Hastalığın son dönemindeki “kemoterapinin” faydadan çok zarar verdiği ortaya çıktı. Onkoloji klinikleri ölecekleri belli olan ama kemoterapiye ısrarla devam edilen hastalarla doludur. Bu tedavilerin maliyetinin çok yüksek olduğu da mutlaka hesaba katılmalı, kemoterapi bir “umut ticaretine” dönüşmemelidir. Mezara kadar kemoterapi anlayışı yanlıştır.

Tomografi ile alınan düşük doz radyasyonun bile programlanmış hücre ölümü ve apoptoz ve DNA onarımında rol oynayan genlerin aktivasyonu ile ilişkili DNA ve hücre hasarına yol açtığını ortaya koydu. Çeşitli sebeplerle boş yere tomografi yapıldığını unutmayın ve doktorunuza “Bunun mutlaka gerekli ve daha güvenli teşhis yöntemleri olup olmadığını” mutlaka sorun!

Modern tıp dışı tedavilere dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde büyük bir ilgi olmasının suçlusu bizzat modern tıbbın kendisidir. Modern tıp endüstrinin kucağından inmedikçe de insanlar haklı olarak çareyi “alternatif tıpta” arayacaktır. Alternatif tıbbın “şarlatanlarına” da modern tıbbın “şaklabanlarına” da hayır!

Televizyonda konuşacak doktorlardan taahhütname istenmesi demokratik bir ülkeye yakışmıyor. Bu, açıkça basın özgürlüğünün ihlâlidir ve buna en başta medyanın karşı çıkması gerekir. Ben halkın sağlığı ve esenliği, sağlık sistemi ve sosyal güvenlik kurumlarının zarar görmemesi için konuşmaya yani kafa karıştırmaya devam edeceğimi taahhüt ediyorum!

Tıbbi araştırmaların büyük kısmı tamamen hileli ve yanlış olmasa bile en iyimser yaklaşımla güvenilmezdir. Aşı üreticileri, ilaç şirketleri ve sağlık otoriteleri aşılarla birçok tehlikeyi bildikleri halde halktan sakladılar; bu bilimsel bir sahtekârlıktır. Tıp endüstrisinin yozlaşması tüm savaşların tehdidinden bile daha tehlikeli dev bir meseledir.