İnsanların çevrelerine yaydıkları kendi bakterilerini birkaç saat içinde gittikleri farklı mekânlara da yaydıkları ortaya çıktı. Bu bakterilerin “kişiye özel” olduğu ve parmak izi yerine de kullanılabileceği bildiriliyor. “Bizim biz olmamızı” kendi hücrelerimizden çok vücudumuzda yaşayan mikropların sağladığı anlaşılıyor.

Fazla kilonun rahim, safra kesesi, böbrek, rahim ağzı, tiroit ve lösemi riskini artırdığı gösterildi. Akciğer ve ağız içi kanserleri ise zayıflarda daha fazla görülüyor. Hükümetler, tıp fakültesi ve hastane açacaklarına, kafayı vatandaşlarının “adam gibi” beslenmelerine yorsalar çok daha iyi ederler.

USA’ nın meşhur Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ nin (CDC) araştırmasında her 10 hazır yiyeceğin birinde trans yağ bulunduğu ama paketin üzerinde bunun belirtilmediği ortaya çıktı. Unutmayın, size “kalp sağlığı için margarin” tavsiye edenlerle, “kolesterol hapı içmezseniz ölürsünüz” diye korkutanlar aynı güruhtur.

Kolesterol haplarının (statinler), anti-enflamatuar etkilerinden dolayı birçok hastalıkta faydalı olabileceği iddiaları bir bir “fos” çıkıyor. Statinlerin, randomize kontrollü bir çalışmada KOAH’ lı hastalarda işe yaramadığı belirlendi. Kolesterol haplarının anti-enflamatuar etkilerinin olması değil bunun klinik bir karşılığının olması önemli. Kolesterol hapları için hüsran, yine hüsran..!

Yuva ve kreşlerde küçük çocuklar için ciddi tehlikeler yaratabilen “alev geciktirici kimyasallar” bulundu. Alev geciktiricilerin kanserojen, hormon bozucu etkileri var ve çocuklarda nörolojik gelişimi de olumsuz etkiliyor. USA’ da vaziyet böyleyse bizdeki durum kim bilir nasıldır, tahmin edin bakalım.