VÜCUDUNUZUN SUSUZ KALDIĞINI NASIL ANLARSINIZ?
Senenin en sıcak ve nemli günlerini yaşıyoruz. Küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, böbrek, akciğer ve şeker hastalığı olanların sağlıkları ciddi tehdit altında.
Vücudumuzun dış ortam ısısının yükselmesine karşı en önemli savunma araçları, “derideki damarların genişlemesi” ve “terleme ile sıvı kaybedilmesidir“.
Terleme devam ettiği sürece ve yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek ısılara tahammül etmek mümkündür.
Hava sıcaklığı ile beraber havadaki nem de artarsa “sıcak endeksi” yani “hissedilen sıcaklık” da artar. Sağlığımız bakımından asıl önemli olan da budur.
Hava sıcaklığı 30 derece iken havadaki nemin miktarına göre hissedilen sıcaklık 35 dereceye hatta daha büyük değerlere erişebilir.
Dış ortam ısısı yükseldiğinde derideki damarların genişler ve kan vücut yüzeyine yönelir. Beyin, kalp ve diğer iç organlara giden kan miktarı azalır.
Sıcaklık ile beraber nem de yüksek ise terleme ile sıvı kaybı etkisini kaybeder; çünkü hava su buharına doymuş olduğu için terin vücut yüzeyinden buharlaşması mümkün olmaz.
İnsanlar bunu “vücudum yapış yapış oldu” sözleriyle ifade ederler.
Deride damarların genişlemesi ve terleme ile yeterli ısı kaybı sağlanamıyorsa vücut iç ısısı yükselmeye başlar. Bu da metabolizmanın hızlanması ve daha çok oksijen ihtiyacını doğurur.
Böyle dönemlerde kalp krizi, yüksek veya düşük tansiyon, böbrek ve solunum yetersizlikleri, sıcak çarpması gibi sebeplere bağlı ölümlerde artış olur.
Vücutları su kaybına daha hassas olan bebek, ileri yaşlılar ile idrar söktürücü ilaç kullananlar, ciddi kalp, akciğer, böbrek ve şeker hastalarının zarar görme ihtimalleri daha yüksektir.
Dehidratasyon
Bu sıcak günlerde en sık rastlanan sağlık problemi bizim tıp dilinde ‘dehidratasyon’ ismini verdiğimiz bir tablo, yani “vücudumuzun susuz kalmasıdır”.
Dehidratasyonun başlıca iki sebebi vardır. Birincisi, vücuttan fazla sıvı kaybedilmesidir. Kusma ve ishaller, fazla idrara çıkma, aşırı terleme ve yüksek ateş gibi.
İkincisi ise bulantı, iştahsızlık gibi sebeplerle yeteri kadar sıvı alınamamasıdır. Yeteri kadar sıvı alınmadığı takdirde sıcak havada yapılan ağır egzersiz ve sporlar da dehidratasyona yol açabilir.
Kısa zamanda kilo vermek amacıyla özellikle halterci, güreşçi gibi bazı sporcuların saunaya girerek, idrar söktürücü veya bağırsakları çalıştırıcı ilaç alarak vücutlarından aşırı su kaybı yaratmaları da dehidratasyona yol açabilir.
Normal bir erişkin, terleme ile, nefes alıp verme ile, idrar ve dışkı ile günde ortalama olarak 2.5 litre sıvı kaybeder.
Bu sıvılar ile vücudun sıvı dengesini düzenleyen sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi elektrolitler de yitirilir.
Yediğimiz içtiğimiz besinlerle ve içeceklerle kaybettiğimiz sıvı ve elektrolitleri yerine koyarız ve her hangi bir sağlık problemi ortaya çıkmaz.
Bebekler susuzluğa daha hassas
Dehidratasyonun hafif, orta ve ağır olmak üzere dereceleri var.
Vücut ağırlığının %1-2’ sinin kaybedilmesi hafif dehidratasyona yol açarken, bunun %10-15’i bulması ağır dehidratasyona yol açar.
Ağır dehidratasyonun ölüme kadar giden önemli bir sağlık problemi olduğunu hemen hatırlatmak isterim.
Bebekler, küçük çocuklar dehidratasyona daha duyarlıdırlar, çünkü vücutlarının daha büyük bir bölümü su ihtiva eder, metabolizmaları daha hızlıdır, terleme kapasiteleri daha düşüktür, böbrekleri de erişkinlerinki kadar su tutamaz.
Tansiyon düşmeye başlarsa tehlike var
Vücudumuzun susuz kalmasının ilk belirtilerinden biri kan basıncımızın, yani tansiyonumuzun düşmeye başlaması ve kalp atışlarının hızlanmasıdır.
Bu düşüşü, özellikle yatar durumdan birden ayağa kalktığımızda daha belirgin hissederiz, başımız döner, gözümüz karar, gözümüzün önü pul pul olur.
Deri kurudur ve elastikliği azalmıştır. Meselâ, derimizi elimizin üst kısmından çimdikleyip bıraktığımızda normalde hemen eski durumuna döner, ama dehidratasyon durumu varsa derinin eski durumunu alması hayli zaman alır.
Şu belirtilere dikkat:
Ağzın ve dudakların kuruması, tükürüğün azalması ve daha yapışkan olmaya başlaması
Bebeklerde bıngıldakların içeriye doğru çökmesi.
İdrar miktarının azalmaya ve idrar renginin koyulaşmaya başlaması
Derinin kuruması ve terlemenin ortadan kalkması
Susama hissi
Halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, uyku hali
Baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, karın ağrısı
Dehidratasyonun dercesine göre uyku halinden komaya kadar giden bilinç değişiklikleri.
Dehidratasyona karşı tedbirler
Sıvı kaybını azaltmak için, çok gerekli değilse sokağa çıkmayın (özellikle saat 11-16 arası); açık renk, bol, pamuklu kıyafetler giyin; güneş altında efordan kaçının; bol su, ayran veya soda için; meyve, sebze ve salata yiyin; alkol kullanmayın ve fazla kahve ve çaydan da uzak durun.