Senenin en sıcak ve nemli günlerini yaşıyoruz. Küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, böbrek, akciğer ve şeker hastalığı olanların sağlıkları ciddi tehdit altında. Vücudumuzun dış ortam ısısının yükselmesine karşı en önemli savunma araçları, “derideki damarların genişlemesi” ve “terleme ile sıvı kaybedilmesidir“. Terleme devam ettiği sürece ve yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek ısılara tahammül etmek […]

ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışma, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koydu.

Sıcak sendromları yani sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması hava sıcaklığının 32˚ nisbi nemin %60’ ın üzerine çıktığında görülmeye başlar. Yaşlılarda, bebeklerde, damar sertliği ve kalp yetersizliği olanlarda, şeker hastalarında, alkoliklerde, idrar söktürücü ilaç kullananlarda ve açık havada çalışanlarda daha sık rastlanır.

Vejetaryen ve haftada bir kırmızı et yiyenlerde kanser riskinin her gün et yiyenlere göre daha az olmadığı belirlendi. Haftada bir defa et yiyenlerin ilerlemiş prostat kanseri riski haftada 6-7 gün yiyenlere göre %75 yüksekti. Et yemeyenler bu farkı anlayamaz çünkü sağlam kafa sağlıklı et yiyen vücutta bulunur!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) daha önce kanserojen ilan ettiği kahveyi temize çıkardı ve kahve kanser yapmaz hatta karaciğer ve rahim kanserlerinin önlenmesinde rolü vardır dedi. DSÖ’ ü tabii ki dinleyin, ne diyor okuyun ama her dediğini hemen kabul etmeyin. Açıklamalarını iyice tartın biçin, düşünün… “DSÖ’ dür ne dese yeridir” sözümü unutmayın.