mRNA Kovid aşılarıyla bağlantılı endişe verici bir sendrom keşfedildi. Aşılama Sonrası Sendromu olarak adlandırılan tabloda beyin sisi, baş dönmesi, kulak çınlaması ve egzersiz entoleransı görülüyor. Bazı hastalar, aşıdan yıllar sonra bağışıklık hücrelerinde farklılıklar ve koronavirüs proteinlerinin varlığı gibi biyolojik değişiklikler de gösteriyor.

Uzun süreli olarak haftada iki veya daha fazla porsiyon yoğurt yiyenlerde, bifidobakteri pozitif kolorektal kanser oranın yüzde 20 daha az olduğu tespit edildi. Bu düşük oran, bifidobakteri pozitif proksimal kolorektal kanser ensidansının daha düşük olmasından kaynaklanıyordu.

Mikroplastiklerin beyin dokusunda diğer organlara göre çok daha fazla miktarda bulunduğu, bunama vakalarında beyinde biriken mikroplastiklerin 10 misli çok olduğu tespit edildi. Araştırmaya göre, mikroplastikler beyne bağışıklık hücrelerinin içinde geliyor ve damar tıkanıklıklarına sebep oluyor.

Akademisyenler, kılavuz yazarlarının çoğunluğunun, endüstriden doğrudan veya dolaylı menfaat temin eden akademisyenlerce hazırlandığını bilmiyor olamazlar. Bunlar elbette okunabilir ama bunları itiraz edilemez metinler olarak kabul etmek gaflet, dalalet ve hatta hıyanettir. Belki biraz fazla ileri gitmiş olabilirim ama benim için bunlar birer kâğıt parçasıdır. 

Kafein genellikle bir beyin uyarıcısıdır. Saf şeklinde beyaz bir toz halinde ve acıdır. Kafein, kahve çekirdeklerinin yanı sıra çay yaprakları, guarana meyveleri ve kakao çekirdekleri de dâhil olmak üzere 60’tan fazla bitkide bulunur. Kafein, vücutta adenozin adı verilen ve bizi uykulu yapan bir molekülü etkisiz hale getirir.

8 ay süreyle haftalık dans derslerinin Parkinson’ lu hastalardaki depresyonu azaltabileceği ortaya kondu. Batılılar elbette vals, tango, salsa gibi kendi danslarıyla ilgili araştırmalar yapıyorlar. Bizim de horon, zeybek, çaydaçıra, harmandalı, fidayda gibi kendi danslarımızın hem beden hem ruh hâlimize olan tesirlerini araştırsak güzel olmaz mı? Hepinizi dansa davet ediyorum.

Florüre maruz kalma ile azalan IQ puanları arasında “istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki” olduğu ortaya çıktı. Araştırma illiyet bağını göstermiyor, bir risk artışını ortaya koyuyor ve IQ’ daki düşüş çok fazla değil. Ama buna rağmen araştırmanın sonuçları çok önemli ve mutlaka dikkate alınması gerekiyor.

Şekerli meşrubatın, senede 2,2 milyon yeni tip 2 diyabet ve 1,2 milyon yeni kalp-damar hastalığı vakasının ortaya çıkmasına ve 330 bin kişinin de ölümüne sebep olabileceği bildirildi. Lâkin hiçbir ülke bu şekerli içecekleri, yasaklayamaz; buna hiçbir hükumetin gücü yetmez.

ABD’ de 18 yaşında bir genç işlenmiş yani yoz gıdalar yüzünden karaciğer yağlanması, diyabet gibi ciddi hastalıklara yakalandığı iddiasıyla 11 büyük hazır gıda üreticisini dava etti. Dava dilekçesinde, hazır gıdaların sigara gibi bağımlılık yapacak şekilde tasarlandığı, bu kronik hastalıkların daha önce çocuklarda hiç görülmediği iddia ediliyor.

Sosyal izolasyon ve yalnızlığın kalp hastalıkları, felç, diyabet ve enfeksiyon riskini artırdığı gösterildi. Atalarımız boş yere “Yalnızlık Allah’a mahsustur” şairlerimiz de “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım” dememişler. Allah kimseyi yalnız bırakmasın.