce Avusturya’ da yapılan araştırmada et yiyenlerde kanser, kalp hastalıkları ve alerjilerin vejetaryenlere göre daha az görüldüğü, vejetaryenlerin hayat kalitelerinin daha kötü olduğu ve daha sık hastaneye gittikleri belirlenmişti (4).

Bu iki çalışmadan neden birbirine taban tabana zıt sonuçlar çıktığını tartışmadan önce yeni araştırma hakkında bilgiler vermek istiyorum.

Araştırma 50 yaş üzerindeki 6 bin 381 erişkinin 18 sene süreyle takip edilmeleriyle gerçekleştirildi (5).

Bunlar, ortalama olarak günlük kalorilerinin yüzde 16’ sını proteinden alıyorlardı ve bunun da üçte ikisi hayvansal protein (et, süt, peynir), üçte biri bitkisel protein (baklagiller) idi.

Bu kişiler diyetlerindeki proteinin hayvansal mı bitkisel kaynaklı mı olduğuna bakılmadan aldıkları protein miktarına göre üç gruba ayrıldı.

Günlük kalorilerinin en az yüzde 20’ sini proteinlerden alanlar “yüksek-proteinli diyet”, yüzde 10-19’ unu proteinlerden alanlar “orta derecede-proteinli diyet” ve yüzde 10’ dan daha azını proteinlerden alanlar da “düşük-proteinli diyet” grubu olarak değerlendirildi.

Yüksek proteinli diyetle beslenenlerin düşük proteinli diyetle beslenenlere göre “herhangi bir sebepten ölme ihtimallerinin yüzde 74” ve “kanserden ölme ihtimallerinin 4 misli fazla olduğu” belirlendi.

En büyük fark yüksek ve düşük proteinli diyet uygulayanlarda olmakla beraber, orta derecede proteinli diyetle beslenenlerin kanserden ölme ihtimallerinin düşük protein yiyenlere göre 3 misli fazla olduğu ortaya çıktı.

Protein miktarının orta dereceden düşük seviyeye getirilmesinin erken mortaliteyi yüzde 21 azalttığı, bitki kaynaklı proteinlerin hayvan kaynaklı proteinler gibi zararlı olmadığı tespit edildi.

Bu kişilerden 2 bin 253’ ünün IGF-1 seviyeleri de kaydedildi ve IGF-1’ de her 10 ng/ml artışın yüksek proteinli diyetle beslenenlerde düşük proteinli diyete göre kanserden ölümleri yüzde 9 artırdığı belirlendi.

Daha önce yapılan çalışmalarda da IGF-1 seviyeleri ile özellikle meme, pankreas, kalın bağırsak kanserleri ve lösemi arasında doğrudan bir korelasyon olduğu biliniyordu.

Araştırmada, 65 yaşın üzerinde olup da yüksek proteinli diyeti tercih edenlerde herhangi bir sebebe bağlı ölüm oranının düşük proteinli diyetle beslenenlere nazaran yüzde 28, kanserden ölümlerin de yüzde 60 daha az olduğu ama diyabet yüzünden ölüm riskinin değişmediği sonucuna varıldı.

Fareler üzerinde gerçekleştirilen çalışmada ise düşük protein diyeti verilen farelerde kanser ensidansının yüksek proteinli diyet verilenlere göre daha düşük ve tümör çapının yüzde 45 daha az olduğu tespit edildi.

Bu araştırmanın sonuçlarını özetleyelim:

BİR: Yüksek proteinli diyet kanser, diyabet ve tüm sebeplere bağlı ölümleri artırıyor.

İKİ: IGF-1 seviyeleri yüksekliği mortalite ve yüksek protein arasındaki ilişkiyi artırıyor.

ÜÇ: Yüksek proteinli diyet yaşlılarda koruyucu olabilir.

DÖRT: Bitki kaynaklı proteinler hayvan kaynaklı proteinlere nazaran daha düşük mortaliteyle ilişkilidir.

BEŞ: Orta yaşlılar düşük protein diyeti ile 65 yaşın üzerindekiler ise yüksek protein diyetiyle daha sağlıklı ve uzun yaşayabilirler.

IGF-1 nedir, ne işe yarar?

Kısa adı IGF-1 olan “ensülin benzeri büyüme faktörü” (insulin-like growth factor) hipofizden salgılanan büyüme hormonunun (GH) etkisiyle karaciğerde sentezlenerek kana karışır.

IGF-1’ in gelişme çağındakilerde müspet etkisi vardır, büyümeyi sağlar ama ileri yaşlarda yüksek IGF-1 kanser riskini artırır.

Proteinden zengin diyet IGF-1 yapımını artırır.

65 yaşından sonra IGF-1 yapımı azalmaya başlar; kas kitlesi azalır.

Yüksek proteinli diyetin orta yaşlarda kanserden ölüm riskini artırması yüksek IGF-1 seviyeleriyle açıklanabilir.

Bunun tam aksine 65 yaşından sonra yüksek proteinli beslenme ölümleri azaltır çünkü bu yaştakilerde düşük olan IGF-1 seviyeleri yüksek proteinli diyet sayesinde normale yaklaşır.

Yüksek proteinli diyet neden kanser riskini artırıyor?

Araştırmacılar, hayvansal proteinden zengin diyetin orta yaşlılarda kanserden ölüm riskini artırmasını fazla hayvansal proteinin IGF-1 salgısını artırmasıyla ve hayvansal ürünlerle fazla miktarda doymuş yağ alınmasıyla açıklıyorlar ama bunlar bence tatmin edici değil.

Dikkate alınması gereken başka faktörler de var:

BİR: Hayvansal besinlerin (et, süt, peynir, tereyağı, yumurta…) endüstriyel besicilik mi yoksa konvansiyonel besicilik ürünü hayvanlara mı ait olduğu; yani hayvanın yemi, beslenme şartları ve daha fazla ürün elde etmek için büyüme hormonu kullanılıp kullanmadığı çok önemlidir.

Fabrikada beslenen hayvanlara ait ürünlerin sağlıklı olmadığını tekrarlamama gerek var mı bilmem?

İKİ: Hayvansal ürünlerin soframıza gelene kadar geçirdikleri fiziksel ve kimyasal muameleler de çok önemli.

Mesela, işlenmiş etlere koruyucu ve renk verici olarak katılan nitrit ve nitratların kanserojen olduğuna itiraz edecek birinin olduğunu sanmıyorum.

ÜÇ: Hayvansal proteinlerin pişirilme tarzlarının da mutlaka hesaba katılması gerekiyor.

Etin kızartılması, yanması, fümelenmesinin de kanserojen etki yarattığı unutulmamalı.

DÖRT: Proteinlerin IGF-1 salgısını artırması mümkündür ama hayvansal ürünlerde bulunan IGF-1’in kanserojen etkisi de gözden uzak tutulmamalıdır.

Pastörizasyon işleminin sütteki IGF-1’ i etkilemediğini, endüstrinin “iftiharla” homojenize ettiği sütlerin IGF-1 emilimini artırdıklarını hatırlatırım.

Gelelim neticeye

BİR: Bu tür sebep-sonuç ilişkisini belirlemeyen bir çalışmaya bakarak kesin sonuçlara varılması doğru değildir.

Böyle araştırmalardan birbirine tamamen zıt sonuçların çıkması her zaman beklenen bir şeydir.

İKİ: Esas önemli olan her zaman tekrarladığım gibi yediğimiz içtiğimiz gıdaların “kalitesi”; bunların “dengeli olarak” ve “mâkûl miktarlarda” yenmesidir.

ÜÇ: Uzak durulması gereken üç şey işlenmiş un, şeker ve trans yağlardır.

DÖRT: Kaliteli hayvansal ürünlerin zararlı olduğu sonucuna varacak araştırmacıların “alnını karışlarım”.

BEŞ: Kimse bana “kaliteli hayvansal gıdalar sağlığa zararlıdır” dedirtemez.

ALTI: Hayvansal proteinler sigara kadar zararlıdır diyenler halt ediyor.

Yarın ilk işim “kebapçıya gitmek” olacak; sizi de beklerim.

KAYNAKLAR

1.https://www.telegraph.co.uk/news/science/science-news/10676877/High-protein-diet-as-bad-for-health-as-smoking.html

2.http://www.zoeharcombe.com/2014/03/animal-protein-as-bad-as-smoking/comment-page-2/

3.https://www.independent.co.uk/life-style/health-and-families/health-news/eating-animal-protein-may-be-as-harmful-as-smoking-scientists-claim-9169335.html

4.http://www.cell.com/cell-metabolism/abstract/S1550-4131%2814%2900062-X

5.http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/02/27/yazilar/tip-yazilari/beslenme/et-yiyenler-daha-saglikli/

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Yavuz Eryılmaz dedi ki:

    Bu konu önce Amerikan ABC haberlerinde yayınlandı daha sonra da Yahoo haberlerinde duyuruldu. Şimdi, bu makalenin yayınlandığı derginin adı: “cell metabolism” ve impact faktörü: 14.619 dur. Buna karşılık daha ciddi olan “cell” dergisinin impact faktörü ise: 14.619 dur. Şimdi düşünelim bir kere, bu çalışma neden impact faktörü yüksek bir dergide yayınlanmadı da ; impact faktörü yarı yarıya olan bir dergide yayınlandı. Benim kanaatime göre, bu çalışma önce impact faktörü yüksek olan dergiye gitti olmayınca bu kez bu dergide yayınlandı. Çünkü bu makalenin toplumda koparacağı fırtınaları tahmin etmek hiç de zor değil. Bence, bu konuyu fazlaca dikkate almamak uygun olur diye düşünüyorum.

  2. Yavuz Eryılmaz dedi ki:

    Cell dergisinin impact faktörü: 31.957 dir. Yanlışlık için özür diliyorum.

  3. Murat dedi ki:

    Sayın Prof.
    Size ” Food Inc.” ve “Forks over knives” isimli döküman belgeselleri izlemenizi öneriyorum Youtube da bulabilirsiniz.O zaman mahalledeki kebabcinin ve marketteki etin nereden nasıl geldigi daha iyi anlaşılır .

Siz de yorumunuzu paylaşın: