ANTİDEPRESANLAR REÇETESİZ OLARAK MARKETLERDE SATILMALIDIR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

USA’ da birçok ilaç reçetesiz olarak eczanelerde, marketlerde satılıyor; bunlara tezgah üstü ilaçlar adı veriliyor. 

Bunlar içinde ağrı kesiciler, öksürük ve soğuk algınlığı, alerji, sivilce, ishal, kabızlık, mide ilaçları var.

Bir psikiyatri profesörü antidepresan ilaçların da bu gruba dahil edilmesi gerektiğini bildiren bir makale yazdı (1).

Statin haplarının şehir şebeke suyuna katılmasını, bu ilaçların hamburger menülerine eklenmesini teklif edenlerden sonra antidepresanların marketlerde satılmasını tavsiye etmek hakikaten akıl dışı bir şey.

Gazeteci Maryanne Demasi de ” Is it time to make antidepressants available over the counter?” yani “Antidepresanların reçetesiz satılmasının zamanı geldi mi?” başlıklı yazısında bu tavsiyeyi tenkit ediyor (2).

Harvard Tıp Fakültesi’nde psikiyatri profesörü olan Roy Perlis, selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) olarak bilinen antidepresanların ABD’deki eczanelerde reçetesiz satılması gerektiğini savundu.

Perlis, SSRI’ların “majör depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde güvenli ve etkili olduğu defalarca gösterildiği” için ilaç üreticilerini bunu mümkün kılmak için “FDA ile ilişki kurmaya ve gerekli kaynakları yatırmaya” çağırdı.

FDA’nın kısa bir süre önce aldığı ve oral kontraseptif Opill’in (norgestrel) reçetesiz olarak eczaneler, marketler ve bakkalların yanı sıra internet üzerinden de satın alınmasına izin veren kararın ardından geldi. 

Massachusetts General Hospital’da hastaları tedavi eden Perlis’in makalesinde ilaç endüstrisiyle olan bağlarını beyan etmemesi, internette akademisyenler arasında öfkeye yol açtı.

Perlis’in hastaların doktorlara ve tedavi hizmetlerine sınırlı erişimi konusundaki endişeleri geçerli olmakla birlikte, antidepresanları daha kolay erişilebilir hale getirmek için “mümkün olan her şeyi” yapmak çözüm değildir.

Antidepresanlar dünyada en çok reçete edilen tedaviler arasında yer alıyor. Aslında, birçok uzman aşırı reçete edildiklerini savunuyor.

Şubat 2024’te Pediatrics dergisi, ergenlere ve genç yetişkinlere aylık antidepresan reçetelerinin Ocak 2016 ile Aralık 2022 arasında %66’dan fazla arttığını ortaya koyan yeni bir araştırma yayınladı.

Mart 2020’deki pandemi karantinalarının ardından, artan depresyon, anksiyete, travma ve intihar eğilimi oranları nedeniyle reçeteler %63’ten fazla arttı – yani sorun antidepresanlara sınırlı erişim değil.

Perlis, antidepresanların 25 yaşın altındaki kişilerde intihar riskini artırabileceğini kabul ediyor, ancak aynı zamanda yaşlılarda intihar riskinin azaldığına dair “açık kanıtlar” olduğunu iddia ediyor.

Bununla birlikte, SSRI kaynaklı intihar eğilimi gençlerle sınırlı değildir. FDA, 2007 yılında SSRI ambalajları üzerindeki kara kutu etiketini güncelleyerek doktorları, ilaçları kullanmaya başladıktan sonra her yaştan hastada intihar eğilimini izlemeleri konusunda uyarmıştır:

Herhangi bir endikasyon için antidepresanlarla tedavi edilen tüm hastalar uygun şekilde izlenmeli ve özellikle ilaç tedavisinin ilk birkaç ayında veya doz artırımı ya da azaltımı gibi doz değişiklikleri sırasında klinik kötüleşme, intihar eğilimi ve davranışlardaki olağandışı değişiklikler açısından yakından gözlemlenmelidir.

Antidepresan araştırmaları alanında büyük çalışmalar nadirdir. Bunların çoğu endüstri tarafından finanse edilmektedir ve var olan az sayıdaki çalışma da kısa süreli, tipik olarak 4-6 haftalıktır ve intihar eğilimi ile klinik açıdan anlamlı sonuçları değerlendirmek için yetersizdir.

Bazı durumlarda, araştırmacılar ruhsatlandırma belgelerine erişim sağladıklarında, intiharlara ilişkin hayati verilerin dergi yayınlarından çıkarıldığını tespit etmişlerdir.

Örneğin Gøtzsche ve Healy, çocuklarda yapılan iki büyük Prozac çalışmasında, klinik çalışma raporlarını analiz etmiş ve yazarların, iki intihar girişiminin dergi yayınından çıkarılması da dahil olmak üzere çok sayıda veri hatası yaptığını tespit etmiştir. Dergi editörleri çalışmaları geri çekmeyi ya da düzeltmeyi reddetmiştir.

Perlis ayrıca antidepresanların kötüye kullanım ve suistimal potansiyelinin düşük olduğunu söylüyor, ancak SSRI’ların bağımlılığa yol açabileceği gerçeğini göz ardı ediyor. İnsanlar SSRI’ları bıraktıklarında sıklıkla ‘bırakma sendromu’ yaşarlar çünkü alışkanlık yaparlar ve yoksunluk semptomlarına neden olabilirler.

Aslında, SSRI kullanan kişilerin yaklaşık yarısı bu ilaçları bırakmakta zorluk çekmektedir ve nadir durumlarda yoksunluk semptomları intihara, şiddete ve cinayete yol açabilmektedir – bazı hastalar yoksunluğun asıl depresyonlarından daha kötü olduğunu bildirmektedir.

Pek çok doktor hala antidepresan yoksunluğu semptomlarını depresyonun nüksetmesiyle karıştırmakta ve bu da sorunun boyutunu gizlemektedir.

Neyse ki, bu ilaçların hastalarda güvenli bir şekilde nasıl bırakılacağı konusunda sağlık uygulayıcılarına rehberlik eden Maudsley Reçete Yazma Kılavuzunun yakın zamanda yayınlanmasının ardından, SSRI yoksunluğu kurum tarafından daha ciddiye alınmaktadır.

SSRI’lar reçetesiz olarak temin edilebilir hale gelirse, hastalara ilaçlarını bırakma konusunda kim danışmanlık yapacak? Doktorları hasta:doktor ilişkisinden çıkarmak sadece hastalara zarar verecek ve onları tedavileri hakkında bilgilendirilmiş onay alma becerisinden mahrum bırakacaktır.

Bir diğer önemli sorun da, çok az sayıda hastanın – ve bu bağlamda doktorun – SSRI’ların ilacı bıraktıktan sonra bile devam eden ciddi, bazen geri dönüşü olmayan cinsel işlev bozukluğuna neden olabileceğinin farkında olmasıdır.

SSRI Sonrası Cinsel İşlev Bozukluğu (PSSD) olarak adlandırılan bu durum, hastalar tarafından ‘kimyasal kastrasyon’ olarak tanımlanmaktadır. Bu sorun yeterince tanınmıyor ve büyük ölçüde yeterince rapor edilmiyor, ancak ilaç düzenleyicileri dikkat etmeye başlıyor.

Haziran 2019’da Avrupa İlaç Ajansı, cinsel işlev bozukluğunun tedavi kesildikten sonra da devam edebileceği konusunda uyarıda bulunmak üzere prospektüs etiketindeki ‘Özel Uyarılar ve Önlemler’ bölümünü güncellemiştir.

Ve 2021’de Health Canada da kanıtları gözden geçirdi ve “SSRI veya SNRI tedavisini durdurduktan sonra uzun süreli cinsel semptomların devam ettiği nadir vakalar buldu” ve Kanadalılar için ürün etiketini güncelledi.

Perlis, depresyondaki kişilerin semptomları hakkında konuşmaktan rahatsız olabileceklerini ya da iş veya aile yükümlülükleri nedeniyle randevularını planlayamayacaklarını ve tutamayacaklarını söylüyor.

Ancak bilişsel davranış terapisinin, SSRI’ların aksine, tekrarlanan kendine zarar verme ve tekrarlanan intihar girişimlerini azalttığı gösterilmiştir. Elbette, bir hap almak kolaydır, ancak SSRI’ların kısa ve uzun vadeli zararlarıyla uğraşmak sonuçta daha kötü olabilir.

Perlis, insanların antidepresanlara reçetesiz olarak erişebilmeleri gerektiğini, çünkü kendi depresyonlarını “kendi kendilerine teşhis edebileceklerini” söylüyor; tıpkı insanların kendi rahatsızlıklarını teşhis ettiklerinde semptomları tedavi etmek için birçok reçetesiz ürünün kullanılması gibi.

Perlis, “Mantar enfeksiyonları, asit reflüsü veya solunum yolu enfeksiyonlarını düşünün,” diye açıklıyor.

Ancak bu yanlış bir yaklaşımdır çünkü doktor-hasta ilişkisinin rolünü zayıflatmaktadır.

Sadece olumsuz duyguların tıbbileştirilmesine yol açmakla kalmaz, aynı zamanda klinik depresyon, diğer ciddi durumları dışlamak için bir doktor tarafından dikkatli bir değerlendirme gerektirir.

Kendi kendine teşhis, kişinin depresyonda olduğunu varsayabileceği ve altta yatan tıbbi bir sendromu tamamen gözden kaçırabileceği anlamına gelir – örneğin, düşük ruh hali ve anksiyete, hipertansiyon, tiroid bozuklukları veya kalp hastalığı gibi diğer durumlarda ortaya çıkabilir.

Bir teşhisi atlamak zararlı, hatta ölümcül olabilir.

Ben bir tıp doktoru değilim ve tıbbi tavsiyelerde bulunmuyorum, ancak tıbbi bir araştırmacıyım ve son on yılımı antidepresanlarla ilgili literatürü okuyarak geçirdim.

İnsanları kendi depresyonlarını teşhis etmeye ve reçetesiz ilaç almaya teşvik etmek – çoğu insanda olumsuz bir fayda/zarar profiline sahip olan ve bırakılması zor olan ilaçlar – çok kötü bir fikirdir. 

Gelelim neticeye

Bir psikiyatri profesörünün depresyonun teşhisini, ilaç seçimini, ilaç dozajını, tedavi süresini, hastalığın ve ilaç yan etkilerinin takibini tamamen sıradan insanlara bırakma teklifi akıl, mantık, bilim dışı bir tavsiyedir.

Tüm diğer ilaçlar gibi antidepresanlar da mutlaka doktor tavsiyesi ve onun takibi altında alınması gereken ilaçlardır. 

Bu profesör, insanların kendi teşhislerini kendileri koyabileceğini ve tedavilerini kendileri belirleyebileceğini söyleyerek kendi mesleğinin işe yaramaz olduğunu ifşa ettiğinin de farkında değil.

Bu kişi, bu sözleri ya para karşılığında sarf ediyor ya da aklını yitirmiş olmalı.

Yazıklar olsun.

Kaynaklar:

1. https://www.statnews.com/2024/04/08/time-is-right-for-over-the-counter-antidepressants/

2. https://blog.maryannedemasi.com/p/is-it-time-to-make-antidepressants

Makale: Is it time to make antidepressants available over the counter?

Rising Over The Counter (OTC) Drugs: Reasons for Increase, Its Benefits and  Limitations ! - Public Health Notes

***

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Korhan Yılmaz dedi ki:

    Bu adamlara ne veriyorlar da böyle konuşuyorlar. Tıp kime emanet???

Siz de yorumunuzu paylaşın: