Kahve içenlerde L. Asaccharolyticus türü bakterilerin yüksek seviyelerde bulunduğu tespit edildi. Aslında yararlı bakterileri güçlendiren sadece kafein değildir, kafeinsiz kahve içmek bile bağırsaklar üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Başlıca katkı sağlayanlar klorojenik asit, kafeik asit ve kuinik asit gibi polifenollerdir.

Mısırözü yağı ve mısır şurubu ile beslenen farelerde akciğerde depolanmış bir şeker formu olan glikojenin arttığı ve bunun da adenokarsinom türü akciğer kanserini agresifleştirdiği ve erken ölüme sebep olduğu bulundu. Mısırözü yağı da mısır şurubu da paketli gıdaların ve fast food’ un vazgeçilmezleridir.

Septum deviasyonu yani burun kemiği eğriliği olanlar, sık sinüzit olabilirler ama bunun doğrudan eğrilikle alâkası yoktur. Bu eğriliğin ameliyatla düzeltilmesi, burun deliği tamamen tıkalı olan çok az sayıdaki hastada işe yarayabilir. Eğriliğin âşikâr darlığa sebep olmadığı durumlarda hem eğrilik tam olarak düzeltilemiyor ve hem de hasta (!) ameliyat turnikesine girmiş oluyor.

FDA aslında iyi niyetle oluşturulmuş olan çok önemli bir kurum. Başlangıçta da Haşmet Babaoğlu’ nun örneğinde olduğu üzre çok doğru işler de yapmıştı. Hamilelik bulantıları önleyen “harika ilaç” diye pazarlanan ve dünyanın birçok ülkesinde kolsuz, ayaksız, sakat çocuklar (fokomeli) kuşağı yaratan Thalidomid o zamanki FDA Başkanı Dr. Francez Kelsey sayesinde ABD’ ye girememişti.

Hepinizin özel sağlık sigortası var. Hepiniz çekap yaptırıyor, kontrol muayenesine gidiyorsunuz. D vitamini bir puan düşünce kendinizi hasta sanıyorsunuz. Kolesterol azıcık çıkınca anjiyoya mahkûm oluyorsunuz. Kalp damarlarınız stentlerle dolu. Mide koruyucu sandığınız meredin içinizdeki sinsi bir yılan olduğunun farkında değilsiniz. Hastaneler, muayenehaneler size mesken olmuş. Hatırlatıyorum: Çok fazla tıp iyi bir şey değildir.