KOLESTEROL KILAVUZU İLE BÜTÜN DÜNYA APTAL YERİNE KONUYOR
Yeni kolesterol hapını yutturma kılavuzu “kolesterol ilaçlarının satışını artırmak” için düzenlenmiş “mükemmel bir pazarlama kılavuzudur” (1, 2) ama yiğidi öldürüp hakkını da yemeyelim, söylediği doğru şeyler de var.
Gelin önce bunlardan başlayalım:
Kolesterol teorisinin toprağı bol olsun!
BİR: Yeni kolesterol hapı yutturma kılavuzunda LDL-kolesterol için bir “hedef değer” gösterilmiyor.
Oysa statinler piyasaya çıktığı ilk günlerden başlanarak LDL-kolesterol seviyeleri ne kadar çok düşürülürse hastanın kalp krizi, felç geçirme ve ölüm risklerinin o kadar azalacağı bildiriliyordu.
Bunun için de LDL’ in hedef değerleri önce 130’ un, sonra 100 ve daha sonra da 70’ in altına indirilmesi gerektiği iddia edildi.
Seneler içinde, araştırmalara dayanılarak kademe kademe azaltılan değerlerin hiçbir anlam ifade etmediğinin bildirilmesi elbette doğrudur ama bu, kolesterol yüksekliği ile kalp krizi ve ölüm riski arasında bir ilişki olmadığı, bir başka deyişle “kolesterol teorisinin iflası” manasına gelir.
İKİ: Yeni yutturma kılavuzu, kolesterol seviyelerini daha da düşürmelerine rağmen kalp krizi ve felçleri azaltmadığı için “statin dışındaki kolesterol düşürücü ilaçların” kullanılmamasını istiyor.
Oysa daha önce kolesterolü bu seviyelerin altına inmeyenlerde daha “yüksek doz statin” verilmesi veya tedaviye “kolesterolün bağırsaklardan emilimini azaltan ilaçlar” (ezetimibe) eklenmesi tavsiye ediliyordu.
Bu tür ilaçlardan Zetia üretici firmaya 2012’ de 2.6 milyar $, Vytorin ise 1.8 milyar $ getirmişti.
Böylece, bu ilaçlara bir senede harcanan 5 milyar $’a yakın paranın çöpe gittiği ve bunların yan etkilerinin de yutanların yanına kâr kaldığı anlaşılıyor, geçmişler olsun!
Bu, “kolesterol teorisi sizlere ömür oldu” demektir.
ÜÇ: Yeni yutturma kılavuzu, bir kere statin başlanan hastaların kolesterol değerlerinin takip edilmesine gerek olmadığını bildiriyor.
Oysa statin tedavisine başlananların birkaç ayda bir kolesterol seviyelerine bakılıyor, kolesterolü yüksek çıkanlar doktorlarından esaslı bir fırça yiyordu.
Bu da “kolesterol teorisinin hikâyeden tayyare olduğunun” bir delilidir.
Demek ki kolesterol ölçümü için malzeme üreten firmalar kılavuzcuları yeteri kadar desteklememişler!
***
Şimdi de gelin kılavuzdaki bilimsel yanlışlara bakalım:
Ateroskleroz mikropsuz bir iltihaptır
Yeni yutturma kılavuzu, aterosklerozun yani damar sertliğinin kolesterol yüksekliği ile ilgili olmadığını dolaylı olarak kabul etmiş görünüyor ama LDL’ si 190’ dan yüksek olanlara statin başlanmalıdır diyerek “bir çuval inciri berbat ediyor”.
Bir taraftan kolesterol yüksekliğinin kalp krizi riskini etkilemediğini söylerken diğer taraftan kolesterol için bir tedavi sınırı belirlemek “mantıksızlıktan” başka bir şey olamaz.
Eğer “Kolesterol seviyesi kaç olursa olsun, kalp hastalığı riski olanlara statin verilmelidir; çünkü statinlerin anti-enflamatuar etkileri vardır, aterosklerozu geriletir” deselerdi, çok daha doğru ve mantıklı bir iş yapmış olurlardı.
O zaman bize sadece “Statinlerin faydası ne kadardır, zararı ne kadardır?” sorusunu sormak düşerdi.
Risk hesabı rezaleti
Bu ilk de değil; kardiyoloji âlemi, risk cetvelinin ayarlarıyla oynamak konusunda daha önceden de sabıkalı (3).
Önce şunu bilin ki riski 7.5 olanların hapı yutmasının kalp krizi ve ölümleri azalttığını gösteren güvenilir kapsamlı bir araştırma mevcut değil!
Riski 7.5’a indirmek tıpkı LDL’ yi 70’ e kadar çekmek gibi tamamen mesnetsiz ve keyfi bir şey; şimdiden söyleyeyim ki bundan sonraki kılavuzda bundan da vazgeçeceklerdir.
Yeni yutturma kılavuzuna göre risk hesabı elektronik bir cetvel aracılığıyla cinsiyet, yaş, ırk, total kolesterol, HDL, büyük tansiyon, tansiyon ilacı tedavisi, diyabet ve sigaraya göre yapılıyor (4).
BİR: Kalp krizi riskinin LDL seviyesi ile alâkalı olmadığını söyledikten sonra total kolesterolün dolayısıyla da LDL’ nin risk hesabına katılması da kusura bakmasınlar tam bir “kurnazlık”!
İKİ: Yutturmaca kılavuzu risk hesabına HDL’ yi koyarak da “kendini inkâr etmiş oluyor”.
Hem HDL düşüklüğü LDL yüksekliği gibi kalp krizi riskini belirlemiyor (5), hem HDL’ yi ilaçlarla yükseltmek riski azaltmıyor (6).
ÜÇ: Yutturmaca kılavuzuna göre, riskiniz 7.5’ dan büyük çıkarsa statin almanız gerekiyor.
Ey bir nebze aklı olanlar size soruyorum: Sigara içmiyor olsa riski 7.5’ dan küçük çıkacak birinin hapı yutması mı, sigarayı bırakması mı doğrudur?
LDL’ si düşük, sigara içen ve hafif bir tansiyon yüksekliği olan yaşlı bir adamın da hapı yutması gerekiyor ama bu kişinin sağlıklı olması, statin almasıyla mı yoksa sigarayı bırakması ve tansiyonunun kontrol altına alınmasıyla mı mümkündür?
Şunu da unutmayın ki, önce risk faktörlerini bertaraf etmek gerekir diyen ben değilim kendileri!
Diyabetikler hapı yutsunlar mı?
Yutturmaca kılavuzu, 40-75 yaş arası tüm diyabetikler “hapı yutsun” diyor.
“Diyabetiklerin kalp krizi—felç riski yüksek, eyvallah” ama statinlerin diyabet riskini ciddi şekilde artırdıkları gerçeği yok sayılıyor (7, 8); artış bir araştırmaya göre kadınlarda yüzde 48’ e kadar çıkıyor (9).
Bir taraftan diyabetin kalp-damar hastalıkları için en önemli risk faktörü olduğunu bil ama insanların sadece statin yuttukları için diyabete yakalanma risklerini görmezden gel; yemezler!
Üstelik kan şekeri yüksekliğinin sadece damar sertliği gelişimine sebep olmakla kalmadığı aynı zamanda miyokartta yani kalp kasında hasara yol açtığı da biliniyor (10).
Kalp krizi riski ilaçlarla değil kalp-dostu hayat tarzıyla azaltılabilir
Yeni yutturma kılavuzunda hâlihazırda kalp-damar hastalığı olanlar “hapı yutmalıdır” deniyor.
Hem kalp dostu hayat tarzının önemli olduğunu hem sadece kan kolesterol seviyesine odaklanmanın doğru olmadığını vurgulamak hem LDL’ yi ilaçlarla düşürmenin faydasının bunlar kadar olmadığını bilmek sonra da kalkıp statin tavsiyesi yapmak hiç yakışık almıyor.
Kolesterol haplarının faydası az yan tesiri çok
Kolesterol haplarının bilinen kalp hastalığı olmayanlarda bile “faydalı olabileceğini” gösteren araştırmalar var, bu doğru ama bakın nasıl.
Statinler, “on senede kalp hastalığı riski yüzde 20’ den az olanlarda” ölüm riskini azaltmadığı gibi ciddi bir hastalık riskini de etkilemiyor.
Kılavuzdaki verilerin aynısını değerlendiren BMJ’ deki makaleye göre, ölüm ve ciddi hastalık risklerinde herhangi bir azalma olmadan tek bir kalp krizini önlemek için risk grubunda yer alan 140 kişinin hapı yutması gerekiyor.
Üstelik de aynı zamanda bu 140 kişinin yüzde 18’ i kas ağrısı veya kas zafiyeti, hafıza kaybı, diyabet, katarakt ve iktidarsızlık gibi yan etkilere maruz kalıyor (11).
Gelelim neticeye
Yeni kolesterol hapı kılavuzu “mükemmel bir pazarlama kılavuzudur” ve bu sayede statin satışları katlanarak artacaktır.
KAYNAKLAR
1. http://circ.ahajournals.org/content/early/2013/11/11/01.cir.0000437738.63853.7a
2. http://newsroom.heart.org/news/acc-aha-publish-new-guideline-for-management-of-blood-cholesterol
3. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2947646/
5. http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736%2812%2960312-2/fulltext
6. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa1206797?query=featured_home#t=articleTop
7. http://www.bmj.com/content/346/bmj.f2610
8. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18997196?dopt=Abstract&access_num=18997196&link_type=MED
9. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22281251
10. http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/full/archinternmed.2011.625
SAYIN DR.RASİM BEY, ORADAN BURADAN KAYNAK GÖSTEREREK KOLESTEROL ÜZERİNDE TOPLUMA YANLIŞ YÖNLENDİRME YAPAN YORUMLAR,YAZILAR YAZMAYINIZ.SİZ KARDİYOLOG DEĞİLSİNİZ,SİZ ENDOKRİN UZMANI DEĞİLSİNİZ,SİZ ONKOLOG DEĞİLSİNİZ,SİZ PSİKİYATRİST DEĞİLSİNİZ AMA TIBBIN HER BİLİM DALINDA UZMANMIŞ GİBİ TV KANALLARINDA,WEB SAYFANIZDA YAZMAKTA,KONUŞMAKTASINIZ.LÜTFEN SİZ GÖĞÜS HASTALIKLARI ÜZERİNDE YAZIN,KONUŞUN.KOLESTEROL,RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI,ANTİDEPRESAN İLAÇLAR SİZİN İŞİNİZ DEĞİL.BU KONULARI UZMANLARINA BIRAKIN LÜTFEN.UĞUR GARİP-TIBBİ ÇEVİRMEN
Kolesterol ve Kolesterol ilacı konusunu konuşabilmek için belli uzmanlık dallarında otorite olma koşulu öne sürülemez.Konu bütün hekimlerin konuşması ve üzerinde düşünmesi gereken bir konudur.Dünya çapında tanınmış bilim adamlarının dün söylediği ile bugün söylediği arasında ciddi çelişkiler varsa Ahmet Rasim beyin bunu Türk toplumuna bildirmesi hekim olarak vicdani görevidir.Konu ile ilgili yurtdışındaki gelişmelere baktığımızda Ahmet Rasim beyi susturmanın sadece bazı gerçekleri daha geç öğrenmemizi sağlayacağını anlarız.Kendisinin yazdıklarını okuyalım.Yalnız yukardaki yazısında -Kardiyoloji aleminde hiç mi vicdanı olan,kafası çalışan kimse yok-anlamındaki ifadesi amacını aşmış bir ifadedir.Ahmet Rasim bey söylemek istediklerini daha sakin bir uslup içinde dile getirmelidir.Aksi halde kendisine gösterilen ilgiyi kaybetmeye başlar.Konu ile ilgilenmesi gerekenler sadece Kardiyologlardan ibaret olmamalıdır.İç hastalıkları,Endokrin ve Metabolizma uzmanları ve Farmakologlar da bu gelişmeleri izlemelidir.Bugüne kadar statinleri reçeteye yazmış hangi hekimler varsa onlar da konu ile ilgilenmelidir.Sormak,araştırmak ve daha fazlasını öğrenmek herkesin hakkı olmalıdır.Ahmet Rasim bey yukardaki amacını aşan ifadesini–Kolesterol ilacı konusunda hiç mi görüş bildirmek isteyen yok?–şeklinde düzeltmelidir.
Dr.Ateş Ülker
İç has.Uzm.
BİLİM ÖZGÜR DÜŞÜNCEDEN DOĞAR
Bu yüzden taassup, daima özgür düşünceyi engeller. Mevcut doğruları inkar etmeseydik, bugün yeni bilgilere sahip olamaz, hala taş devrinde hem de cilalı değil, yontma taş devrinde yaşardık. Çünkü cilayı da farklı düşünen, statükoya yani mevcut bilgi ve yapıya karşı çıkan insanlar buldu. Özgürlüğe karşı çıkanlar, toplumu korkuyla ve ahkamla susturanlar, imtiyaz ve kariyer sahipleridir. Bilimsel düşünceye sahip insanlar, imtiyaz ve kariyerlerini statüko verdi diye, mevcut düşünce ve bilgileri savunmakla değil bunları inkar ederek yeni bilgiler peşinde koşmalıdır. Çünkü bilimin ilerlemesinin başka yolu yoktur. Eski oyuncaklarımıza sıkı sıkıya yapışırsak yeni oyuncak sahibi olamayız. Kolesterolden aşıya mevcut bilgiler günümüzün oyuncaklarıdır. Bilimsel bilgiler kutsal metinler değildir, onlar da mevcut bilgiye karşı çıkanlar sayesinde değişecektir. Bilimin ilerlemesi, tutucu değil farklı düşünen bilimsel anlayışın sayesinde olacaktır. Bu düşünceleri Rasim hocayla bazı konularda taban tabana zıt düşünmeme rağmen ifade ediyorum çünkü başka türlü doğru yolu bulamayız.
Özgürlüğün ise 3 aşaması vardır : 1. Düşünce özgürlüğü 2. İfade özgürlüğü 3. Bu fikirleri gerçekleştirmek için mücadele özgürlüğü. Özgürlükleri yok etmenin en kibar yolu ‘herkes kendi sahasında konuşsun’ demekle başlar. Böylece farklı fikirlerin doğuşunu en aza indirgersiniz. Az sayıdaki meslek erbabının düşüncelerini de sektörel baskı ve cukkalarla istediğiniz şekle dönüştürdüğünüz zaman meydan sektöre kalır. Deprem olayında bu durumu yaşamadık mı? 14 senedir deprem fobisi yaratanlar yüzünden 100 milyar doları, bilim ve teknolojiye değil taşa toprağa gömdük. Aynı tuzağa domuz gribi aşısında düşmedik mi? Sayın Başbakanımız ve Rasim hocamız bunun tuzak olduğunu söylemesine rağmen, ‘herkes kendi sahasında konuşsun’ diyen sektörel aydınlar yüzünden 100 milyon euro’yu yabancılara hediye ettik. Bizim anlı şanlı bilim dünyamız domuz gribi aşısı için ne dedi? Herkes bu aşıyı yaptırsın demedi mi? Resmen bizi aldattılar ve aşı firmalarıyla ilişkileri hala devam ediyor. Ama bu bilim dünyası, ‘biz niye aşı yapamıyoruz, niye milli aşı ve ilaç merkezimiz yok’ diye mücadele etmiyor. Halbuki II. Dünya savaşında ABD ordusunun bazı aşılarını biz yapıyorduk. Niye ülkemizi 50 yıldır ‘gelişmekte’ olan ülke masalıyla bizi uyutuyorlar. Neden bunları üreten gelişmiş ülke olamıyoruz? İşte sektörün kucağına oturan, özgür ve milli düşünce düşmanı bu aydın ve güya bilim adamları sayesinde. Düşüncenin millisi mi olurmuş demeyin, yabancıların ve sektörün değil, kendi çıkarlarımızı gözeten düşünceye ‘milli’ diyoruz.
Günümüz dünyasında bilimsel araştırmaları kim yapıyor? Milyarlarca doları kimler harcıyor? Trilyonlarca dolarlık sektörlere yön verenler kim? Bunlar Kızılay’a mı çalışıyor? Elde ettikleri bilgileri, güvendikleri adamlarıyla pazarlarken, çatlak ses çıkmasını istemiyorlar. Bunun yolu da ‘sadece konunun uzmanları konuşsun’ demekle başlıyor. Halbuki önce herkes özgürce düşünecek ve konuşacak, sonra araştırmalar yapılacak sonra da bunlar tartışılacak. Bilimin sükuneti içinde, konunun uzmanları arasında ve sektörün yönlendirmesi olmadan yapılması gereken kongreler, farklı düşüncelerin ve bilimsel kanıtların tartışıldığı yerler olmalıdır. Bilimsel rehberler ise, sektörün kendi çıkarları için hazırlayıp dayattığı kutsal metinler olmamalıdır. Bilimsel araştırma sonuçlarını, ülkenin kaynaklarına ve sosyo-kültürel… özelliklerine göre yansıtan özetler olmalıdır. Yani milli olmalıdır. Çünkü ülkelerin ve milletlerin özellikleri ve imkanları aynı değil. Kaç tane milli rehberimiz var?
Sayın Tıbbı Çevirmen Uğur Garip beyfendi (bakın tüm efendiliğimle hocama söylediğiniz büyük harfli abuk yazınızla hakaretlerinizi )ben hocamın öğrecisi olmaktan her zaman onur duydum.Bizim Cerrahpaşanın hocası da öğrencisi de sizin çevirdiğiniz kitaplardaki hocalara pek benzemez hayatın içinden gelir ve hayat konusunda sosyolojiden felsefeye bilgi sahibi olarak yetişir.Çünkü TIP BİR SANATTIR.Lütfen tıbbı çevirilerinizi bu anlamda gözden geçirin. Hocama laf yetiştirmek size düşmez …bekleme yapmayınız .hocam ellerinizden öperim .Verdiğiniz her bilgi toplumun ufkunu açacak niteliktedir.iyi ki varsınız …Dr Erkut Erdoğan 1994 cerrahpaşa mezunu öğrenciniz…
Sayin Dr. Ates Ulker Bey’in yorumunu cok yerinde buluyorum.
Sn.Prof. A.R.Kucukusta’nin o amacini asan ifadesinin de bir anlik infial neticesinde olustugundan eminim.
Boyle bilgiler ve yerinde yorumlar okuyanlarin her bakimdan olgunlasmasina katki saglamaktadir.
Saygilarimla
Ahmet Bey’in bu açıklamalarının benzerlerini sıklıkla okumaya başladık basında. Ben sıradan bir vatandaş olarak konuyla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgisi olan herkesin hatta uzmanlık alanı olmasa da merakı ve bilgisi olan herkesin konuşmasını,araştırma yapmasını ve olabildiğince çok bizlerle paylaşmasını arzu ederim. Birbirine ‘tu kaka’ diyen hekimlerin de yorumcuların da açıkçası nazarımızdaki güvenilirlikleri ciddi şekilde yara alıyor. Doğru olan, açıklama yapanları reddetmek, yok saymak, hakaret etmek değil; sorgulamak, aratırma yapmak ve başka bilgilerle desteklemek ya da eleştirmektir. Aksi halde anlatılan hiçbir şey etkileyici ve inandırıcı olmuyor.
Paylaşılan her tür bilgiye ihtiyacımız var. Bilgilerini bizimle paylaştığı ve sakınıp esirgemediği için, kendi adıma teşekkür ederim. Burada anlatılanlar yanlış da olabilir elbette ama o zaman da yanlış olduğunu ispat eden bilgileri ve araştırma sonuçlarını da okumak isteriz.
Saygılar
SAYIN DR.ERKUT ERDOĞAN BEYEFENDİ,SAYIN DR.A.RASİM HOCAMLA İLGİLİ YAZIMDA EN KÜÇÜK BİR HAKARET YOKTUR.SANIRIM OKUDUĞUNUZU DİKKATLİ OKUMUYORSUNUZ.SAYIN AHMET RASİM HOCAM UZMANLIK ALANI DIŞINDA TIBBIN HER BİLİM DALINDA KONUŞMALAR,YORUMLAR YAPIYOR.KENDİSİ JİNEKOLOG DEĞİLDİR,MEDİKAL ONKOLOG DEĞİLDİR.ŞİMDİ LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.BİR GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANININ RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI ÜZERİNDE KONUŞMAYA YETKİSİ VARMIDIR.BİR DOKTORUN BRANŞI DIŞINDA ALANLARDA KESİN KONUŞMASI DEONTOLOJİK İLKELERE UYGUNMUDUR? HOCANIZA LAF YETİŞTİRMEK AMACIM YOK,HADDİM DE DEĞİL.ANCAK HOCANIZIN YETKİ VE BİLGİSİNİN OLAMAYACAĞI TIP DALLARINDA YAZMASI,TV KANALLARINDA KONUŞMASI O KADAR FAZLA KİŞİNİN ELEŞTİRİSİNİ ALMAKTA Kİ.SONUÇ OLARAK: BİR GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI RAHİM AĞZI KANSERİ AŞINA ALDATMACADIR DİYORSA,BİR PSİKİYATRİSTİN ALANINA GİREN ANTİDEPRESANLARLA İLGİLİ İDDİALAR ORTAYA ATIYORSA ,BUNLARA YETKİSİ YOKTUR.SAYGILARIMLA.
Sayın TIBBI ÇEVİRMEN UĞUR Garip beyfendi….siz tıp eğitiminin ve basamaklarının neleri kapsayabileceğini pek ÇEVİREMEMİŞSİNİZ…tıp fakültesini bitiren her hekim sizin hocamın söyleyemez dediğiniz tüm konularda konuşma etiği hakkı ve yetkisi olur….büyük harf internet konuşma uslubunda bağırma anlamına gelir …hakaret ettiğinizi bile farkedemiyecek donanımda olduğunuzdan size hocamın sayfasında daha fazla cevap yazmayacağım…sanayileşen dünyanın sahte salgınlarla ve motivasyonlarla ilaç satabilmek adına bazı durumlarda dolandırdığınada inanıyorum …sizin mesleki olarak ETİK YETKİN VE KONUYLA ilgili söz söylemenizin ciddi anlamda hocaya karşı kast teskil ettiğini ve çıkar güttüğünüzü düşünmekteyim….lütfen telefonlarım 24 saat açıktır buradaki alan yerine bana hitap ettiğiniz kelimeleri sitemden veya telefonumdan edebilirsiniz ….hocamdan özür dilerim hak doğduğu için CEVAP vermek zorunda kaldım ….
ayrıca son söz bir hekime yakıştıurmadığınız kelime Abuk kelimesi türkçemizde vardır beyfendi yıllaca çevirmenlik yapmışsınız lakin bu sadece kelimeyi subukla birleştiren bir deyim içerisinde düşünmüşsünüz …bkn:http://ne-demek.net/anlam%C4%B1/abuk-ne-demek.html
Uğur Bey,
Bir hekim olarak tıbbın bir öğretim üyesi ve entelektüel olarak da ülkemin, dünyanın, insanların her türlü sorunu hakkında konuşurum, korkmadan çekinmeden de fikirlerimi net olarak söylerim.
Domuz gribi zamanında da beni “İnsan sağlığını tehlikeye attığım” gerekçesiyle “suç duyurusu” yapmakla tehdit edenler oldu; ben elbette bildiğimi söylemeye devam ettim.
Ben konuştum mu boşa konuşmam ve yazdım mı iyi yazarım.
Televizyonlarda, gazetelerde, bu mekânda çok kişiyle tartıştım ve tartışmaya da devam ediyorum fakat çoğu zaman karşıma çıkacak kimse olmuyor.
Kimse benimle ne grip aşısını, ne kolesterol ilaçlarını, ne rahim ağzı kanseri veya başka bir konuyu tartışmaya yanaşmıyor; “O varsa biz gelmeyiz” diyorlar.
Bu yüzden birkaç televizyon programı son anda iptal edilmek zorunda kalındı.
Her iddiamın mantığı ve/veya bilimsel kaynağı vardır.
Benim insanlara doğruyu anlatmaktan başka bir derdim ve endişem yok.
Sizi rahatsız eden şeyin ne olduğunu ise anlamadım; lütfen bana anlatın veya yazılarımı konunun uzmanlarına gösterin, beni tenkit etsinler, hatalarımı göstersinler, yanlışlarımı yüzüme vursunlar.
İsteyen herkes beni tenkit edebilir; ben her görüşe saygılıyım ve her tenkite de cevap verebilirim, herkesle tartışmaya hazırım.
Bu kolesterol teorisi ve kolesterol ilaçları konusunda da onlarca yazım var, hepsi ilk yazıldığı günkü gibi yerlerinde duruyor.
Yeni kılavuzu tenkit eden birkaç “teknik” yazı yazdım; medikal çevirmenmişsiniz, mutlaka tanıdığınız kardiyologlar vardır, alın bunları onlara okutun, diyebilecekleri bir “şey” veya “itirazları” varsa memnuniyetle cevaplamaya hazırım.
Ama göreceksiniz ki hiçbiri benimle tartışmaya kalkışmayacak, “genel manada” kimsenin işine yaramayacak “Herkes kendi dalında konuşsun” benzeri laflar söyleyeceklerdir.
Sizin de beni daha iyi anlamanız için size “Bilim halka popüler bir dille anlatılmalıdır” başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ederim (1).
Beni okumaya devam edin; çok şey öğreneceğinize eminim.
KAYNAK:
1. http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2013/10/01/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/bilim-halka-populer-bir-dille-anlatilmalidir/
DEĞERLİ HOCAM PROF.DR.AHMET RASİM BEY, BENİ RAHATSIZ EDEN TEK ŞEY ALANINIZ DIŞINDAKİ BİLİM DALLARINDA KONUŞMANIZ VE YAZMANIZDIR.ÖRNEĞİN,BİR OFTALMOLOG,GÖZ HEKİMİ, YA DA BİR GASTROENTEROLOG YA DA BİR DERMATOLOJİ UZMANI DOKTOR,SİZİN ALANINIZA GİREN KOAH HASTALIĞI ÜZERİNDE TELEVİZYON KANALLARINA ÇIKSA,DERİN YORUMLAR YAPSA,KOAH’DA ŞU İLAÇ ETKİSİZDİR,ŞU TEDAVİ YÖNTEMİ YANLIŞTIR GİBİ KONUŞMALAR YAPSA HOŞUNUZA GİDERMİ, BUNU DOĞAL KARŞILARMISINIZ HOCAM ?BENİ RAHATSIZ EDEN BUDUR.SİZİ ÇOK SEVİYORUM,ÇOK GÜLERYÜZLÜ,ÇOK SAYGIDEĞER BİR İNSANSINIZ.SAYGILARIMLA HOCAM.UĞUR GARİP.
SAYIN ERKUT ERDOĞAN BEYEFENDİ,,BU SAYFADA SİZE YAZDIĞIM SON MESAJDIR BU.BENİ DONANIMSIZ OLMAKLA NİTELENDİRDİNİZ. BENİM EĞİTİME HARCADIĞIM YILLAR SİZDEN UZUNDUR.BEN DTCF İNGİLİZ DİLİ EDEBİYATI MEZUNUYUM.AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE DEFENSE LANGUAGE INSTITUTE ADLI OKULDAN 2 DİPLOMAM VARDIR.BU ENSTİTÜYE SINAV KAZANARAK GENELKURMAY BAŞKANLIĞI TARAFINDAN GÖNDERİLDİM.EMEKLİ SUBAYIM.ÇEVİRMENLİK GÖREVİMİ SUBAYLIK GÖREVİMLE EŞ ZAMANLI OLARAK GÖTÜRDÜM.EMEKLİ OLDUKTAN SONRA FULL TIME ÇEVİRMEN OLARAK ÇALIŞMAKTAYIM.YANİ TAHSİLİM SİZDEN DAHA YÜKSEKTİR,SİZ 6 YIL OKUDUNUZ TIPTA.UZMANLIĞINIZ VARMI BİLMİYORUM.AYRICA BEYFENDİ DİYE YAZMIŞINIZ.DOĞRU YAZIMI BEYEFENDİDİR.SAYGILARIMLA.UĞUR GARİP
Uğur Bey,
KOAH veya göğüs hastalıklarıyla ilgili herhangi başka bir mevzuda ister pratisyen ister herhangi bir alanda uzman olan biri, hatta tıp dışı biri (mesela siz) elbette istediği yorumu yapabilir ve bu da beni “inanamayacağınız” kadar mutlu eder.
Doğru söylüyorsa “tebrik ederim” , yanlışı veya eksiği varsa gösteririm ama şayet atıp tutuyorsa delillerini ortaya koyarak “rezil ederim”.
Bilimde tabu yoktur; sağlam mantık ve deliller göstererek her şey sorgulanabilir.
İsteyen uzman meslekdaşım onun konusunda yaptığım yorumları, iddialarımı delilleriyle çürüterek beni tenkit edebilir ve bundan da çok büyük mutluluk duyarım.
SAYIN RASİM HOCAM, TELEVİZYONLARDA BENLE PROGRAMA KATILMIYOR KİMSE DİYORSUNUZ,KARŞIMA ÇIKAMIYORLAR DİYORSUNUZ.SİZ GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANIYKEN JİNEKOLOJİK KANSERLERDEN,KOLESTEROLDEN KONUŞURSANIZ ,HİÇBİR ONKOLOG ,KARDİYOLOG SİZLE BU KONULARI TARTIŞMAZ,HAKLILAR ÇÜNKÜ BRANŞINIZ DIŞINDA KONULAR BUNLAR.BİR ONKOLOG RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISINI BİR ONKOLOGLA TARTIŞIR,BİR GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANIYLA DEĞİL.BU NEDENLE SİZİN BULUNDUĞUNUZ PROGRAMA GELMİYORLARDIR.SAYGILARIMLA.BU SON MESAJIMDIR HOCAM.İYİ GÜNLER.
Evet çok okumuşsunuz genelkurmay amerika ingiliz dili edebiyatı valla 2 üniversite iyi bir hayat yaşamışsınız da bu sayfadaki manüplasyonlar neyin nesi yukarıdan aşağıya bir çok haber sitesi internet sayfası vs dururken gelip hocamın sayfasını kasmanın ne anlamı var başka işiniz mi yok …rahim ağzı kanserinde aşı ya takmışsınız bir çevirmen olarak acaba merak ettim çevirisimi çok hoş …üstünlük taslamak için diplomaların ardına üniformaların ardına saklanan lardan tiksindiğim kadar çok tiksinirim….merak buyuruyorsanız tıp doktorluğundan başka yeryüzündeki tüm kaçan uçan yüzen batan makinaların belgeli uzman kullanıcısıyım …ne oldu bu beni üstün mü kıldı…yazık hocam diyor ki doğruyu ve gerçeği kim söylerse dinlenir siz hala takmışsınız onbaşıyla çavuş olsa yanlış bile söylese generale laf söyleyemez…beyfendi (konuşma dili olduğu için bu şekilde kullandım tdk da kullanım beyefendi dir) çıkın şu asker emir komuta zihniyetinden artık sivildesiniz bir gevşeyin …bir çok gazete haber ve internet sayfasına ülkede ters giden şeyleri eleştirin yazın….bırakın hocamı bu onun sayfası ve istediğini yazar yasak yok yıl 1980 değil kendinizi bu kadar kudretli görmeyin yıl 2013 hayde….komutan kendine gel….senin karşında bir er var :))(askerde er dim bedelli 28 gün deniz lisesinden attıkları için doktor olanlardan) ( bu arada hocam valla özür bu takıntılı vatandaşın ne amacı olduğunu anlayamadım anlaşılan işi gücü bırakmış gelmiş bir tıp sayfasında aleni sen bunu nasıl yazarsın kavgası güdüyor valla gözüm korktu diplomalarından (bu arada merak buyurusa bende 3 tane var ) şimdi gider kendine hakeret ediyorum diye şikayette bulunur…bunlar hakeret değil durum tespiti güzel kardeşim üstüne vazife alacaksan başka iş al…)imla yanlışlıkları işin komedisinden:) rahim ağzı aşısını bir tek onkologlar tartışır ….hay senin beynini ….
SAYIN PRATİSYEN DOKTOR ERKUT BEY, SİZİNLE YAZIŞIYORUZ,KONUŞMA DİLİNDEKİ GİBİ YAZAMAZSINIZ KELİMELERİ.HAKERET DİYE BİR KELİME VARMI TÜRKÇEMİZDE ?BEYEFENDİ YAZMAK ZORUNDAYIZ.HAYDE KELİMENİZ DE BİR HEKİMİN TÜRKÇESİNE YAKIŞMIYOR.BEN RAHİM AĞZI AŞISINA TAKMADIM KAFAYI.BENİM SÖYLEDİĞİM ŞUDUR:HER DOKTOR KENDİ BİLİM DALININ SINIRLARI DAHİLİNDE KALMALIDIR.SİZ OKULDAN ATILDIĞINIZI YAZIYORSUNUZ.BEN HER OKULDAN BAŞARIYLA MEZUN OLDUM.SİZE DE MESLEK HAYATINIZDA BAŞARILAR DİLİYORUM.İNŞALLAH ALLAH SİZE DE TIP MESLEĞİNDE UZMAN DOKTOR ÜNVANI NASİP EDER.BEN ALLAHIMA ŞÜKÜRLER OLSUN KENDİ ALANIM OLAN FİLOLOJİDE EN YÜKSEK NOKTALARA ULAŞTIM.SON CÜMLENİZ OLAN ‘HAY SENİN BEYNİNİ’ İFADESİNİ DE BİR DOKTORA YAKIŞTIRAMADIM.SAYGILARIMLA.UĞUR GARİP
DEĞERLİ HOCAM PROF.DR.AHMET BEY, ÖĞRENCİNİZ ERKUT BEYİN BİR DOKTORA YAKIŞMAYAN İFADELERİ NEDENİYLE, SİZDEN ONUN ADINA DA ÖZÜR DİLİYORUM.SİZ BİR BİLİM ADAMISINIZ.SİZİNLE YAZIŞTIK,GÜZEL TÜRKÇENİZ,NAZİK ÜSLUBUNUZ İÇİN SİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM.ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM.ARTIK SAYFANIZDA ASLA OLMAYACAĞIM,BU PRATİSYEN DOKTOR SİZLE OLAN SAMİMİ YAZIŞMALARIMIZI ANLAMADI,RASİM HOCAM, ARTIK ADIMI SAYFANIZDA GÖRMEYECEKSİNİZ,SON YAZIM BUDUR.ALLAHA EMANET OLUNUZ.UĞUR GARİP
Yukarıdan aşağıya dek tüm yazışmalar incelendiğinde:Kolesterol kılavuzu ile tüm dünyanın aptal yerine konulduğuyla ilgili bir çok yorumun içerisinde emekli bir askerin bu konuyu ” sadece konunun uzmanları tartışır” kendi yazılarınızın bulunduğu sayfanızda dahi bu konu yazamazsınız yaklaşımına verilen konuşma metinleri görmektesiniz . Tüm okurların dikkatini çekmek istediğim nokta esasen global dünyadaki ilaç firmalarının ve bu firmaların güdümünde kendilerine kariyer edinerek varolan güçlerin soruların sorulmasına ve itirazlara umarsız bir şekilde saldırı ve karalama kampanyalarıyla cevap vermeleridir.işte yukarıdaki yazıyı tamamlayan aşağıdaki yorumlar nasıl bir cehaletle karanlığın tıp dünyası dahil sarmakta olduğunun göstergesidir.Dikkatimizi bu yöne çevirip aydınlanmamızda yol gösteren tüm hocalarımıza ve hocam Porf Dr A.Rasim Küçükustaya saygı ve hürmetlerimle ….
SAYIN PRATİSYEN DOKTOR ERKUT BEY BEYEFENDİ: BEN YAZILARIMI TIBBİ ÇEVİRMEN OLARAK YAZIYORUM,EMEKLİ SUBAY OLARAK DEĞİL.EVET,KOLESTEROL ÜZERİNDE,KANSERLER ÜZERİNDE HELE SİZ BİR PRATİSYEN HEKİM OLARAK YORUM YAPAMAZSINIZ,BUNA YETKİNİZ YOK ÇÜNKÜ UZMANLIĞINIZ YOK.KOLESTEROLÜN,KANSERİN DERİNLİKLERİNE KARDİYOLOGLAR,ONKOLOGLAR DAHİ TAMAMEN ULAŞABİLMİŞ DEĞİLLER.KANSER BUGÜN HALEN BİLİNMEZLERLE DOLUYKEN ,BİR PRATİSYEN HEKİM HELE,ASLA BEN KANSER ÜZERİNDE DE KONUŞURUM DİYEMEZ.DERSE ONKOLOJİ UZMANLARIMIZA AYIP OLUR,DEONTOLOJİ İLKELERİNE TERS DÜŞER,BİR PRATİSYENİ KANSERLE İLGİLİ KONUŞURSA KİMSE DİNLEMEZ.BU SİZİN ŞAHSINIZLA İLGİLİ DEĞİL.LÜTFEN AHMET RASİM HOCANIZIN SAYFASINDA TIP EĞİTİMİ HASTA BAŞLIKLI YAZISINI OKUYUNUZ.ORADA PRATİSYEN HEKİMLERİMİZLE İLGİLİ GERÇEKLERİ ANLATIYOR.BU YAZISI İÇİN RASİM HOCAMIN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM.YAZDIKLARI KİMSENİN SÖYLEYEMEDİĞİ GERÇEKLERİ YANSITIYOR.SAYGILARIMLA.UĞUR GARİP
Sayın pratisyen Erkut bey, bunca yıl sonra inşallah uzman Dr.olmuşunuzdur.Olduysanız kutluyorum.Olamadıysanız sağlık olsun üzülmeyin.Uğur Garip.Çevirmen