SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ SUÇ ALETİ OLABİLİR Mİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
suç aleti

Modern tıbbın son senelerde hızla büyüyen meselelerinden biri de “aşırı teşhis” veya “gereksiz teşhis” isimleriyle bilinen “overdiagnosis”.

Bu tabirlerle bir insana yaşadığı sürece hiçbir zarar vermeyecek bir hastalığın teşhis edilmesi anlaşılıyor.

Aşırı teşhis sonucu nur topu gibi bir hastalığınız oluyor; hem hasta damgası yiyerek huzursunuz kaçıyor ve hem de sürekli takip ve kontrol altına girmeniz gerekiyor.

Takip için yapılan tomografi, MR, anjiyo, endoskopi gibi tıbbi tetkiklerin de kendine mahsus riskleri var ama asıl tehlikeli olan aşırı teşhisin devamında gelen “overtreatment” yani “aşırı tedavi”.

Aşırı tedavi, hiçbir faydası olmayacak olan ilaç, ışın veya cerrahi girişimlere maruz kalınması manasına geliyor.

Hele de teşhis kanser ise uygulanacak kemoterapi, radyoterapi ve ameliyatların ölüme kadar giden komplikasyonlara hazır olmak gerekiyor.

Aşırı teşhiste adı geçen pek çok hastalıktan biri de “astım”.

Astım artmıyor astım teşhisi artıyor” başlıklı yazımda bu mevzuyu dile getirmiştim (1).

Tüm dünyada milyonlarca insan gereksiz yere astım ilaçları kullanıyor ve boş yere de ciddi ilaç yan tesirlerine maruz kalıyor.

Üstelik bu yüzden milyarlarca lira çöpe gidiyor, daha doğrusu ilaç üreticilerinin kasalarına oluk oluk akıyor.

Astım, teşhisi doğru olsa bile bu, her hastanın mutlaka ilaçla tedavi edilmesi manasına gelmiyor.

Birçok astımlının doğru bir hayat tarzı sürdürerek astım ataklarından korunması mümkün.

Bir grup hastaya ise sadece belirli bir süre ilaç vermek yeterli oluyor; astımlıların sadece yüzde 10 kadarının sürekli ilaç kullanması icap ediyor.

Gelin görün ki, pratikte astım teşhisi konduktan sonra her hastaya tüm ilaçlar hem de sürekli olarak veriliyor.

Hadi, astımlıların ihtiyaçları olmadığı halde ilaç almalarına da “eyvallah” ama bir de “astımları olmadığı hâlde astım teşhisi konan hastalar” var ve bunların sayısı her gün katlanarak artıyor.

Neredeyse her öksürene, her nefesim daralıyor, nefes alamıyorum diyene hemen astım teşhisi konup eline bir torba ilaç tutuşturuluyor.

Solunum fonksiyon testleri suç âleti

Astımda aşırı teşhiste “solunum fonksiyon testlerinin” de önemli bir yeri var.

Teknik” olarak doğru yapıldığında ve doğru “değerlendirildiğinde” ayırıcı teşhis ve hasta takibinde elbette işe yarayan bir test ama bu testin hem her solunum şikayeti olan hastada yapılması icap etmiyor hem de aşırı tedaviye yol açıyor.

Bu testlerde hemen herkeste herhangi bir parametrede klinik olarak hiçbir ehemmiyeti olmayan, normalden daha düşük değerler elde etmek mümkün ve bu test yapıldığında astım veya KOAH teşhisi konmaması neredeyse imkânsız!

Günümüzde solunum fonksiyon testleri artık her hastanede ve “ben hariç” her göğüs hastalıkları hekiminin muayenehanesinde bulunuyor.

Bu sayede hastanın ayrıntılı dinlenmesi, sorgulanması ve muayene edilmesine gerek kalmadığı gibi ekonomik olarak da hastane ve doktora iyi bir getiri sağlanmış oluyor.

Geçen gün bir hastam özel bir hastanede bu test için (yapılması kesinlikle gerekli değildi) 280 lira ödediğini söyledi.

Aşırı teşhisten aşırı tedaviye

Aslında astımı olmadığı hâlde klinik olarak veya “solunum fonksiyon testleriyle astım teşhisi konanlar” ve astım teşhisi yüzde yüz doğru olmakla beraber “sürekli olarak ilaç kullanması gerekmeyenler” artık ömür boyu tedavi görmesi gereken hastalara dönüşüyor.

Astımı teşhisi özellikle de “nefes alamadıkları” için doktora baş vuranlarda içinden çıkılmaz durumlara yol açıyor (2).

İki okuyucumdan aldığım mektup, astım için aşırı teşhise ve bunun yarattığı problemlere çok iyi örnek oluşturuyor.

Bunları “Derdime Bir Çare” köşesinde okuyabilirsiniz (3).

Gelelim neticeye

BİR: Hekimlerin her hastalıkta olduğu gibi astımda da aşırı teşhise karşı çok dikkatli olması gerekiyor.

Aşırı teşhis ve aşırı tedavi kavramlarının tıp fakülteleri müfredatına girmesi faydalı olur.

İKİ: Hastalıkların teşhis ve takibinde tabii ki laboratuar önemli ama bu her hastalığın filmlerle kan tahlilleriyle izlenmesi manasına da gelmiyor.

Solunum fonksiyon testlerinin de astımın rutin takibinde kullanılmasını doğru bulmuyorum.

KAYNAKLAR

1. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/04/27/yazilar/tip-yazilari/astim/astim-artmiyor-astim-teshisi-artiyor/

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/03/14/derdime-bir-care/nefes-alamiyorum-diyenlere-astim-ilaci-yazmayin-lutfen/

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/04/30/derdime-bir-care/astim-mi-panik-atak-mi/

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Yavuz Eryılmaz dedi ki:

    Yıllar önce öğrencilik yıllarımızda, hocalarımızın bize öğrettiği en basit “akciğer fonksiyon testi” şu şekildeydi :
    Tam açılmış kol mesafesinde, parmaklarınızın arasındaki yanan bir kibrit çöpünü derin bir nefes aldıktan sonra tek bir nefeste söndürmeniz istenir. Şayet söndürebiliyorsanız sizin FEV1 değeriniz %70 üzerinde, söndüremiyorsanız FEV1 değeriniz %70 altındadır. Bu kadar basit bir metot ama ciddi anlamda fikir vericidir.
    Hekimlik ve eğitimcilik yıllarımda bu testi çok kullandım ve tanı koymamda bana oldukça yardımcı olmuştu.
    Günümüzde kibrit bulmak biraz zor olabildiğinden , bu testi yapmak da oldukça sorunlu olabiliyor.

  2. Murat Ataoğlu dedi ki:

    Doktorumdan solunum fonksiyon testini ben istedim.FEV 1 değerim % 122…FVC % 127…PEF % 122…EVol 110…sonuçları değerlendirirmisiniz?

Siz de yorumunuzu paylaşın: