DAM PALAS SENDROMU

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
damda yatmak

Her yıl sıcakların bastırmasıyla beraber gazetelerin üçüncü sayfaları Şile ve Kilyos’ ta denizde boğulanların, mıcırlı yolda takla atan araçların, Güney Doğu’ da damdan düşerek ölenlerin hüzünlü haberleri ile dolmaya başlar.

Her sene yüzlerce insanımız damdan düşme yüzünden yaralanır, bir yerini kırar ve hatta hayatını kaybeder. Dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki kadar çok damdan düşen ve bu sebeple de sakat kalan veya ölen insan olduğunu sanmıyorum.

Dilinde ‘Bana damdan düşen birini bulun’ diye bir deyim olan tek ülke de herhalde Türkiye’ dir. Tıpta özel bir adı olmayan bu kazalara Dam Palas Sendromu diyelim de adı da bizden olsun.

Damda gece keyfi
Damda yatmak Anadolu, özellikle de Güney Doğu insanı için bir zorunluluktur çünkü çatısı olmayan damı beton evler geceleri de hamam gibi olur.

Çocukluğumda Kayseri’ deki bağ evimizin damında yatmış biri olarak bunun ne müthiş bir zevk olduğunu çok iyi biliyorum. Dam, güneşin batmasına yakın saatlerde süpürülüp temizlenir, kuyudan aşırmalarla çekilen sularla yıkanır.

Sonra yerlere savanlar serilir, üzerlerine de şilteler yerleştirilir. Yemek de damda herkesin etrafına dizildiği yer sofrasında yenir, üzerine çay içilir ve gece de damda yatılır. 

Bir taraftan dedemin anlattığı hikâye ve masalları dinlerken, bir taraftan “gökteki yıldızları sayarken” boğazıma kadar çektiğim yorganın altında hiç farkına varmadan uykuya dalmanın keyfini unutmuş değilim.

Bunun için de yaz gecelerini damlarda geçiren vatandaşlarımızın keyiflerine turp sıkmaya niyetim yok; tabii ki, isteyen istediği yerde yatabilir.

Damda yatma zevkli ama aynı zamanda da tehlikeli bir şey. Adıyaman Devlet Hastanesi’nden Uz.Dr. Ali Kaplam, sıcakların gölgede 40 dereceyi bulduğu Adıyaman’da vatandaşların rahat bir uyku için damda yatmayı tercih ettiğini, ama herhangi bir tedbir almadıklarını belirterek düşmelerin tedbirsizlikten kaynaklandığını söylemiş.

2008 ve 2009 Haziran aylarında meydana gelen damdan düşme oranlarını açıklayan Kaplan, “2008 yılının Haziran ayında 100’ü bulan damdan düşme vakaları, 2009’un Haziran ayında 140 olmuştur.

Düşmeler sonucunda vücutlarının değişik yerlerinden yaralanan vatandaşlar, hastanelerin beyin cerrahi ve ortopedi servislerinde tedavi görüyor. Tedavi görenlerin kimisi hayati tehlikeyi atlatırken, kimisi ise hayatını kaybediyor” demiş.

Damdan düşme araştırması

Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin gibi illerde vatandaşların aşırı sıcaklardan dolayı evlerinin damında yatması ve damdan düşmeler bilimsel araştırmalara da konu olmuş.

Dicle Üniversitesi Halk Sağlığı ve Beyin Cerrahisi Anabilim Dalları tarafından yapılmış bir ankette, 1445 konutta yaşayan kişilerle yüz yüze yapılan görüşmelerde binaların yüzde 16’ sında en azından bir düşme olayı yaşandığı belirlenmiş.

Bunların yüzde 50’ si damdan, yüzde 25’ i merdivenden, yüzde 11’ i balkondan, kalanı ise yüksek duvardan ve ağaçtan düşme imiş.

Damdan düşenlerin yüzde 40 kadarı hastanede yatarak tedavi edilirken yüzde 30 kazazedede ise kalıcı sakatlık oluşmuş.

Çocuklar ve kadınlarda risk yüksek

Araştırmaya göre, düşenlerin yüzde 70’ ini gece tuvalet için kalkan ve uyku sersemliği ile damdan veya merdivenden düşen 15 yaşından küçük çocuklar oluşturuyor.

Damdan düşenlerin yüzde 60’ ının kadın, yüzde 40’ ının erkek olması da ilginç bir bulgu. Bundan ‘erkeklerin uykularında daha az hareket ettikleri veya daha derin uyudukları’ gibi bir sonuç çıkarmak mümkün.

Bu tabii ki genç erkekler için söz konusu; yoksa prostat sorunu olan erkeklerin gece birkaç kere tuvalete kalkmaları kaçınılmaz.

Damdan düşmenin sebepleri

Araştırmada, düşme riskini arttıracak yapısal eksiklik yönünden incelenen konutların yüzde 50’sinde çatı olmayan düz dam, yüzde 33’ ünde korkuluksuz pencere, yüzde 20’ sinde korkuluksuz merdiven, yüzde 10’unda korkuluksuz balkon, yüzde 10’unda yetersiz aydınlatma olduğu belirlenmiş.

Çatı ya da damın çıkış kapılarında kilit ya da herhangi bir kontrol önlemi olmayan konutlarda düşme oranı yüzde 30 iken, kontrollü olan konutlarda aynı oran yüzde 10 olup risk de 4 kat fazla bulunmuş.

Gelelim neticeye

Küresel ısınmanın giderek arttığı hesaba katılacak olursa, damdan düşenlerin sayısının her sene katlanarak artacağını söylemek kehânet olmasa gerek. Vatandaşlarımız da varsın Dam Palas’ ın keyfini çıkarsınlar, ama tedbiri de elden bırakmasınlar.

Damların etrafına korkuluk veya parmaklık yapılması, damların aydınlatılması, çocukların tek başlarına damda yatmalarına izin verilmemesi gibi basit tedbirler bile çok işe yarayabilir. Yazları Dam Palas’ ta geçirenlere göre bu işin kesin çaresi ‘Devletin her eve klima veya hiç değilse vantilatör alması’.

İlgili makamlara duyurulur.

Siz de yorumunuzu paylaşın: