Şiddetin önemli bir suç olduğunu ancak hekimlere uygulanan şiddetin cezalandırılmasında hakimlere büyük iş düştüğünü ifade eden Sunay Akın, “Bir kimse bir hekime şiddet uyguladığında sadece hekime zarar vermiyor, onun tüm hastalarına zarar veriyor, şiddete maruz kalan onun tüm hastalarıdır. Verilecek ceza da hekimi tüm hasta sayısı kadar kat be kat artırılmalıdır” dedi.
Hekime Şiddette Beni de Öldürüyorlar
Bir hekime şiddet uygulandığında, onun bilgisinden ve şifasından o ana hasta olan herkesin mağdur edildiğinin altını çizen Sunay Akın, “hekime şiddet de sadece hekimi değil, beni de öldürüyorlar” dedi. Hakimlere de seslenen Sunay Akın, “Sağlıkta Şiddette caydırıcı bir cezanın olabilmesi için cezanın muhakkak hekimin hasta sayısı kadar kat be kat artırılması gerektiğini söyledi.
Konuyla ilgili konuşan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu AHEF Başkanı Dr. Şenol Atakan da sanatçı Sunay Akın’a verdiği destekten dolayı teşekkür ederek “Maalesef sağlıkta şiddet vakaları her geçen gün artıyor. Burada hem sağlık çalışanları hem de sağlık hizmeti almak isteyen tüm vatandaşlarımız mağdur oluyor. Cezai yaptırım ise maalesef çok sınırlı.
Biz AHEF olarak caydırıcı nitelikte bir sağlıkta şiddet yasası için kanun teklifi de sunduk. Yetkililerin artık sesimizi duymasını istiyoruz.
2019 yılında Sayın Sunay Akın gibi çok değerli isimlerle sesimizi duyuracak yeni çalışmaları yapmak için de hazırlıklarımız devam ediyor” dedi.
Kaynak: https://www.haber3.com/guncel/sunay-akindan-saglikta-siddete-tepki-haberi-4973816
***
EK 1 (18.8.2021):
İngiltere’de yapılan bir ankete göre, doktorların üçte birinden fazlası sözlü taciz ya da tehdide maruz kalıyor. Araştırmaya göre tüm NHS sağlık çalışanlarının yarısı, meslektaşlarından birini saldırıya uğrarken gördü.
Anket sonuçlarına göre pratisyen hekimler daha fazla şiddette ve tehdide maruz kalıyor. Ayrıca pratisyen hekimler istismarın en çok muayene odalarında yaşandığını söylerken, hastane doktorları ise daha çok hasta servislerinde yaşandığını belirtti. Sözlü şiddeti uygulayan kişiler genellikle hastalar ya da hasta yakınları olarak görülüyor.
İngiliz Tabipler Birliği (BMA), pandemi sürecinde tedavide meydana gelen gecikmelerin hastalar tarafından uygulanan sözlü taciz ve tehdidin boyutunu arttığını açıkladı. Doktorlar, kendi kontrolleri dışında ortaya çıkan bekletme gibi durumlarda hastaların bu duruma çok sinirlenerek, agresif davranışlar sergilediklerini ifade etti.
Kovid belirtileri gösteren bir hastadan PCR testi yaptırmasını isteyen doktor, hastanın kendisine bağırdığını bir başka hastanın ise bekleme odasının dışında beklemesini istediği için ona hakaret ettiğini örnek verdi.
BMA’nın geçen ay İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da 2.400 doktorla yaptığı anketin sonuçlarına göre, ankete katılan doktorlardan yüzde 37’si bir önceki ay doğrudan sözlü şiddete maruz kalırken, pratisyen hekimler, hastane doktorlarından daha fazla şiddete uğradı. Ayrıca:
- Pratisyen hekimlerin yüzde 67’si dahil olmak üzere yarısı, meslektaşlarının şiddet veya tehdide maruz kaldığına tanık oldu.
- Hastane doktorları, hemşirelerin sıklıkla sözlü şiddete maruz kaldığını belirtirken, pratisyen hekimlerin yüzde 96’sı ise sözlü şiddetin danışmada yer alan çalışanlara yönelik olduğunu ifade etti.
- Pratisyen hekimlerin üçte ikisi yani yüzde 67’si ise şiddetin geçen yılda artış gösterdiğini söyledi.
- Çalışanların yüzde 64’ü ise istismara neden olan durumun hastaların bekleme süresinden hoşnut olmaması olarak gördüğünü belirtti.
İngiliz Tabipler Birliği (BMA) Pratisyen Hekimler Komitesi başkanı Dr.Richard Vautrey yaptığı açıklamada geçen bir buçuk yılda doktorlar ve hastalar için zor bir dönem olduğunu alışılmışın dışında olan çalışma yöntemlerinin ve uzun bekleme sürelerinin hastaları ve doktorları olumsuz etkilediğini ifade etti.
Vautrey, şiddetin hiçbir durum karşısında kabul edilemeyeceğini belirterek, şiddet ve tehdide maruz kalan doktorların güvenliklerinden endişe etmelerinin onlara zarar verdiğini açıkladı.
BMA Danışmanlar Komitesi Başkanı Dr.Vishal Sharma ise şunları ekledi: “İnsanların sağlık hizmetleri ile etkileşim içindeyken genellikle acı ve sıkıntı içinde olduklarını anlıyoruz. Kovid-19 nedeniyle sağlık hizmetlerinin farklı işleyişi ya da bazı tedavilerin ertelenmesi nedeniyle de endişe duyuyorlar. Ancak insanların hayal kırıklıklarını, her zaman elinden gelenin en iyisini yapan doktorlardan çıkarmalarına izin veremeyiz”
NHS İngiltere’den bir sözcü ise gecelerini gündüzlerine katan ve kendini bu işe adayan çalışanlara şiddet içeren davranışlarda bulunulmasının kabul edilemez olduğunu açıkladı.
***
EK 2 (30.6.2022): MURAT ÖNDERMAN “Dün bir “doktor cinayeti” daha işlendi. Bunun üzerine çok şey yazıldı. Ben yazılmayanı yazacağım. “Doktor cinayetleri”ndeki artış yalnız ülkedeki anominin hem bir işareti hem bir boyutudur. Anomi ise suçun veya sapkınlığın artması değildir; suçun artık bir suç görülmemesidir. >”
“Türkçede “bu ülkede en zor şey rezil olmak” denir ya; oradaki gibi. Veya, intihalle itham edilen bir yazar “metnin altında imzamın olması metnin bana ait olduğunu göstermez” demiş ya; oradaki gibi. Bana taş atan bir genç bana “benim her şeye hakkım var” demişti; işte oradaki gibi”
“Bunun “bireysel” davranışa yansıması, dürtüselleşmedir. Erteleyememe, zora gelememe, araçsal davranışlarda bile zorlanma, hemen ve çabuk sonuca ulaşma isteği yönlendirilmeyi, etki altında kalmayı ve sloganlara kanmayı kolaylaştırır.”
“Öz-disiplinin yerini reklam ve tek cümlelik fikir ve bilgi arayışı alır ve bu minimalizmin moda olduğu anlamına gelmez. Gecekondu minimalistik bir eser veya bina değildir; o, sadece eş dost veya akrabalarla birlikte bir gecede kabası yapılıp çatısı konan derme çatma bir binadır.”
“Söz konusu olan (metaforik anlamda) bir gecekondulaşmadır. Bu fenomeni, Akdenizli olmakla veya duygusal olmakla açıklamayı ben tercih etmiyorum. Ayrıca, anomi burada yeni değil sadece artıyor ve güçleniyor. Bazen “utanmaz olduk artık hiçbir şeyden” denen fenomen bu işte (anomi).”
“Toplumlar, toplumsal hayatlarına kültürleriyle anlam atfederler. Anomi, bir toplumun toplumsal hayatını (artık) anlamlı bulamamasıdır. Bu, kaçınılmaz şekilde bir kimlik aşınmasını da beraberinde getirir.Mutsuzluk çekilmez olur.Mutsuzluğu çekilir kılan, onun anlamlı bulunmasıdır.”
“Birçok insan mutsuz hayatına bir anlam atfedemediği için intihar etmek gibi zor bir kararı alıyor. Atfedebilseydi, mutsuzluğunu ve hayatını taşıyabilirdi. Aynısı toplumlar için de geçerli. Amaçsızlık zora gelememeyi beraberinde getiriyor ve özne artık kendini kontrol edemiyor.”
“Tr’de devletin doğru dürüst bir fiziki şiddet tekeli yok. Düğünlerde, uğurlamalarda ve maçları kutlarken bile silah kullanılması sıra dışı değil ve burada da sosyal norm yasaya yani devlete önde geliyor; ama çok kez ilgili yetkililer de aynı sosyal normu paylaşıyorlar zaten.”
“Sosyal normla yasanın kalımlı çatışması da bir tür anomidir. Özetle, bugün “suç”, artık suç olmaktan çıkıyor ki bu suçların artmasından daha ciddi bir durum. Suç işlemek o davranışın bir suç olduğunu kabul etmemek anlamına gelmez; oysa bugün yaygınlaşan zihniyet bu.”
“Yukarıdan aşağıya doğru yani devletten veya siyasi iktidardan topluma doğru “okumanın” moda ve makbul olduğu yalnız entelektüel dünyadan aşağıdan yukarıya (veya eş zeminli) bir yorum yapmayı istedim bu kez. Eksik olan bu. Diğerinin suyu çıktı artık.”
“Yas en anlamlı mutsuzluk, depresyon ise en anlamsız mutsuzluk mesela. Bu açıdan, yası depresif konumun canlanmasıyla izah eden Kleinyan analistlere hiç katılmadım. Aslında, bunları bir yönden birbirinin zıddı görüyorum. Sağlıklı bir yasta depresyon niye olsun ki, mutsuzluk olur.”
“Tarlaya ekilmişler gibi zamanı gelince bir anda çoğalıveren edebiyat değeri düşük ama zaten o tür bir değeri olsun kaygısıyla da yazılmamış olan popüler eserlerle, tek cümlelik fikir ve bilgi arayışı aynı zihniyetin unsurları. Dönem böyle yani.”
“En geniş anlamda yiten şey, yüceltme (sublimation). Bu da, egoyu güçsüz veya kırılgan kılıyor; çünkü uğrunda katlanacağı bir şeyi yok bu öznenin. Ama durum böyleyse, o artık kendini niye kontrol etsin ki; giderek dürtüselleşiyor yani gerektiğinde de erteleyemiyor.”
“Mağazada son kalan perdelik kumaşı almak isteyen iki adam kavga etmiş; silahı olan diğerini vurmuş. Bu çılgınca. Konuşmanın imkanının bittiği yer. Konuşmuyorsanız, hayattan soğuyorsunuzdur. Bir bakıma ölüyorsunuz. Ölmekte olan, öldürür de. Kendisinin de kıymeti harbiyesi yoktur.”
“Uzun laflara gerek yok” cümlesi de çok kez bir dürtüsellik işareti mesela. Uzun laf ne fazla laf ne de aşırı (gereğinden çok) laf. “Aşırı” kelimesini yerli yerinde kullanamayan yalnız ahali, onu “aşırı seviyorum”daki gibi, “çok” anlamında kullanmaktan çekinmiyor.”
“Uzun cümleleri yazmaya ve okumaya özürlü hale geldi insanlar. Tek cümlelik fikirler (hatta bilgiler); onlar da kısa olacak. Yazar Nilgün hanımla niye dalga geçiliyor ki. Aranan kan işte.”
“Anlamsızlık, bir perspektife göre, ayrımların veya farkın silinmesidir. Suçla suç olmayan arasındaki ayrımın silinmesindeki gibi. Artık ne suç ne suç değil sorusuna bir yanıt veremez o toplumun üyeleri. Böylece, anomi de o toplumda ayrımların silinmesidir denebilir.”
“Psikeart dergisinin güncel sayısında yayımlanan “Türkiye’de kültürel miras, devlet ve kimlik” makalesini, sözünü ettiğim anomi perspektifiyle yazmıştım. Belki yazıyı merak eden olur diye, buraya ekleyeyim.”
“Çalışma örnek vakası ! :”
Kaynak: https://twitter.com/muratonderman/status/1047364775045255168?s=20&t=eNDRJcDrr5uaQGUAKA92-Q
***
Değerli Hocam…Sağlıkta şiddetin artışında kuşkusuz çok etken vardır…Ancak bence en önemli neden medyadır…Tv lerde çekilen mafya vari diziler en iyi örnektir…2003 de ilk kez kurtlar vadisi dizisinde doktorların,kısaca sağlıkçıların kafalarına silahlar dayandığını gördük.Zamanla bu, birçok dizi için olağan görüntü haline geldi…