KALP HASTALIKLARININ ERKEN TEŞHİSİ İÇİN TOMOGRAFİ YAPTIRMAK DOĞRU MU?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Murat Tuzcu Milliyet gazetesinde “diyabet soruları” başlıklı yazısında kalp krizi riskini belirlemek için “bilgisayarlı tomografi ile koroner damarlardaki kalsiyum ölçümünü” de tavsiye ediyor (1).

Diyor ki:

Yaygın olarak kullanılan bir diğer inceleme yöntemi de kalbin çok kesitli röntgenini çekerek damarlarda kireçlenme var mı diye bakmaktır. Yapılan çok sayıda araştırma kalsiyum değerlendirmesi diyebileceğimiz, az miktarda radyasyon gerektiren bu bilgisayarlı tomografi testinin işe yaradığını düşündürüyor. Eğer damarlarda hiç kalsiyum olmadığı saptanırsa diyabetli kişiye uzun dönemde kalp krizi riskinin çok düşük olduğu söylenebilir. Buna karşılık damarlardaki kalsiyum birikintileri çoksa risk yüksektir. Kalsiyum yüküne göre daha ileri incelemelere baş vurmak gerekebilir.”

Bizim millet biz söylesek pek dikkate almaz ama USA’ dan gelen sağlık tavsiyelerine “balıklama atlarlar”.

Şimdi bu yazıyı okuyan birçok insanın doktorlarına bu testi yaptırması için baskı yapacaklarını ve hatta bazılarının kendilerinin tomografi çektirmeye kalkışacaklarını iddia ediyorum.

Daha önce, yeni açılan özel hastanelerden birinin bedava bilgisayarlı tomografi kampanyası bile yaptığını yazmıştım (2).

Amaçları gerçekten koroner damar hastalıklarının erken teşhisi miydi yoksa hastane reklâmı mı idi, sorularıma cevap vermedikleri için kararı size bırakıyorum.

Hiçbir tıbbi tetkik rastgele istenemez

Hiçbir tıbbı inceleme hele de yüksek dozda X-ışınlarına maruz kalınan bilgisayarlı tomografi gibi bir inceleme yaptırmak için kesin “gereklilik” olması icap eder.

Circulation isimli ünlü kardiyoloji dergisinde yayınlanan yeni bir makalede, kalp hastalıklarının teşhisinde kullanılan radyolojik yöntemlerin gelişigüzel istenmemesi, fayda ve zararlarının iyi hesaplanması gerektiği bildiriliyor (3).

Tıbbi görüntüleme yöntemlerinden maruz kalınan radyasyonun 1980’ den beri 6 kat arttığı ve bunun yüzde 40’ ının kalple ilgili olan tetkiklerden kaynaklandığı vurgulanarak hastaların “aydınlatılmış onamlarının” alınması isteniyor.

X-ışınları ile gerçekleştirilen kalp görüntüleme yöntemlerinin başlıcaları, koroner arter kalsiyum skorları ve anjiyogramlar gibi bilgisayarlı tomografi taramaları, floroskopi ve stres testi gibi nükleer tıp testleri’dir.

X-ışınlarının azı bile zararlı

Murat Tuzcu “az miktarda” radyasyon gerektiriyor diye “yüreklere su serpmeye çalışıyor” ama kusura bakmasın radyasyonun zerresinden bile kaçmak lazım.

Çok yeni bir araştırma, kardiyo-vasküler bilgisayarlı tomografi anjiyografi sırasında maruz kalınan düşük doz radyasyonun bile DNA ve hücre hasarına yol açtığını, hücre tamirinin düzenlenmesinde rolü olan hücrelerin ekspresyonu ve apoptozisin arttığını ortaya koydu (4).

Hasara uğrayan hücrelerin çoğunun tamir edilmiş olmasına rağmen, bunların küçük bir kısmının öldükleri de tespit edildi.

Bu bulgular, bilgisayarlı anjiyografi vasıtasıyla alınan radyasyonun sebep olduğu DNA hasarının tamir edilmediği veya yok edilmediği takdirde mutasyona yol açmasının mümkün olabileceğini, tekrarlayan radyasyonlara maruz kalınmasının bu etkiyi artırabileceği anlaşılıyor.

Ayrıca, “evet düşük doz tomografi” diye bir kavram vardır ama özellikle bizde bu dozun “düşüklüğü” hakkında endişelerim var ve kimseye ne kadar radyasyona maruz kaldığına dair bir bilgi verildiğini de bugüne kadar duymadım.

Kolesterol ilaçları damarlarda kalsiyum birikimini artırıyor

Bizi, “koroner damarlarda kalsiyum artışı kalp krizi riskini artırır” diye korkutan Murat Tuzcu kolesterol düzeyi çok düşük olanlar dışında her diyabetliye “kolesterol hapı” yani “statin” almasını da şart koşuyor (5).

Gerçi yazısında statinlerin diyabet riskini artırdığı gerçeğini itiraf ediyor ama unuttuğu veya söylemek istemediği önemli bir husus var.

O da statinlerin koroner damarlarda kalsiyum birikimini artırıyor olması!

Diabetes Care isimli dergide yayınlanan araştırma tip 2 diyabeti ve ilerlemiş damar sertliği (ateroskleroz) olan hastalarda koroner damarlardaki kalsifikasyonun sık kolesterol hapı (statin) kullananlarda seyrek kullananlara göre daha fazla olduğunu gösteriyor (6).

Kalp krizi riskini azaltmak için verilen statinlerin tüm marifetlerini görmek için en azından şu iki makalenin okunmasında büyük fayda var (7, 8).

Zamanı olanlara ise “Büyük Kolesterol Yalanları” kitabımı tavsiye ediyorum (9).

İşin bir de maliyeti var

Bu dünyada artık parasız yapılan hiçbir iş kalmadı.

Bilgisayarlı tomografi de en pahalı tetkikler arasında yer alıyor ve fiyatı yapılan merkeze göre değişiyor.

Ülkemizde milyonlarca kişinin kalp krizi risklerini bilmek için Cleveland’ lı bir Hoca’ nın tavsiyesine uyarak tomografi merkezlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturacaklarını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Bizim insanlarımızı EKG veya eforlu EKG gibi sıradan tetkikler kesinlikle tatmin etmez; kulaklarına tomografi tozu kaçanların onu çektirmeden rahat etmeleri asla mümkün değildir.

Murat Tuzcu’ dan bu “anlamsız risk belirleme” işinin Türkiye’ ye kaça patlayacağını da bildirmesini bekliyoruz.

Gelelim neticeye

BİR: Risk belirlemek için kullanılan yöntemlerin “riski yok sayılıyor” ama hiçbir tıbbi tetkikin riskinin “sıfır” olmadığını unutmamak gerekir.

İKİ: Bu tür risk belirleme ve tarama gibi erken teşhis yöntemleri “aşırı teşhis ve aşırı tedavinin” sebepleridir (10).

ÜÇ: Modern tıbbın bu “risk belirleme ve derecelendirme” merakını çok maksatlı ve yanlış buluyorum.

Bu yazıyı esas alırsak diyabetli birinin damarlarında kalsiyum çıkmaması, o kişinin kalp hastası olmayacağı yani dilediği gibi yiyip içip her türlü muzırlığı serbestçe yapabileceği manasına gelmez.

Veya kan şekeri normal, ensülin direnci olmayan biri hayat boyu asla diyabet olmayacak demek değildir.

Hastalıklardan korunma herkes için aynı derecede önemlidir.

İnsanlara, hastalık riskleri düşük hatta sıfır olsa bile “adam gibi yaşamanın” icaplarını yerine getirmeleri öğretilmelidir.

Kaynaklar

1. http://www.milliyet.com.tr/diyabet-sorulari/gundem/ydetay/2106327/default.htm

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/10/01/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/allah-im-bizi-gereksiz-tibbi-tetkiklerden-koru/

3. http://circ.ahajournals.org/content/early/2014/09/29/CIR.0000000000000048

4. http://imaging.onlinejacc.org/article.aspx?articleid=2398324

5. http://www.milliyet.com.tr/diyabette-kalbi-nasil-korumali-/gundem/ydetay/2102750/default.htm

6. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22875226

7. http://informahealthcare.com/doi/abs/10.1586/17512433.2015.1011125

8. http://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-statin-therapy-and-increased-coronary-heart-disease-risk-in-primary-prevention-of-people-with-enhanced-low-grade-inflammation-69903.html

9. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/04/02/kitaplar/yeni-kitaplar/buyuk-kolesterol-yalanlari/

10. http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/09/08/yazilar/elestirel-yazilar/ilac-endustrisi/modern-tibbin-son-numarasi-asiri-teshis/

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Orhan Kaynak dedi ki:

    Murat Tuzcu ve arkadaşlarını hala kalp krizinin erken teşhisi ytansiyonun erken teşhisiyle uğraşıyor ve Amerikanın sağlıktaki hali ortada, dökülüyor. Amerikalılar hastalıktan kırılıyor, bunlar dünyanın en şanssız insanları. Bir doktor da çıkıp yahu bunların tümünün sebebi yanlış beslenmedir, fastfoodtur, şekeli trans yağlı hazı gıdalardır demiyor, biri çıkıp bu kadar hareketsizlik tüm hastalıklara davetiye çıkarır diyemiyor. Adamların işi gücü erken teşhis, hem de pahaalı ve de riskli yöntemlerle.
    Bu Amerikalı doktorlara gülüp geçin lütfen.

  2. Nermin Yıldızoğlu dedi ki:

    Amerikalı doktorları matah bir şey sanırdık ama hiç de öyle değillermiş. Tamam orada teknoloji çok ilerlemiş ama insanlar bundan ne derecede yarar sağlıyor derseniz cevap yok. USA’ da sağlık sşstemi çökmüş durumda, paranız yoksa kimse yüzünüze bakmaz ama parası olanların cenbini boşaltmak için böyle kalp krizini erken teşhis ayağıyla cüzdanınız baoşaltılır.

  3. Azimet Yaman dedi ki:

    Bütün doktorlar önce hemen tahlil filim falan istiyor, hastayı hiç dinlemiyor, sorgulamıyor, sonra da bir torba ilaç yazıyor. Hipkrat, İbni Sina tıbbı çökmüştür.

Siz de yorumunuzu paylaşın: